19 Aralık 2011 Pazartesi

42- Alak Denkleminde Suret'ul Furkan İkrası





بسم الله الرحمن الرحيم
B ismi Allah Rahman’dır, Rahim’dir



١- تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَى عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرًا
1- Mübarektir ki O,inzal etti furkanı kuluna,olması için alemlere uyarıcı.

(Furkan;Hak ile Batıl olanı ayırt edici..)

٢- الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُن لَّهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا
2- Ki O; O'nundur mülkü semavatın ve arzın ve edinmedi veled ve olmadı O'nun şeriki mülkte ve yarattı her şeyi sonra ona kader kıldı, takdir etti.

٣- وَاتَّخَذُوا مِن دُونِهِ آلِهَةً لَّا يَخْلُقُونَ شَيْئًا وَهُمْ يُخْلَقُونَ وَلَا يَمْلِكُونَ لِأَنفُسِهِمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَلَا يَمْلِكُونَ مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا
3- Ve edindiler dünunda ilahlar,yaratamazlar bir şey ve onlar yaratılmıştır ve malik değiller nefisleri için zarar vermeye ve fayda veremezler ve malik değiller öldürmeye ve hayat veremezler ve diriltemezler.

٤- وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَذَا إِلَّا إِفْكٌ افْتَرَاهُ وَأَعَانَهُ عَلَيْهِ قَوْمٌ آخَرُونَ فَقَدْ جَاؤُوا ظُلْمًا وَزُورًا
4- Ve dedi ki o inkar edenler:"Bu yalnızca uyduruktur,onun uydurduğu ve ona yardım etti kavimlerden bazıları." Fakat geldiler zulüm ve yanlışla.

٥- وَقَالُوا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ اكْتَتَبَهَا فَهِيَ تُمْلَى عَلَيْهِ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
5- Ve dediler:"Masalları evvelkilerin,yazdırdı onu.Böylece onlar okurlar ona sabah ve akşam."


٦- قُلْ أَنزَلَهُ الَّذِي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًا
6- De ki: "İnzal etti onu ki O bilir sırrını semavatın ve arzın.
Şüphesiz Hu Ğafur'dur,Rahim'dir."


( EL ĞAFÛR... Allâh Rahmetinden asla ümit kesilmemesi gereken. Gerekli arınmayı yaptırtarak Rahıymiyetin nimetlerine erdiren. Rahıym ismini tetikleyen! 


ER RAHIYM..."Rahmân"daki sayısız özellikleri yoktan var kılan Rahıym özelliğidir! Potansiyeldeki özelliklerin seyrini oluşturma özelliğidir! Âlem sûretleri ile kendini seyir edendir! Bilinçli varlıkları, hakikatlerine erdirmek suretiyle; seyretmekte ve Esmâ'sı özellikleriyle yaşatmakta olanın, kendisi olduğu farkındalığıyla yaşatandır.)




٧- وَقَالُوا مَالِ هَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ لَوْلَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا
7- Ve dediler:"Nasıl bu Rasül,yer yemek ve yürür çarşılarda.Olmaz mı inzal edilse idi O'na bir melek de olurdu O'nunla bir uyarıcı?"


٨- أَوْ يُلْقَى إِلَيْهِ كَنزٌ أَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَالَ الظَّالِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَّسْحُورًا
8- " Veya verseydi O'na bir hazine veya olurdu O'nun cenneti,yerdi ondan."Ve dedi ki zalimler:"Tabi oluyorsunuz ancak bir adama,büyülenmiş olana."


٩- انظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا
9- Bak nasıl benzettiler seni misallerle!Böylece dalalete düştüler,artık olamazlar sebilde.


( Sebil:yol)


١٠- تَبَارَكَ الَّذِي إِن شَاء جَعَلَ لَكَ خَيْرًا مِّن ذَلِكَ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَيَجْعَل لَّكَ قُصُورًا
10- Mübarektir ki O;eğer dileyib yaptıysa senin için hayrı bundan,cennetler;akar altından nehirler ve kılar senin için köşkler..


١١- بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ وَأَعْتَدْنَا لِمَن كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًا
11- Hayır!Yalanladılar saati ve hazırladık yalanlayan kimseler için saati,ateşi.


١٢- إِذَا رَأَتْهُم مِّن مَّكَانٍ بَعِيدٍ سَمِعُوا لَهَا تَغَيُّظًا وَزَفِيرًا
12- Ne zaman görürler bir mekandan,uzaktan işitirler onu,öfkeli ve uğultulu.


١٣- وَإِذَا أُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُقَرَّنِينَ دَعَوْا هُنَالِكَ ثُبُورًا
13- Ve ne zaman atılırlar oradan bir mekana ki dar,zincirlenmişler.


١٤- لَا تَدْعُوا الْيَوْمَ ثُبُورًا وَاحِدًا وَادْعُوا ثُبُورًا كَثِيرًا
14- Çağırmayın yok olmayı bu gün bir defa ve çağırın yok olmayı defalarca.


١٥- قُلْ أَذَلِكَ خَيْرٌ أَمْ جَنَّةُ الْخُلْدِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ كَانَتْ لَهُمْ جَزَاء وَمَصِيرًا
15- De ki:" Bu mu hayırlıdır yoksa Cennet-i Hulud mu ki vaad edilmiştir muttakilere? Olmuştur onlara bir ceza ve dönüş yeri."


(Cennet-i Hulud;ebedi mutluluk yurdu.)


١٦- لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَاؤُونَ خَالِدِينَ كَانَ عَلَى رَبِّكَ وَعْدًا مَسْؤُولًا
16- Onlar için orada ne dilerlerse ebedidir.Olan üzerinedir Rabbinin,va'di mes'ul'dür..


(Va'di mes'ul: verdiği sözün mesuliyetini,sorumluluğunu taşır.)


١٧- وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ فَيَقُولُ أَأَنتُمْ أَضْلَلْتُمْ عِبَادِي هَؤُلَاء أَمْ هُمْ ضَلُّوا السَّبِيلَ
17- Ve o gün haşredecek onları ve neye kulluk ettiyseler,dünundan başka Allah'ın.Sonra diyecek:
"Siz mi dalalete düşürdünüz kullarımdan bunları yoksa onlar mı dalalet yolundaydılar?"


١٨- قَالُوا سُبْحَانَكَ مَا كَانَ يَنبَغِي لَنَا أَن نَّتَّخِذَ مِن دُونِكَ مِنْ أَوْلِيَاء وَلَكِن مَّتَّعْتَهُمْ وَآبَاءهُمْ حَتَّى نَسُوا الذِّكْرَ وَكَانُوا قَوْمًا بُورًا
18- Derler: "Subhansın!olmaz,yakışmaz bize şu;edinmemiz Dünundan başka evliyalar velakin;metalandırdın onları ve  babalarını,hatta unuttular zikri ve oldular kavm-i büra."


(1-Metalandırmak;faydalandırmak..2- Kavm-i Büra;helak olan topluluk.)


١٩- فَقَدْ كَذَّبُوكُم بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا وَمَن يَظْلِم مِّنكُمْ نُذِقْهُ عَذَابًا كَبِيرًا
19- İşte böylece yalanladılar sizi dediklerinizden dolayı.Artık mümkün değildir size;bir önlem ve olmaz yardım ve kim zulmederse sizden tattırırız ona azab-ı kebiri.


(Azab-ı Kebir;büyük ceza,azab.)

٢٠- وَما أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا
20- Ve göndermedik Senden önce Rasüllerden başka;muhakkak Onlar elbette yediler yemek ve yürüdüler çarşılarda.Ve kıldık bazınızı bazınıza bir fitne sabredecek misiniz? Ve zaten Rabbin,Basiyr'dir.


(EL BASIYR... Açığa çıkan Esmâ özelliklerini her an seyir ile onlardan çıkanları değerlendirip, sonuçlarını oluşturan.)

٢١- وَقَالَ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءنَا لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْنَا الْمَلَائِكَةُ أَوْ نَرَى رَبَّنَا لَقَدِ اسْتَكْبَرُوا فِي أَنفُسِهِمْ وَعَتَوْ عُتُوًّا كَبِيرًا
21- Ve dedi ki o ummayanlar,bize kavuşmayı:"Niçin inzal edilmedi melekler veya görürdük Rabbimizi?" Andolsun kibirlendiler nefislerinde,küstahlaşrak büyük küstahlık ettiler.


٢٢- يَوْمَ يَرَوْنَ الْمَلَائِكَةَ لَا بُشْرَى يَوْمَئِذٍ لِّلْمُجْرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجْرًا مَّحْجُورًا
22- O gün görecekler melekleri,büşra yoktur o gün mücrimler için ve diyecekler:"Hicran Mehcuran."


(O gün görecekler melekleri,büşra -müjde,iyi haber- yoktur mücrimlere; -küstahlık ederek saygısızlaşanlara,haddi aşan suçlulara- ve diyecek melekler:"Hicran -karantinaya alındınız,bölündünüz,ayrıştırıldınız- Mehcuran -Haram kılındınız,men edildiniz,yasaklandınız güzel şeylere-")


٢٣- وَقَدِمْنَا إِلَى مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنَاهُ هَبَاء مَّنثُورًا
23- Ve önüne geçtik ne yaptıysalar amellerden.Böylece kıldık onu heba,dağınık.


( Varsandıkları çalışmaları boşa çıkmıştır. Senden açığa çıkan bir hayrı yapan Allâh'tır; sen ben yapıyorum sanırsın!...Ahmed Hulusi.)


٢٤- أَصْحَابُ الْجَنَّةِ يَوْمَئِذٍ خَيْرٌ مُّسْتَقَرًّا وَأَحْسَنُ مَقِيلًا
24- Ashab-ı Cennet o gün hayırlı ikamette ve ahsen dinleniştedir.


(ahsen,güzel)


٢٥- وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَاء بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلَائِكَةُ تَنزِيلًا
25- Ve o gün çatlayacak sema,bulutlar ile ve nuzül olacak melaike tenzilen.


(Nuzül;indiren açısından;Rabbi,Tenzil;İndirilen açısından mahlukatı belirtir.)


٢٦- الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ لِلرَّحْمَنِ وَكَانَ يَوْمًا عَلَى الْكَافِرِينَ عَسِيرًا
26- Mülk o gün Hak'tır,Rahman için ve olur o gün inkar edenlere çetin.


(EL MÂLİK'ÜL MÜLK... Mülkünde dilediğini tedbir edip, hiçbir birime hesap verme kavramı olmadan dilediğini uygulayan.
EL HAKK... Apaçık ortada olan Mutlak Hakikat! Açığa çıkan tüm işlevlerin hakikati ve kaynağı!)

٢٧- وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَى يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا
27- Ve o gün ısıracak zalim ellerini diyecek ki: "Ya,keşke ben edinseydim Rasül'le birlikte yolu."


٢٨- يَا وَيْلَتَى لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا
28- "Ya veyl olsun!Keşke ben edinmeseydim filanı dost."


٢٩- لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءنِي وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنسَانِ خَذُولًا
29- Andolsun dalalete düşürdü beni zikirden sonra,ne zaman geldiğinde bana ve şeytan oldu insan için hazul.


( Hazul;yardımı engelleyen,sırat-ı mustakime oturan sonra da dönek,güçsüz bırakan..)


٣٠- وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا
30- Ve dedi ki Rasül:" Ya Rabbi,muhakkak kavmim ittihaz edindi bu Kur'an'ı mehcuran."


( Rasül Muhammed;Hazul olan şeytanın sırat-ı mustakime oturup vehim kuvvesiyle insan bilincini zikirden-Kur'an- uzaklaştırdıktan sonra dedi ki:"Ya Rabbi,şüphesiz ümmetim,kavmim,insanlık,Kur'anı mehcur bıraktı,yasakladı,haram kıldı,men etti,öteledi,hayatlarından uzaklaştırdı,çıkardı.)


٣١- وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا مِّنَ الْمُجْرِمِينَ وَكَفَى بِرَبِّكَ هَادِيًا وَنَصِيرًا
31- Ve böylece kıldık hepsine Nebilerin düşman,mücrimlerden ve kafidir Rabbin,Hadi ve Nasr'dır.


( EL HÂDİY... Hakikate erdiren... Hakikatin gereğini yaşatan! Hakk'ı dillendirten! Hakikate yönlendiren!
EN NASR;galib kılan,zafer bahşeden,yardımcı olan.)


٣٢- وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً كَذَلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤَادَكَ وَرَتَّلْنَاهُ تَرْتِيلًا
32- Ve dedi o inkar edenler: "Niçin nuzül olunmadı O'na Kur'an'ın hepsi birden?"
Böylece sabitlememiz için onu fuadına ve okuduk onu ağırca.


(Fuad;Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcılar - kalp nöronlarının beyindeki açılımları,idrak,şuur..)


٣٣- وَلَا يَأْتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلَّا جِئْنَاكَ بِالْحَقِّ وَأَحْسَنَ تَفْسِيرًا
33- Ve gelmesin sana bir mesele,lakin getirdik sana hakkı ve ahsen-i tefsiri.


(Ahsen- i tefsir:güzel açıklama.)


٣٤- الَّذِينَ يُحْشَرُونَ عَلَى وُجُوهِهِمْ إِلَى جَهَنَّمَ أُوْلَئِكَ شَرٌّ مَّكَانًا وَأَضَلُّ سَبِيلًا
34- Onlar haşrolunurlar üzerine yüzlerinin,cehenneme.Bunlar şerli mekanda ve dalalet-i sebildedir.


( Dalalet-i sebil;sapkınlık yolu.)


٣٥- وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَا مَعَهُ أَخَاهُ هَارُونَ وَزِيرًا
35- Ve andolsun,Biz verdik Musa'ya kitabı ve kıldık Onunla kardeşi Harun'u vezir.


٣٦- فَقُلْنَا اذْهَبَا إِلَى الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَدَمَّرْنَاهُمْ تَدْمِيرًا
36- Sonra dedik:"Gidin o kavme,o yalanlayanlara ayetlerimizi." Sonra mahvettik onları,yok ettik.


٣٧- وَقَوْمَ نُوحٍ لَّمَّا كَذَّبُوا الرُّسُلَ أَغْرَقْنَاهُمْ وَجَعَلْنَاهُمْ لِلنَّاسِ آيَةً وَأَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ عَذَابًا أَلِيمًا
37- Ve Kavm-i Nuh,ne zaman yalanladılar Rasülü,boğduk onları ve yaptık onları insanlara bir ayet ve hazırladık zalimlere azab-ı elimi.


(Azab-ı elim,acı ceza.)


٣٨- وَعَادًا وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَلِكَ كَثِيرًا
38- Ve Ad ve Semud ve Ashab-ı Ress ve nesiller,bunların arasında bir çoğu.


Ashab-ı Ress hakkında bakınız: http://www.mumsema.com/a-b/5161-ashabur-ress-kuyu-halki-kuyu-etrafinda-yasayan-halk-anlaminda-kullanilan-kurani-bir-tabir.html
Ad,Semud,Nuh ve diğer kavimler için bakınız: http://www.kavimlerinhelaki.com/ )


٣٩- وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ الْأَمْثَالَ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًا
39- Ve hepsini bahsettik O'na misallerle ve hepsini helak ettik,imha ederek.


٤٠- وَلَقَدْ أَتَوْا عَلَى الْقَرْيَةِ الَّتِي أُمْطِرَتْ مَطَرَ السَّوْءِ أَفَلَمْ يَكُونُوا يَرَوْنَهَا بَلْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ نُشُورًا
40- Ve andolsun,geldiler kasabaya ki,yağdırıldı yağmur kötüce.Sonra,değiller miydi onu görenler?
Hayır,onlar ummuyor idiler dirilişi.


٤١- وَإِذَا رَأَوْكَ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَذَا الَّذِي بَعَثَ اللَّهُ رَسُولًا
41- Ve ne zaman görürler seni,edinmezler seni ancak sallarlar:"Bu mudur o,gönderdiği Allah'ın,Rasül?"


٤٢- إِن كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنْ آلِهَتِنَا لَوْلَا أَن صَبَرْنَا عَلَيْهَا وَسَوْفَ يَعْلَمُونَ حِينَ يَرَوْنَ الْعَذَابَ مَنْ أَضَلُّ سَبِيلًا
42- " Az kalsın,mutlaka dalalete düşürecekti bizi ilahlarımızdan eğer olmasaydı sabrımız onlara"
Ve yakında bilecekler,ne zaman gördüklerinde azabı,kimmiş dalalet-i sebilde.


( Dalalet-i sebil;sapkınlık yolu.)


٤٣- أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
43- Gördün mü edinen kimseyi,onun ilahı hevasıdır? Artık sen mi olacaksın ona vekil?


٤٤- أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ إِنْ هُمْ إِلَّا كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلًا
44- Yoksa düşünüyor musun şunu;onların çoğu işitir ve akıl eder?Değil,onlar ancak hayvan gibiler.Hayır,onlar dalalet-i sebildeler.


٤٥- أَلَمْ تَرَ إِلَى رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ الظِّلَّ وَلَوْ شَاء لَجَعَلَهُ سَاكِنًا ثُمَّ جَعَلْنَا الشَّمْسَ عَلَيْهِ دَلِيلًا
45- Görmedin mi Rabbini,nasıl uzattı gölgeyi? Velev dileseydi elbette yapardı onu sakin.
Sonra yaptık güneşi ona delil.


٤٦- ثُمَّ قَبَضْنَاهُ إِلَيْنَا قَبْضًا يَسِيرًا
46- Sonra kabzettik onu Bize kabzedişle,kolayca.


(Kabzetmek;çekmek,el koymak.)


٤٧- وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِبَاسًا وَالنَّوْمَ سُبَاتًا وَجَعَلَ النَّهَارَ نُشُورًا
47- Ve Hu;O ki;yaptı geceyi sizin için elbise ve uykuyu dinleniş ve yaptı gündüzü diriliş.


٤٨- وَهُوَ الَّذِي أَرْسَلَ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ وَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء طَهُورًا
48- Ve Hu,O ki;gönderir rüzgarları müjdeleyici,elindedir rahmeti.Ve indirir semadan suyu,tertemiz.


٤٩- لِنُحْيِيَ بِهِ بَلْدَةً مَّيْتًا وَنُسْقِيَهُ مِمَّا خَلَقْنَا أَنْعَامًا وَأَنَاسِيَّ كَثِيرًا
49- Hayat verelim diye onunla ölü beldeye ve içiririz bu nedenle yarattığımız;hayvanlar ve insanların çoğunu.


٥٠- وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُوا فَأَبَى أَكْثَرُ النَّاسِ إِلَّا كُفُورًا
50- Ve andolsun sarfettik onu aralarında tezekkür etsinler diye.Böylece reddetti ekseriyeti insanların sadece inkar ederek.


٥١- وَلَوْ شِئْنَا لَبَعَثْنَا فِي كُلِّ قَرْيَةٍ نَذِيرًا
51- Velev dileseydik,elbette gönderirdik her kasabada uyarıcı.


٥٢- فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُم بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا
52- Artık itaat etme inkar edenlere ve cihad et onlarla,onunla;cihad-ı kebir.


٥٣- وَهُوَ الَّذِي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخًا وَحِجْرًا مَّحْجُورًا
53-Ve Hu,O ki;saldı iki denizi.Bu lezzetli,tatlı ve bu;tuzlu,acı ve yaptı aralarına berzah,engelleyerek mani oldu.


(Bakınız iki denizin karışmaması hakkında; http://www.kuranmucizeleri.com/bilimsel_mucizeler_50.html )


٥٤- وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ مِنَ الْمَاء بَشَرًا فَجَعَلَهُ نَسَبًا وَصِهْرًا وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرً ا                                         
 54-  Ve Hu,O ki;yarattı sudan beşeri,böylece yaptı ona neseb ve                                       
.akrabalık ve zira Rabbin,Kaadir'dir

(EL KAADİR... İlmindekileri kudretiyle bir nedenselliğe dayanmaksızın yaratıp seyreden! Bu hususta asla sınırlanmayan!)

٥٥- وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنفَعُهُمْ وَلَا يَضُرُّهُمْ وَكَانَ الْكَافِرُ عَلَى رَبِّهِ ظَهِيرًا
55- Ve kulluk ederler dünunda Allah'ın,onlara fayda vermeyen ve zarar vermeyen şeylere ve olurlar kafir Rablerine karşı,arka çıkarlar.


٥٦- وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
‎56- Ve göndermedik Seni haricinde,müjdeleyici ve uyarıcı olarak.


٥٧- قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِلَّا مَن شَاء أَن يَتَّخِذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا
57-De:"İstemiyorum sizden O'na hiç bir ecir,ancak kim dilerse edinmeyi Rabbine bir yol."


٥٨- وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحْ بِحَمْدِهِ وَكَفَى بِهِ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًا
58- Ve tevekkül et Hayy'ya ki O;La Yemut'tur ve tesbih et hamd ile O'nu.Ve kafidir O'na günahları kullarının,Habir'dir.


 ‎(EL HAYY... Esmâ âleminin kaynağı! Tüm isim özelliklerinin hayatını veren, varlığını oluşturan. Evrensel enerjinin kaynağı; enerjinin hakikati!
LA YEMUT:Ölümden beri olan,ölümsüz...
EL HABİYR... Açığa çıkan Esmâ özelliğinin "var"lığını, "Esmâ"sıyla meydana getiren olarak, onun durumundan haberi olan. Birime, kendisinden açığa çıkanla, ne mertebede anlayışa sahip olduğunu fark ettiren!)


٥٩- الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ الرَّحْمَنُ فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا
59- Ki O;yarattı semavatı ve arzı ve arasındakileri altı günde.Sonra istiva etti arşa Rahman,öyleyse sor O'na,Habir'dir.


٦٠- وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمَنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمَنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا*
60- "Ve ne zaman denildi onlara: "*Secde edin Rahman'a"
Derler: "Ve nedir Rahman? Secde mi etmeliyiz ne emrettiysen bize?" Ve artırdı onların nefretini.


٦١- تَبَارَكَ الَّذِي جَعَلَ فِي السَّمَاء بُرُوجًا وَجَعَلَ فِيهَا سِرَاجًا وَقَمَرًا مُّنِيرًا
61- Mübarektir ki O;yaptı semada burçları ve yaptı orada lambayı ve ayı,aydınlatıcı.


(Burçlar hakkında bakınız; 1- http://www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/burclar/index.htm
2-http://www.ahmedhulusi.org/video/astroloji-sohbetleri-trt2.htm
3-http://www.youtube.com/watch?v=IxEbjcPg98I
4-http://www.youtube.com/watch?v=jnkjILB7LHM )


٦٢- وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ خِلْفَةً لِّمَنْ أَرَادَ أَن يَذَّكَّرَ أَوْ أَرَادَ شُكُورًا
62- Ve Hu, ki O;yaptı geceyi ve gündüzü ardışık o kimseler için ki,istesinler tezekkür etmeyi veya istesinler şükretmeyi.


٦٣- وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
63- Ve kulları Rahman'ın ki onlar;yürürler yeryüzünde mütevazi ve
ne zaman hitab ettiğinde onlara cahiller,derler: "Selam."

(Cahil;hakikatten perdeliler.)

٦٤- وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا
64- Ve onlar;yatarlar Rableri için secde ederek ve kıyam ederek.

٦٥- وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا
65- Ve onlar derler:"Rabbimiz sav bizden azab-ı cehennemi.
Muhakkak onun azabı bırakmaz."

٦٦- إِنَّهَا سَاءتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا
66- "Şüphesiz o,kötü bir karargah ve makamdır."


٦٧- وَالَّذِينَ إِذَا أَنفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَلِكَ قَوَامًا
67- Ve onlar;ne zaman infak ettiklerinde israf etmezler ve kısmazlar
ve arasında olurlar,bu kıvamda.


٦٨- وَالَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ يَلْقَ أَثَامًا
68- Ve onlar;dua etmezler Allah ile beraber başka ilaha ve öldürmezler nefsi ki onu;haram yaptı Allah,
hariçtir haklı olan ve zina yapmazlar ve kim yaparsa bunu,alır cezayı.

٦٩- يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَخْلُدْ فِيهِ مُهَانًا
69- Katlanır onun azabı kıyamet günü ve ebediyen kalır orada alçakça.

٧٠- إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَأُوْلَئِكَ يُبَدِّلُ اللَّهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا
70- Hariçtir kim tövbe ettiyse ve inandıysa ve yaptıysa amel-i salih;artık onları çevirir Allah,onların kötü işlerini hasenata.Ve Allah Ğafur'dur,Rahim'dir.


(EL ĞAFÛR... Allâh Rahmetinden asla ümit kesilmemesi gereken. Gerekli arınmayı yaptırtarak Rahıymiyetin nimetlerine erdiren. Rahıym ismini tetikleyen!
ER RAHIYM..."Rahmân"daki sayısız özellikleri yoktan var kılan Rahıym özelliğidir! Potansiyeldeki özelliklerin seyrini oluşturma özelliğidir! Âlem sûretleri ile kendini seyir edendir! Bilinçli varlıkları, hakikatlerine erdirmek suretiyle; seyretmekte ve Esmâ'sı özellikleriyle yaşatmakta olanın, kendisi olduğu farkındalığıyla yaşatandır. )

٧١- وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مَتَابًا
71- Ve kim tövbe edib ve amel-i salih işlerse;
sonra muhakkak o tövbe eder Allah'a,gerçek tövbe.


٧٢- وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا
72- Ve onlar,şahitlik etmezler yalana ve ne zaman geçtiklerinde faydasıza,geçerler şereflice.


٧٣- وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا
73- Ve onlar,ne zaman zikredildiğinde ayetleri Rablerinin,kapanmazlar ona sağır ve kör.


٧٤- وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
74- Ve onlar derler: "Rabbimiz ver bize eşlerimizden ve zürriyetimizden,nurlandır gözlerimizi ve yap bizi müttakiler için imam."


 (1-Kurrati Ağyunin;nurlu göz,..2-İmam,lider.3-Müttaki,Takva sahibi,korunan..)

٧٥- أُوْلَئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًا
75- Bunlar cezalandırılır ğurfe ile,sebebiyle sabretmelerinin ve alınırlar tahıyyat ve selam ile.

‎(1-Ğurfe:oda,yüksek makam...2-Tahıyyat;Hayat,beka,selamlar,dualar,manevi hayat hediyeleri...3-Selam;Esmâ kuvvelerinin tahakkuku,barış,selamet,emniyet...)


٧٦ - خَالِدِينَ فِيهَا حَسُنَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا
76- Ebediyen oradadır,gelişmiş karargah ve ikamettir.

٧٧- قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
77- De:"Dikkat etmez size Rabbim,eğer olmasa dualarınız.Ancak,andolsun yalanladınız.
Artık olur olması,luzümlu.




صدق الله العظيم
Allah sözüne sadıktır ve Yücedir.