fatir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fatir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ocak 2012 Pazartesi

43- Alak Denkleminde Suret'ul Fatır İkrası








بسم الله الرحمن الرحيم
B ismi Allah Rahman’dır, Rahim’dir


١- الْحَمْدُ لِلَّهِ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَاعِلِ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا أُولِي أَجْنِحَةٍ مَّثْنَى وَثُلَاثَ وَرُبَاعَ يَزِيدُ فِي الْخَلْقِ مَا يَشَاء إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
1- Hamd Allah içindir,fatırı semavatın ve arzın,yaptı melaikeyi rasüller,kanatları olan ikişer ve üçer ve dörder.Artırır yaratmada ne dilerse.Şüphesiz Allah,her şeye Kaadir'dir

(Fatır;fıtrat,yaratılış tabiatını veren,,yaratış amacına göre belli bir programla icat eden..
EL KAADİR... İlmindekileri kudretiyle bir nedenselliğe dayanmaksızın yaratıp seyreden! Bu hususta asla sınırlanmayan!)

٢- مَا يَفْتَحِ اللَّهُ لِلنَّاسِ مِن رَّحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَا وَمَا يُمْسِكْ فَلَا مُرْسِلَ لَهُ مِن بَعْدِهِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
2- Ne açarsa Allah insanlara rahmetinden,artık yoktur tutabilen onu ve ne tutarsa,artık yoktur gönderebilen onu,O'ndan sonra.Ve Hu,Aziz'dir,Hakim'dir.

(EL AZİYZ... Karşı konulmaz güç sahibi olarak, dilediğini uygulayan! Tüm âlemlerde dilediğini karşı çıkacak güç olmaksızın yerine getiren. Bu isim Rab ismiyle paralel çalışan bir isimdir. Rab özelliği Aziyz özelliğiyle hükmünü icra eder!
EL HAKİYM... İlminin kudretiyle açığa çıkmasını sebepler zincirine bağlayarak, nedenselliği oluşturan ve böylece kesret algılamasını oluşturan.)

٣- يَا أَيُّهَا النَّاسُ اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ هَلْ مِنْ خَالِقٍ غَيْرُ اللَّهِ يَرْزُقُكُم مِّنَ السَّمَاء وَالْأَرْضِ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَ
3- Ya İnsanlar! Zikredin nimetini Allah'ın üzerinize.Var mıdır bir yaratıcı Allah'tan başka? Rızıklandırır sizi semadan ve arzdan.Yoktur ilah ancak HU! Sonra nasıl çevrilirsiniz?

(tu'fekoune;çevrilmek,ayartılmak,dönmek..)


٤- وَإِن يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِّن قَبْلِكَ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الأمُورُ
4- Ve eğer yalanlarsalar Seni,artık şüphesiz yalanladı Rasülleri,Senden öncekiler.Ve Allah'a döndürülür işler.


٥- يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ
5- Ya İnsanlar! Muhakkak Allah'ın vaadi haktır.Artık mağrur etmesin sizi dünya hayatı ve mağrur etmesin sizi Allah ile,ğarur.

(Teğurranne,yeğurranne;mağrur olup aldanmak...Ğarur;kandırıcı,aldatıcı,mağrur vehimi aşılayıcı,şeytanın bir özelliği...)

٦- إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوًّا إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ السَّعِيرِ
6- Şüphesiz şeytan,size düşmandır.Artık edinin onu düşman,sadece çağırır hizbine,olmaları için ashab-ı seir'den.


(Hizb;grup,parti,taraftar...Ashab-ı Seir;alevli ateş halkı.)


٧- الَّذِينَ كَفَرُوا لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ
7- Onlar inanmazlar,onlaradır azab-ı şedid ve onlar inanırlar ve ameli salih işlerler,onlaradır mağfiret ve ecr-i kebir.

(Azab--ı Şedid;Şiddetli işkence...Amel-i salih;Güzel işler...Mağfiret;bağışlanma,af..Ecr-i Kebir;Büyük Müjde,mükafat,menfaat..)

٨- أَفَمَن زُيِّنَ لَهُ سُوءُ عَمَلِهِ فَرَآهُ حَسَنًا فَإِنَّ اللَّهَ يُضِلُّ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء فَلَا تَذْهَبْ نَفْسُكَ عَلَيْهِمْ حَسَرَاتٍ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ بِمَا يَصْنَعُونَ
8- Sonra kim süslenince ona kötü ameliyle,artık onu görür mü güzel? İşte,muhakkak Allah dalalette bırakır kimi dilerse ve hidayete erdirir kimi dilerse.Artık gitmesin nefsin onlara hasretle.Şüphesiz Allah,Alim'dir ne yaptıklarına.

(Hasarat;hasret,hüzün... 
EL ALİYM... "İlim" özelliği sebebiyle sınırsız sonsuz her şeyi ve her boyutu, her yönüyle Bilen!)

٩- وَاللَّهُ الَّذِي أَرْسَلَ الرِّيَاحَ فَتُثِيرُ سَحَابًا فَسُقْنَاهُ إِلَى بَلَدٍ مَّيِّتٍ فَأَحْيَيْنَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا كَذَلِكَ النُّشُورُ
9- Ve Allah,O ki;gönderir rüzgarları,böylece yükseltir bulutları da süreriz onu ölü beldeye,artık diriltiriz onunla arzı ölümünden sonra.Yani böyledir nüşur.

( Nüşur;ölümden sonraki diriliş,aslına dönüş...)

١٠- مَن كَانَ يُرِيدُ الْعِزَّةَ فَلِلَّهِ الْعِزَّةُ جَمِيعًا إِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُ وَالَّذِينَ يَمْكُرُونَ السَّيِّئَاتِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَكْرُ أُوْلَئِكَ هُوَ يَبُورُ
10- Kim isterse izzeti,sonra Allah içindir izzetin hepsi.O'na yükselir sözlerin güzeli ve ameli salih yükseltir onu.Ve onlar ki;hile yaparlar kötülüklerle,onlaradır azab-ı şedid ve hilesi bunların ki o yok olur.

( İzzet;kudret,üstünlük,değer,kıymet.)

١١- وَاللَّهُ خَلَقَكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ جَعَلَكُمْ أَزْوَاجًا وَمَا تَحْمِلُ مِنْ أُنثَى وَلَا تَضَعُ إِلَّا بِعِلْمِهِ وَمَا يُعَمَّرُ مِن مُّعَمَّرٍ وَلَا يُنقَصُ مِنْ عُمُرِهِ إِلَّا فِي كِتَابٍ إِنَّ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ
11- Ve Allah yarattı sizi topraktan,sonra nutfeden,sonra yaptı sizi eşler.Ve yüklenmez kadından hamileliği haricinde O'nun ilmiyle.Ve ömürlendirilmez ömürlüden ve kısaltılmaz ömründen,haricinde kitabın.Şüphesiz bu Allah'a kolaydır.

١٢- وَمَا يَسْتَوِي الْبَحْرَانِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ سَائِغٌ شَرَابُهُ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَمِن كُلٍّ تَأْكُلُونَ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُونَ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَا وَتَرَى الْفُلْكَ فِيهِ مَوَاخِرَ لِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
12- Ve değildir eşit iki deniz.Bu lezzetli,tatlı,hoş bir şarab ve bu;tuzlu,acı.Ve hepsinden yersiniz taze et ve çıkarırsınız süsleri,giyersiniz onu.Görürsün gemileri onda,yarar gider aramanız için fazlından ve belki siz şükredersiniz.

١٣- يُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ يَجْرِي لِأَجَلٍ مُّسَمًّى ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُ وَالَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِهِ مَا يَمْلِكُونَ مِن قِطْمِيرٍ
13- Dönüştürür geceyi gündüzde ve dönüştürür gündüzü gecede ve musahhar kıldı güneşi ve ayı,hepsi çalışır ecel-i müsemmaya kadar.İşte budur Allah,Rabbiniz,O'nun'dur Mülk.Ve onlar ki;dua ediyorsunuz Onun dünunda,malik değiller hiç bir kıtmire.

(1-Yûlicu;içine girmek,dönüştürmek,doğurmak,girdirmek,katmak,kısaltarak uzatmak...2-Musahhar kılmak;Emre amade eylemek,boyun eğdirmek...3-Ecel-i Müsemma;Belirlenmiş,kararlanmış,kader kılınmış vakit,ecel...4-Mülk;Hakimiyet,mülkiyet,egemenlik...5-Kıtmir;hurma çekirdeğinin zarı..)


EL MÂLİK'ÜL MÜLK... Mülkünde dilediğini tedbir edip, hiçbir birime hesap verme kavramı olmadan dilediğini uygulayan.)

١٤- إِن تَدْعُوهُمْ لَا يَسْمَعُوا دُعَاءكُمْ وَلَوْ سَمِعُوا مَا اسْتَجَابُوا لَكُمْ وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُونَ بِشِرْكِكُمْ وَلَا يُنَبِّئُكَ مِثْلُ خَبِيرٍ
14- Eğer dua ederseniz onlara,duymazlar dualarınızı velev ki duydular;icabet edemezler size ve kıyamet günü inkar edecekler şirkinizi ve haber veremezler size,Habiyr gibi.

(EL HABİYR... Açığa çıkan Esmâ özelliğinin "var"lığını, "Esmâ"sıyla meydana getiren olarak, onun durumundan haberi olan. Birime, kendisinden açığa çıkanla, ne mertebede anlayışa sahip olduğunu fark ettiren!)


١٥- يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَنتُمُ الْفُقَرَاء إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
15- Ya İnsanlar! Siz fukarasınız Allah'a ve Allah;Hu Ğaniyy'dir,Hamiyd'dir.

(Fukara;fakir,muhtaç,ihtiyaç sahibi...
EL ĞANİYY... Esmâ'sının işaret ettiği özelliklerle sınırlanıp kayıtlanmayan ve o vasıflarla etiketlenmekten dahi münezzeh olan; "Ekberiyeti" dolayısıyla! Esmâ'sıyla sayısız sınırsız zengin olan!
EL HAMİYD... Açığa çıkardığı evrensel kemâlâtı "Veliyy" ismi kapsamında açığa çıkardığı âlem sûretlerince seyredip değerlendirendir! Hamd yalnızca kendisine aittir!)

١٦- إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ
16- Eğer dilerse,giderir sizi ve getirir halkın yenisini.

١٧- وَمَا ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ بِعَزِيزٍ
17- Ve değildir bu,Allah'a aziz.

 (Aziz;güç,zor..)

١٨- وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَإِن تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَى حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى إِنَّمَا تُنذِرُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالغَيْبِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَمَن تَزَكَّى فَإِنَّمَا يَتَزَكَّى لِنَفْسِهِ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ
18- Ve yüklenmez yükümlü,başkasının yükünü ve eğer çağırırsa yüklü olan,taşınmasına onu;taşınmaz ondan bir şey velev olsa bile onun yakını.Sadece uyarırsın onları ki;huşu duyarlar Rablerine ğaybten ve ikame ederler salatı.Ve kim temizlendi sonra sadece temizlenir nefsi için ve Allaha'dır gidiş.

 (1-Huşu;haşyet;imani korku ile saygının karıştığı his...2-Ğayb;görünmez,algılanması mümkün olmayan..3-İkame;vücuda getirmek,işlemek,fiili yapmak...4-Salat;namaz dar manasıyla,bir hayat tarzının yaşnmasına olan vurgu,salatı yaşayın gibi...5-Tezkiye;temizleniş,insanın kendini arındırması...)

١٩- وَمَا يَسْتَوِي الْأَعْمَى وَالْبَصِيرُ
19- Ve değildir müsavi a'ma ve basiyr.

(1-A'ma,kör.2-Basiyr;gören.3-Müsavi;eşit,denk,bir.)

٢٠- وَلَا الظُّلُمَاتُ وَلَا النُّورُ
20- Ve değildir zulumat ve nur da.

(1-Zulumat,karanlık.2-Nur,ışık.)

٢١- وَلَا الظِّلُّ وَلَا الْحَرُورُ
21- Ve değildir zılal ve harur da.

( 1-Zılal;gölge,serinlik.2-Harur,hararet,sıcaklık.)

٢٢- وَمَا يَسْتَوِي الْأَحْيَاء وَلَا الْأَمْوَاتُ إِنَّ اللَّهَ يُسْمِعُ مَن يَشَاء وَمَا أَنتَ بِمُسْمِعٍ مَّن فِي الْقُبُورِ
22- Ve değildir müsavi diri ve değildir ölü.Muhakkak Allah,işittirir kimi dilerse ve değilsin Sen işittirici,kabirdeki kimselere...

٢٣- إِنْ أَنتَ إِلَّا نَذِيرٌ
23- Değilsin Sen,ancak bir uyarıcı!

٢٤- إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَإِن مِّنْ أُمَّةٍ إِلَّا خلَا فِيهَا نَذِيرٌ
24- Muhakkak Biz gönderdik Seni hak ile,müjdeleyici ve uyarıcı olarak ve yoktur hiç bir ümmet ki ancak olmasın o sırada orda bir uyarıcı.

٢٥- وَإِن يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ جَاءتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالزُّبُرِ وَبِالْكِتَابِ الْمُنِيرِ
25- Ve eğer yalanlarsalar Seni,sonra gerçekten yalanladı onlardan öncekiler.
Gelmişti onlara,onların Rasülleri beyyineler ile ve Zebur ile ve Kıtab-ı Münir ile.

(Beyyine;Apaçık hikmet,delil..
Zebur;hikmet bilgileri..
Kitab-ı Münir;Aydınlatıcı,nurlandırıcı kitab...)

٢٦- ثُمَّ أَخَذْتُ الَّذِينَ كَفَرُوا فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ
26- Sonra aldım o inkar edenleri.Artık nasıl oldu inkarım!

(Nekiyr;inkar etme sonucu verilen ceza...)

٢٧- أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَخْرَجْنَا بِهِ ثَمَرَاتٍ مُّخْتَلِفًا أَلْوَانُهَا وَمِنَ الْجِبَالِ جُدَدٌ بِيضٌ وَحُمْرٌ مُّخْتَلِفٌ أَلْوَانُهَا وَغَرَابِيبُ سُودٌ
27- Görmedin mi şunu;Allah indirdi semadan suyu.Sonra çıkardık onunla meyveler,muhtelif renklerde ve dağlardan cüddeler,beyazlı ve kırmızılı muhtelif renklerde ve kapkara siyah.

( Cüdde;tip,yol.)

٢٨- وَمِنَ النَّاسِ وَالدَّوَابِّ وَالْأَنْعَامِ مُخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ كَذَلِكَ إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاء إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ غَفُورٌ
28- Ve insanlardan ve dabbelerden ve hayvanlardan muhtelif renkliler,bunun gibi.Sadece huşu duyar Allah'a kullarından ulemalar.Muhakkak Allah,Aziz'dir,Ğafur'dur.

(Ayette الدَّوَابِّ (devabbi) dabbenin çoğuludur ki manası;debelenenler,yürüyenler,hareketliler... Ulema;Allah'a karşı ilim ve yakin elde edenler...


EL AZİYZ... Karşı konulmaz güç sahibi olarak, dilediğini uygulayan! Tüm âlemlerde dilediğini karşı çıkacak güç olmaksızın yerine getiren. Bu isim Rab ismiyle paralel çalışan bir isimdir. Rab özelliği Aziyz özelliğiyle hükmünü icra eder!
EL ĞAFÛR... Allâh Rahmetinden asla ümit kesilmemesi gereken. Gerekli arınmayı yaptırtarak Rahıymiyetin nimetlerine erdiren. Rahıym ismini tetikleyen!)

٢٩- إِنَّ الَّذِينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللَّهِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَأَنفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لَّن تَبُورَ
29- Muhakkak onlar ki,devamlı okurlar kitab-ı Allah'ı ve ikame ederler salatı ve infak ederler rızıklandırdığımız şeylerden sırlı ve aleni,ümid ederler bir ticareti ki asla başarısızlık olmaz.

(Ayette;يَتْلُونَ, (yetlu)okumaktan gayrı,ezberden okumak,virdlice okumak,devamlı okumak manasındadır....ve yine لَّن تَبُورَ (Len Tebur) tabure,dümbelek çalmak manasına gelir ki,ticarette başarısızlık,sinek avlamak,dümbelek çalma durumuna bağlı;infak edenler,kazandıkları mallarından bir kısmını muhtaçlara verenler öyle bir ticaret yaparlar ki,asla dümbelek çalmazlar,sinek avlamazlar,manasındadır.)

٣٠- لِيُوَفِّيَهُمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدَهُم مِّن فَضْلِهِ إِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ
30- Çünkü vefa edilir onlara ecirleri ve artırır onlara fazlından.
Muhakkak Hu,Ğafur'dur,Şekur'dur.

(Ayette يُوَفِّيَ (yuveffiye) ;vefa etmek ki;Allah,emri yerine getirip tutanlara karşı çok vefalıdır,vefa eder onlara,ecir verir,fazlından,bereketinden sınırsız....O EL ĞAFÛR... Allâh Rahmetinden asla ümit kesilmemesi gereken. Gerekli arınmayı yaptırtarak Rahıymiyetin nimetlerine erdiren. Rahıym ismini tetikleyen! O EŞ ŞEKÛR... Verdiği nimeti çoğaltmak için o nimeti değerlendirten. Birimde verilen nimeti hakkıyla değerlendirerek "daha"sına açılmayı oluşturan. "Keriym" isminin özelliğini tetikler.)

 ٣١- وَالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ هُوَ الْحَقُّ مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ إِنَّ اللَّهَ بِعِبَادِهِ لَخَبِيرٌ بَصِيرٌ
31- Ve o ki,vahyettik sana kitaptan,o haktır,tasdik eder elleri arasındaki şeyleri.Muhakkak Allah,kullarına elbette Habiyr'dir,Basiyr'dir.

(EL HABİYR... Açığa çıkan Esmâ özelliğinin "var"lığını, "Esmâ"sıyla meydana getiren olarak, onun durumundan haberi olan. Birime, kendisinden açığa çıkanla, ne mertebede anlayışa sahip olduğunu fark ettiren!
EL BASIYR... Açığa çıkan Esmâ özelliklerini her an seyir ile onlardan çıkanları değerlendirip, sonuçlarını oluşturan.)

٣٢- ثُمَّ أَوْرَثْنَا الْكِتَابَ الَّذِينَ اصْطَفَيْنَا مِنْ عِبَادِنَا فَمِنْهُمْ ظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ وَمِنْهُم مُّقْتَصِدٌ وَمِنْهُمْ سَابِقٌ بِالْخَيْرَاتِ بِإِذْنِ اللَّهِ ذَلِكَ هُوَ الْفَضْلُ الْكَبِيرُ
32- Sonra varis kıldık kitabı onlara ki,Biz seçtik kullarımızdan.Böylece onlardan zulmeden var nefsine ve onlardan tutumlu ve onlardan bolca hayırlar yapanlar var izniyle Allah'ın.Bu Hu'dur,fazl-ı kebirdir.

(fazl-ı kebir;lütfu büyük.)

٣٣- جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا حَرِيرٌ
33- Cennat-i Adn,girerler ona.Süslenirler orda bileziklerden,altından ve inciler ve elbiseleri orda ipektir.

(Cennat-i Adn;Ebediyet bahçeleri,yurtları.)

٣٤- وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَذْهَبَ عَنَّا الْحَزَنَ إِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٌ شَكُورٌ
34- Ve derler:" Hamd olsun Allah'a ki O;giderdi bizden hüznü.Şüphesiz Rabbimiz,Ğafur'dur,Şekur'dur.


(EL ĞAFÛR... Allâh Rahmetinden asla ümit kesilmemesi gereken. Gerekli arınmayı yaptırtarak Rahıymiyetin nimetlerine erdiren. Rahıym ismini tetikleyen! 
EŞ ŞEKÛR... Verdiği nimeti çoğaltmak için o nimeti değerlendirten. Birimde verilen nimeti hakkıyla değerlendirerek "daha"sına açılmayı oluşturan. "Keriym" isminin özelliğini tetikler.)

٣٥- الَّذِي أَحَلَّنَا دَارَ الْمُقَامَةِ مِن فَضْلِهِ لَا يَمَسُّنَا فِيهَا نَصَبٌ وَلَا يَمَسُّنَا فِيهَا لُغُوبٌ
35- O ki;sevketti bizi dar'ul mukameye fazlından.Dokunmaz bize orda uğraş ve dokunmaz bize orda yorgunluk.

(Dar'ul Mukame:Sonsuzluk Yurdu,cennet yaşamına özel yaşantı ikametgahı.)

٣٦- وَالَّذِينَ كَفَرُوا لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَ لَا يُقْضَى عَلَيْهِمْ فَيَمُوتُوا وَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُم مِّنْ عَذَابِهَا كَذَلِكَ نَجْزِي كُلَّ كَفُورٍ
36- Ve onlar inkar ettiler,onlaradır nar-ı cehennem.Karar verilmez onlara ki ölsünler ve hafifletilmez onlardan,onun azabı.İşte böyle cezalandırırız her azılı inkarcıyı.

(Nar-ı cehennem:cehennem ateşi...Ayetin sonunda كَفُورٍ (kefur) inkar etmenin yanında,azılı inkarcı,katı inatçı ve de nankörlük manasını vurgulamaktadır.)

٣٧- وَهُمْ يَصْطَرِخُونَ فِيهَا رَبَّنَا أَخْرِجْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا غَيْرَ الَّذِي كُنَّا نَعْمَلُ أَوَلَمْ نُعَمِّرْكُم مَّا يَتَذَكَّرُ فِيهِ مَن تَذَكَّرَ وَجَاءكُمُ النَّذِيرُ فَذُوقُوا فَمَا لِلظَّالِمِينَ مِن نَّصِيرٍ
37- Ve onlar feryad edecekler orda:"Rabbimiz;çıkar bizi,ameli salih yapacağız,yaptıklarımızın dışındaki amellerden." "Ömürlendirmedik mi sizi,tezekkür edecek kadar orda,tezekkür edecek kimseye?Ve geldi size uyarıcı da! Öyleyse tadın,artık yoktur zalimlere hiç bir yardımcı.

( Tezekkür;düşünmek,zikir etmek,hatırlamak.)

٣٨- إِنَّ اللَّهَ عَالِمُ غَيْبِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
38- Şüphesiz Allah,Alim'ül Ğayb'tir semavata ve arza.Şüphesiz Hu,Alim'dir zatına göğüslerin.

 (Alim'ül Ğayb;En iyi bilendir,görünmeyen,algılanamayan her şeyi...Zat;özleri,derunları bilen,onlara sahib olan..Ayrıca zat hakkında bakınız: http://www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/zat/index.htm )

٣٩- هُوَ الَّذِي جَعَلَكُمْ خَلَائِفَ فِي الْأَرْضِ فَمَن كَفَرَ فَعَلَيْهِ كُفْرُهُ وَلَا يَزِيدُ الْكَافِرِينَ كُفْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ إِلَّا مَقْتًا وَلَا يَزِيدُ الْكَافِرِينَ كُفْرُهُمْ إِلَّا خَسَارًا
39- Hu ki O;yaptı sizi halifeler arzda.Artık kim inkar ederse,sonra onun aleyhinedir küfrü ve artırmaz inkarcıların küfrü indinde Rablerinin bir nefretten başka ve artırmaz inkarcıların küfrü hasardan başka.

(Halife hakkında bakınız: http://www.ahmedhulusi.org/yazi/halife.htm)

٤٠- قُلْ أَرَأَيْتُمْ شُرَكَاءكُمُ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ أَرُونِي مَاذَا خَلَقُوا مِنَ الْأَرْضِ أَمْ لَهُمْ شِرْكٌ فِي السَّمَاوَاتِ أَمْ آتَيْنَاهُمْ كِتَابًا فَهُمْ عَلَى بَيِّنَةٍ مِّنْهُ بَلْ إِن يَعِدُ الظَّالِمُونَ بَعْضُهُم بَعْضًا إِلَّا غُرُورًا
40- De:"Gördünüz mü şürekanızı ki onlar;dua ederler dünunda Allah'ın? Gösterin bana ne yarattılar yeryüzünden ya da onların şerikleri gökyüzünde midir ya da verdik onlara bir kitapta sonra onlar beyyinelerle mi onda? Hayır,vaad etmiyor zalimlerden bazısı bazısına hayalden başka.

(Şerik:Ortak,şirk...Şüreka;Ortaklar,şirk koşulanlar...Beyyine;Apaçık belge,delil...Ayrıca ayette;غُرُورًا (ğurura) El Ğarur;aldatıcı,kandırıcı,insana vehim kuvvesiyle vesvese aşılayıcı şeytanın bir özelliğidir.)

٤١- إِنَّ اللَّهَ يُمْسِكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ أَن تَزُولَا وَلَئِن زَالَتَا إِنْ أَمْسَكَهُمَا مِنْ أَحَدٍ مِّن بَعْدِهِ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا
41- Muhakkak Allah tutar semavatı ve arzı zail olurlar diye.Ve eğer zail olursalar,tutamaz onları hiç kimse O'ndan sonra.Muhakkak Hu,Haliym olandır,Ğafur'dur.

(EL ĞAFÛR... Allâh Rahmetinden asla ümit kesilmemesi gereken. Gerekli arınmayı yaptırtarak Rahıymiyetin nimetlerine erdiren. Rahıym ismini tetikleyen! EL HALİYM... Açığa çıkan bir olaya ani ve fevrî tepki vermeyip, açığa çıkış amacı doğrultusunda değerlendirmeye alan.
Zail;tükenmek,yok olmak,bitmek,sönmek...)

٤٢- وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِن جَاءهُمْ نَذِيرٌ لَّيَكُونُنَّ أَهْدَى مِنْ إِحْدَى الْأُمَمِ فَلَمَّا جَاءهُمْ نَذِيرٌ مَّا زَادَهُمْ إِلَّا نُفُورًا
42- Ve kasem ederler Allah'a,cehd ederek yeminlerine;eğer gelirse onlara bir uyarıcı diye,mutlaka olacaklardı en çok hidayete eren ümmetlerden biri.Ancak ne zaman geldiğinde onlara bir uyarıcı,artırmadı onların nefretinden başka.

(1-Kasem;yemin etmek..2-Cehd etmek;kuvvetlice sarılmaki,güçlü olmak.)

٤٣- اسْتِكْبَارًا فِي الْأَرْضِ وَمَكْرَ السَّيِّئِ وَلَا يَحِيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ إِلَّا بِأَهْلِهِ فَهَلْ يَنظُرُونَ إِلَّا سُنَّتَ الْأَوَّلِينَ فَلَن تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ تَبْدِيلًا وَلَن تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ تَحْوِيلًا
43- Kibirlenerek yeryüzünde ve hilesini yaparak kötülüğün ki;ve kuşatmaz hilesi,kötülüğün sahibinden başkasını.Sonra gözlüyorlar mı sünnetinden başkasını,evvelkilerin?Sonra asla bulamazsın Sünnet-i Allah'ta değişiklik ve asla bulamazsın Sünnet-i Allah'ta dönüşüm.

(Sünnet;Nizam,düzen,sistem...Sünnetullah hakkında bakınız;

٤٤- أَوَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَيَنظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَكَانُوا أَشَدَّ مِنْهُمْ قُوَّةً وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُعْجِزَهُ مِن شَيْءٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَلَا فِي الْأَرْضِ إِنَّهُ كَانَ عَلِيمًا قَدِيرًا
44- Yürümezler mi yeryüzünde,sonra bakmazlar mı nasıl oldu akıbetleri onlardan öncekilerin? Ve şiddetli idiler onlardan,kuvvette.Ve Allah'ı aciz bırakamadılar hiç bir şeyde,semavatta ve arzda.Muhakkak Hu,Aliym olandır,Kaadir'dir.

(EL KAADİR... İlmindekileri kudretiyle bir nedenselliğe dayanmaksızın yaratıp seyreden! Bu hususta asla sınırlanmayan!
EL ALİYM... "İlim" özelliği sebebiyle sınırsız sonsuz her şeyi ve her boyutu, her yönüyle Bilen!)

٤٥- وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللَّهُ النَّاسَ بِمَا كَسَبُوا مَا تَرَكَ عَلَى ظَهْرِهَا مِن دَابَّةٍ وَلَكِن يُؤَخِّرُهُمْ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِعِبَادِهِ بَصِيرًا
45- Velev ki cezalandırsaydı Allah insanları kazandıkları sebebiyle,bırakmazdı onun sırtının üzerinde hiç bir dabbe.Velakin tehir eder onları ecel-i müsemmaya kadar.Artık ne zaman gelir ecelleri,sonra şüphesiz Allah,kullarına Basiyr'dir.

(1-Dabbe;yürüyen,hareket eden canlılar...2-Ecel-i Musemma;Belilenmiş,kader kılınmış ecel vakti.
EL BASIYR... Açığa çıkan Esmâ özelliklerini her an seyir ile onlardan çıkanları değerlendirip, sonuçlarını oluşturan.Ayrıca ayette; ظَهْرِ (dhur) sırt,geri,arka manasına gelir ki,yeryüzünün üstü,sırtı demektir.)


 صدق الله العظيم
Allah sözüne sadıktır ve Yücedir.