kuran. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kuran. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ağustos 2011 Salı

23- Alak Denkleminde Suret'ul Necm İkrası



53 - NECM SÛRESİ (arapça) from Ahmed Hulusi on Vimeo.




بسم الله الرحمن الرحيم
B ismi Allah Rahman'dır, Rahim'dir

١- وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَى
1- Andolsun Necm'e indiği zaman!

(Necm;yıldız,ot,Kur'an'ın bir kerede inen bölümü,ülker yıldızı.)
(Necm,ülker yıldızı hakkında bakınız: http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9Clker_(y%C4%B1ld%C4%B1z_k%C3%BCmesi )

٢- مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَى
2- Ne saptı arkadaşınız ne de azdı.

٣- وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى
3- Ve konuşmaz hevasından.

٤- إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى
4- Ancak o yalnızca vahiydir, vahy olunan.

٥- عَلَّمَهُ شَدِيدُ الْقُوَى
5- Öğretti ona, şiddetli kuvvetle.

٦- ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَى
6- Bir azamet sahibi! Böylece istiva etti.

(İstiva etti:yöneldi, kapladı, göründü, doğruldu.)

٧- وَهُوَ بِالْأُفُقِ الْأَعْلَى
7- O, yüksek ufuktaydı.

٨- ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى
8- Sonra yaklaştı tedelli etti.

(Tedelli etmek hakkında iki görüş var;
1- Cebrail Aleyhisselam Ufk-u Ala'ya çıktıktan sonra tedelli etti yani yukarıdan aşağıya sarktı.
2- Allah Teala'nın Rasül'ü Kendine çekmesi,cezb etmesidir...Aşağıdan yukarıya çıkmak demektir. Görüldüğü gibi bununla da tam mânâsıyla mirâc olayına işaret edilmiştir.En doğrusunu Allah bilir.)

٩- فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى
9- Böylece mesafe iki yay kadar veya daha yakın oldu.

١٠- فَأَوْحَى إِلَى عَبْدِهِ مَا أَوْحَى
10-Böylece vahyetti kuluna vahyettiğini.

( Vahy inzal olma konusunda iki görüş vardır;
1- Birincisi. İşte Cebrail ona böyle yaklaştı da, Allah Teâlâ'nın elçisi Muhammed (s.a.v)'e gönderdiği her vahyi getirdi, ona vahyetti ve öğretti. Başlangıçta hakiki suretiyle görünerek getirdikleri şeylerin Allah'ın vahyi olduğunu öğretti ve belirli zaman aralıklarıyla tebliğ etti.
2- İkinci mana;İşte Allah'ın has kulu olan arkadaşınız Muhammed (s.a.v), İstivâ ettikten sonra O, Rabbine öyle yaklaştı ki, bütün vasıtalar kaldırıldı ve Allah Ona doğrudan doğruya verdiği vahyi verdi. Yani Mirâc'da her ne vahyetti ise Cibril'in dahi herhangi bir aracılığı olmaksızın vahyetti.) Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır..

١١- مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَى
11- Yalanlamadı kalb gördüğünü.

١٢- أَفَتُمَارُونَهُ عَلَى مَا يَرَى
12-Tartışıyor musunuz onunla, ne gördüğü hakkında ?

١٣- وَلَقَدْ رَآهُ نَزْلَةً أُخْرَى
13- Ve andolsun onu gördü, diğer inişte.

(Andolsun O, onu bir kez daha görmüştü. Yani O, müthiş kuvvet ve akıl sahibi ve kendisine Kur'ân'ı öğreten Cebrail'i, hakiki sureti ve bütün kuvvetleriyle bir de Mirac'dan inerken gördü.)

١٤- عِندَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهَى
14-Yanında Sidret'ül Münteha'nın!

(Sidre-i Münteha, son sidre demektir ve izâfi bir terkiptir.Sidre-i müntehâ, yedinci semada bir hadise göre de altıncı semada Arş'ın sağ tarafında bulunan bir nebk ağacıdır ki müttakilere vaad edilen cennetin nehirleri, (Muhammed, 47/15 bkz.) onun altından çıkar. Hz. Peygamber (s.a.v)'in meyvasını tacın püsküllerine, yapraklarını da fil kulaklarına benzeterek tavsifde bulunduğu bu ağaç hakkında şunları söylediği rivayet edilmiştir: "Öyle bir ağaç ki bir binici onun gölgesinde yetmiş sene yol alsa yine katedemez. Bir yaprağı ümmetin hepsini örter." "Öyle bir ağaç ki bir binici onun gölgesinde yüz sene gitse katedemez. Bir yaprağı bütün ümmetin üzerini örter." gibi haberler nakledilmiştir.)

١٥- عِندَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَى
15- Yanında Cennet'ül Me'va'nın!

(Cennetu'l-Me'vâ da onun yanındadır. Yani Sidretü'l-Müntehâ'nın yanında Cennetu'l-Me'vâ vardır ki o, müttakilerin ve şehidlerin varacakları cennettir.)

١٦- إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَى
16- O dem ki; bürüyordu Sidre'yi bürüyen.

١٧- مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغَى
17- Ne şaştı gözü ne de haddi aştı.

١٨- لَقَدْ رَأَى مِنْ آيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرَى
18- Andolsun gördü, Rabbinden en büyük ayetleri.

١٩- أَفَرَأَيْتُمُ اللَّاتَ وَالْعُزَّى
19- Öyleyse gördünüz mü, Lat ve Uzza'yı ?

(bakınız Lat hakkında: http://tr.wikipedia.org/wiki/El-L%C3%A2t)
(bakınız Uzza hakkında: http://tr.wikipedia.org/wiki/El-Uzz%C3%A2)

٢٠- وَمَنَاةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى
20- Ve diğer üçüncüsü Menat!

(bakınız Menat hakkında: http://tr.wikipedia.org/wiki/El-Man%C3%A2t)


٢١- أَلَكُمُ الذَّكَرُ وَلَهُ الْأُنثَى
21-Size erkek O'na dişi mi ?

٢٢- تِلْكَ إِذًا قِسْمَةٌ ضِيزَى
22- Öyle ise bu paylaşım insafsızca!

٢٣- إِنْ هِيَ إِلَّا أَسْمَاء سَمَّيْتُمُوهَا أَنتُمْ وَآبَاؤُكُم مَّا أَنزَلَ اللَّهُ بِهَا مِن سُلْطَانٍ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَمَا تَهْوَى الْأَنفُسُ وَلَقَدْ جَاءهُم مِّن رَّبِّهِمُ الْهُدَى
23- Onlar hiçbir şey değil, sadece isimler koydunuz siz ve babalarınız.
İnzal etmedi Allah onlar hakkında hiç bir yetki!
Tabi oluyorlar sadece; zanna ve nefslerinin hevalarına.
Ve andolsun ki onlara geldi,Rablerinden hidayet!


٢٤- أَمْ لِلْإِنسَانِ مَا تَمَنَّى
24- Yoksa insan için mi her temennisi ?

٢٥- فَلِلَّهِ الْآخِرَةُ وَالْأُولَى
25- Fakat Allah'ındır Ahiret ve Dünya.

٢٦- وَكَم مِّن مَّلَكٍ فِي السَّمَاوَاتِ لَا تُغْنِي شَفَاعَتُهُمْ شَيْئًا إِلَّا مِن بَعْدِ أَن يَأْذَنَ اللَّهُ لِمَن يَشَاء وَيَرْضَى
26- Nice melekler göklerde ki fayda vermez şefaatleri hiçbir şeye.
Ancak izin verirse Allah bir kimse için, diler ve razı olur!

٢٧- إِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ لَيُسَمُّونَ الْمَلَائِكَةَ تَسْمِيَةَ الْأُنثَى
27- Muhakkak ki iman etmeyenlerden ahirete;
isimlendiriyorlar melaikeyi dişi isimleriyle.

٢٨- وَمَا لَهُم بِهِ مِنْ عِلْمٍ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَإِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْنِي مِنَ الْحَقِّ شَيْئًا
28- Ve yoktur onların onda bir ilmi.Tabi oluyorlar sadece zanna.Ve muhakkak ki zan ganimet vermez Hak'tan bir şey.


٢٩- فَأَعْرِضْ عَن مَّن تَوَلَّى عَن ذِكْرِنَا وَلَمْ يُرِدْ إِلَّا الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
29- O halde bakma! yüz çevirene zikrimize 
ve dünya hayatından başkasını istemeyene!

٣٠- ذَلِكَ مَبْلَغُهُم مِّنَ الْعِلْمِ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ اهْتَدَى
30- Odur onların erişebildikleri ilimden.
Muhakkak ki Rabbin "Hu"dur, bilir dalalet yolunda olan kimseyi
ve Hu bilir hidayette olan kimseyi.

٣١- وَلِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ لِيَجْزِيَ الَّذِينَ أَسَاؤُوا بِمَا عَمِلُوا وَيَجْزِيَ الَّذِينَ أَحْسَنُوا بِالْحُسْنَى
31- Allah'ındır göktekiler ve yerdekiler.
Cezalandıracak kötülük yapanları yaptıklarıyla 
ve ödüllendirecek güzellik edenleri en güzeliyle.

٣٢- الَّذِينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَائِرَ الْإِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ إِلَّا اللَّمَمَ إِنَّ رَبَّكَ وَاسِعُ الْمَغْفِرَةِ هُوَ أَعْلَمُ بِكُمْ إِذْ أَنشَأَكُم مِّنَ الْأَرْضِ وَإِذْ أَنتُمْ أَجِنَّةٌ فِي بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ فَلَا تُزَكُّوا أَنفُسَكُمْ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ اتَّقَى
32- O kimseler ki kaçınırlar büyük günahlardan,
fuhuş ahlaksızlığından, hariçtir ufak hatalar.
Muhakkak ki Rabbinin,Vasi'dir mağfireti!
Hu en iyi bilendir sizi, yarattığı zaman topraktan ve sizin annelerinizin karnında cenin olduğunuz zamanda.
Öyleyse temize çıkartmayın nefislerinizi.
Hu en iyi bilendir müttakileri!

(el-Vâsi’,Esmâ özellikleriyle tüm âlemleri kapsamış olan. rahmeti geniş ve sonsuz olan, rızık imkânlarını genişleten, ilmi, ihsanı, mağfireti ve rahmeti ile her şeyi kuşatan, imkânları sonsuz olan, zenginliğini ve kudretini her yerde hissettiren demektir.)


٣٣- أَفَرَأَيْتَ الَّذِي تَوَلَّى
33- Gördün mü arkasını dönüp gideni ?

٣٤- وَأَعْطَى قَلِيلًا وَأَكْدَى
34- Verdi azıcıkta cimrilik etti.

(Cimrilik hakkında bakınız:  http://www.sevde.de/islam_Ans/C/cimrilik.htm )

( Cimrilik hakkında Hadisler bakınız:  http://www.facebook.com/photo.php?fbid=2119483199955&set=a.1165149262203.25869.1632048708&type=1&theater )


٣٥- أَعِندَهُ عِلْمُ الْغَيْبِ فَهُوَ يَرَى
35- Onun indinde gayb ilmi de ve böylece görüyor mu ?

( gayb hakkında bakınız:      http://www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/gayb/index.htm  )


٣٦- أَمْ لَمْ يُنَبَّأْ بِمَا فِي صُحُفِ مُوسَى
36- Yoksa haber verilmedi mi Musa'nın sayfalarından ?

٣٧- وَإِبْرَاهِيمَ الَّذِي وَفَّى
37- Ve İbrahim'in, çok vefalı olandan ?

(suhuf hakkında bakınız:  http://sevde.de/islam_Ans/S/S2/123.htm )


٣٨- أَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى
38- Yüklenmez hiçbir yükümlü, başka birinin yükünü!

٣٩- وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
39-  Ve şüphesiz yoktur insana, çalışmasından başka!

٤٠- وَأَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرَى
40- Ve elbette onun çalışması yakında görülecektir.

٤١- ثُمَّ يُجْزَاهُ الْجَزَاء الْأَوْفَى
41- Sonra cezasına karşılık ceza verilecek tam tamına.

٤٢- وَأَنَّ إِلَى رَبِّكَ الْمُنتَهَى
42- Ve elbette Rabbinedir son varış.


٤٣- وَأَنَّهُ هُوَ أَضْحَكَ وَأَبْكَى
43- Ve muhakkak ki Hu'dur, güldüren ve ağlatan.

٤٤- وَأَنَّهُ هُوَ أَمَاتَ وَأَحْيَا
44- Ve muhakkak ki Hu'dur, öldüren ve dirilten.

٤٥- وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى
45- Muhakkak ki Hu, yarattı çift olarak erkek ve dişiyi.

٤٦- مِن نُّطْفَةٍ إِذَا تُمْنَى
46- Nutfeden döküldüğü zaman.


٤٧- وَأَنَّ عَلَيْهِ النَّشْأَةَ الْأُخْرَى
47- Ve muhakkak ki O'na aittir, Neş'et el-Uhra.

( Neş'et-i Uhra;mahşerde yeniden dirilme,ikinci yaratış)

٤٨- وَأَنَّهُ هُوَ أَغْنَى وَأَقْنَى
48- Muhakakk ki Hu'dur, zengin eden ve sermaye veren.

٤٩- وَأَنَّهُ هُوَ رَبُّ الشِّعْرَى
49- Muhakkak ki Hu'dur, Rabbi Şira'nın.

( Şira-Sirius yıldızı hakkında bakınız : http://tr.wikipedia.org/wiki/Sirius )



٥٠- وَأَنَّهُ أَهْلَكَ عَادًا الْأُولَى
50- Ve muhakkak ki Hu, helak etti Ad'i ilk önce.

٥١- وَثَمُودَ فَمَا أَبْقَى
51- Semudu'da bırakmadı.

(Ad ve Semud Kavmi kapsamlı bilgi için blogumuz Fecr Suresi kısmına bakabilirsiniz.)

٥٢- وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُ إِنَّهُمْ كَانُوا هُمْ أَظْلَمَ وَأَطْغَى
52- Ve Nuh Kavmi'de daha önceden.
Muhakkak ki onlar daha zalim ve daha azgın idiler.

(Nuh Kavmi için bakınız:  http://www.kavimlerinhelaki.com/  )
(Nuh Kavmi için bakınız:  http://tr.wikipedia.org/wiki/Nuh )





٥٣- وَالْمُؤْتَفِكَةَ أَهْوَى
53- Mü'tefikeyi yerin dibine geçirdii

(Mü'tefike; altı üstüne getirilen, altüst edilen belde anlamına gelir.Ayette geçen manada Lut Kavmi, Sodom ve Gomore kastedilebildiği gibi hem de her memleketin kasdedilebilir.Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir..)

٥٤- فَغَشَّاهَا مَا غَشَّى
54- Böylece kapladı, onları kaplayan.

٥٥- فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكَ تَتَمَارَى
55- O halde, hangi nimetinden Rabbinin şüphe edersin?

٥٦- هَذَا نَذِيرٌ مِّنَ النُّذُرِ الْأُولَى
56- Bu bir uyarıcıdır, uyarıcıların öncekilerinden.

٥٧- أَزِفَتْ الْآزِفَةُ
57- Yaklaşan yaklaştı.

(Âzife, yaklaşan, yaklaşacak olan, yaklaşmakta bulunan demek olup, kıyametin isimlerindendir. Yani "Kıyamet saati yaklaştı." (Kamer, 54/1) diye yaklaşmak sıfatı ile vasıflanan vakit ve saat günden güne yaklaşmaktadır.)


٥٨- لَيْسَ لَهَا مِن دُونِ اللَّهِ كَاشِفَةٌ
58-Yoktur onu, Allah'tan başka keşfeden.

٥٩- أَفَمِنْ هَذَا الْحَدِيثِ تَعْجَبُونَ
59- Sonra bu sözden acayib olan nedir ?

٦٠- وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَ
60- Ve siz gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz!

٦١- وَأَنتُمْ سَامِدُونَ
61- Ve siz kafa tutuyorsunuz!

( Sümûd, kafa tutmak, kibirlenip somurtmak ve sersem olmak, oynayıp eğlenmek, çalıp oynamak şarkı söylemek mânâlarına gelir. Buna göre söz konusu kelime burada da çeşitli mânâlar ifade eder. Yani ağlamıyorsunuz da çalıp oynuyor musunuz? veya eyleniyor musunuz? yahut hayran hayran, sersem sersem duruyor musunuz? ya da siz mi kafa tutuyorsunuz? Ey gafiller!.)


٦٢- فَاسْجُدُوا لِلَّهِ وَاعْبُدُوا*
62- *Secdeye kapanın Allah'a ve kulluk edin!


( yıldız işaret secde etmemiz gerektiğini hatırlatıyor ki zaten ayette emredildi.)



صدق الله العظيم
Allah sözüne sadıktır ve Yücedir.