sad etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sad etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ağustos 2011 Perşembe

38- Alak Denkleminde Suret'ul Sad İkrası











بسم الله الرحمن الرحيم
B ismi Allah Rahman’dır, Rahim’dir

١- ص وَالْقُرْآنِ ذِي الذِّكْرِ
1-Sa'd! Andolsun Kur'an'a,zikir sahibine.

٢- بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي عِزَّةٍ وَشِقَاقٍ
2-Hayır! İnkar edenler, kibir ve ayrılıktadırlar.

٣- كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم مِّن قَرْنٍ فَنَادَوْا وَلَاتَ حِينَ مَنَاصٍ
3-Nice helak ettik onlardan önceki nesilleri.
Böylece feryat ettiler, yoktu süre kaçmaya.

٤- وَعَجِبُوا أَن جَاءهُم مُّنذِرٌ مِّنْهُمْ وَقَالَ الْكَافِرُونَ هَذَا سَاحِرٌ كَذَّابٌ
4- Şaşırdılar gelmesine bir uyarıcının kendilerinden 
ve dedi ki inkar edenler: "Bu sihirbaz  ve yalancıdır."

٥- أَجَعَلَ الْآلِهَةَ إِلَهًا وَاحِدًا إِنَّ هَذَا لَشَيْءٌ عُجَابٌ
5- "Yapıyor mu İlahları Tek İlah? Gerçekten bu acayib bir şey!"

٦- وَانطَلَقَ الْمَلَأُ مِنْهُمْ أَنِ امْشُوا وَاصْبِرُوا عَلَى آلِهَتِكُمْ إِنَّ هَذَا لَشَيْءٌ يُرَادُ
6- Fırladı ileri gelenlerinden; " Yürüyün ve sabredin ilahlarınıza karşı muhakkak ki bu istenen şeydir."

٧- مَا سَمِعْنَا بِهَذَا فِي الْمِلَّةِ الْآخِرَةِ إِنْ هَذَا إِلَّا اخْتِلَاقٌ
7- " İşitmedik bunu diğer milletlerden .Muhakkak ki bu ancak uydurmadır."


٨- أَأُنزِلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ مِن بَيْنِنَا بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ مِّن ذِكْرِي بَلْ لَمَّا يَذُوقُوا عَذَابِ
8- Ona mı indirildi zikir aramızdan? Hayır,onlar şüphededirler zikrimden.
Hayır! Onlar tatmadı azabımdan.

٩- أَمْ عِندَهُمْ خَزَائِنُ رَحْمَةِ رَبِّكَ الْعَزِيزِ الْوَهَّابِ
9-Yoksa, onların indinde midir hazineleri Rahmetli olan Rabbinin,
Aziz ve Vehhab olanın?

(EL AZİYZ... Karşı konulmaz güç sahibi olarak, dilediğini uygulayan! Tüm âlemlerde dilediğini karşı çıkacak güç olmaksızın yerine getiren. Bu isim Rab ismiyle paralel çalışan bir isimdir. Rab özelliği Aziyz özelliğiyle hükmünü icra eder!
EL VEHHÂB... Dilediğine karşılıksız ve "hak etme" kavramı devrede olmaksızın veren.)



١٠- أَمْ لَهُم مُّلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا فَلْيَرْتَقُوا فِي الْأَسْبَابِ
10- Yoksa onların mıdır mülkü semavatın ve arzın ve ikisi arasındakiler?
O zaman yükselsinler araçlarıyla..

١١- جُندٌ مَّا هُنَالِكَ مَهْزُومٌ مِّنَ الْأَحْزَابِ
11- Ordular burada hezimete uğramış birliklerdendir.

١٢- كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ
12- Yalanladı onlardan önce Nuh Kavmi,Ad ve Firavun kazıklar sahibi.

١٣- وَثَمُودُ وَقَوْمُ لُوطٍ وَأَصْحَابُ الأَيْكَةِ أُوْلَئِكَ الْأَحْزَابُ
13- Semud,Lut Kavmi ve Ashab-ı Eyke! Bunlar o birliklerdir.





١٤- إِن كُلٌّ إِلَّا كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ
14- Hepsi yalanladı Rasülleri, böylece hak oldu cezam.


١٥- وَمَا يَنظُرُ هَؤُلَاء إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً مَّا لَهَا مِن فَوَاقٍ
15- Beklemiyor bunlar bir sayhadan başka,yoktur onun bir gecikmesi.


١٦- وَقَالُوا رَبَّنَا عَجِّل لَّنَا قِطَّنَا قَبْلَ يَوْمِ الْحِسَابِ
16- Dediler ki: "Rabbimiz, acele ver bize payımızı, Hesap Günü'nden önce."


١٧- اصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَاذْكُرْ عَبْدَنَا دَاوُودَ ذَا الْأَيْدِ إِنَّهُ أَوَّابٌ
17- Sabret dediklerine ve zikret kulumuz Davud'u, kuvvetli olanı.
Şüphesiz o evvab idi.




 ١٨- إِنَّا سَخَّرْنَا الْجِبَالَ مَعَهُ يُسَبِّحْنَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِشْرَاقِ
18- Muhakkak ki Biz, musahhar kıldık dağları onunla.
Tesbih ederlerdi sabah,akşam.


(Musahhar kılmak;emre amade,boyun eğdirmek...)

١٩- وَالطَّيْرَ مَحْشُورَةً كُلٌّ لَّهُ أَوَّابٌ
19- Ve kuşlarda birleşmişti.Hepsi ona yönelmişti..

٢٠- وَشَدَدْنَا مُلْكَهُ وَآتَيْنَاهُ الْحِكْمَةَ وَفَصْلَ الْخِطَابِ
20- Kuvvetlendirdik mülkünü ve ona verdik hikmeti ve fasl-ı hitabı.

(Fasıl Günü'ne iman eden bir adam, fasl-ı hitab sırrına erişir ki o hitab furkani deliller taşır vahiyden...Hak ile Batılı ufuk çizgisi gibi ayan eder.)

٢١- وَهَلْ أَتَاكَ نَبَأُ الْخَصْمِ إِذْ تَسَوَّرُوا الْمِحْرَابَ
21- Geldi mi Sana hasımların haberi, hani tırmanmıştılar mihraba?

٢٢- إِذْ دَخَلُوا عَلَى دَاوُودَ فَفَزِعَ مِنْهُمْ قَالُوا لَا تَخَفْ خَصْمَانِ بَغَى بَعْضُنَا عَلَى بَعْضٍ فَاحْكُم بَيْنَنَا بِالْحَقِّ وَلَا تُشْطِطْ وَاهْدِنَا إِلَى سَوَاء الصِّرَاطِ
22- Ne zaman girdiklerinde Davud'un yanına ,korkmuştu onlardan.
Dediler ki:"Korkma! İki hasımlarız,haksızlık ettik birbirimize.
Artık hükmet aramızda Hak ile, haksızlık etme ve bizi ulaştır orta yola."

٢٣- إِنَّ هَذَا أَخِي لَهُ تِسْعٌ وَتِسْعُونَ نَعْجَةً وَلِيَ نَعْجَةٌ وَاحِدَةٌ فَقَالَ أَكْفِلْنِيهَا وَعَزَّنِي فِي الْخِطَابِ
23- "Gerçekten bu kardeşimdir,onun doksan dokuz koyunu var
ve benim bir koyunum var." Dedi ki: "Ona beni kefil et" ve yendi beni hitabette.

٢٤- قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَى نِعَاجِهِ وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنْ الْخُلَطَاء لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَّا هُمْ وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ
‎24- Dedi ki:"Andolsun, sana zulmetti istemekle koyununu, koyunlarına."
Muhakkak ki çoğu ortaklar haksızlık ediyorlar birbirlerine karşı.
Hariçtir;iman edenler,salih amelciler ve onlar ne kadar azdır!
Zannetti Davud fitne olduğunu.
Böylece istiğfar etti Rabbine yere kapandı,rüku etti ve yöneldi.

( Çoğu ortaklar birbirine karşı  haksızlık ediyor ve  sadece iş ortaklıkları değil,eşler,kardeşler,komşular,arkadaşlar,yakınlar var da var..haksızlık etmeyeğiz,hakkımızı yemeyeceğiz beş kuruşta olsa.

Fitne deyince ayette birebir fitne geçtiği için meale eklenmiştir...Fitne, Kur'an dilinde dünya hayatıdır...Dünya hayatı bir fitnedir..Kim Kurana teslim olup akıllı,sabırlı ve adaletli davranırsa,secde eder,rüku eder,yönelirse Allah'a, O işte fitneyi yenmiş demektir..İnşaAllah bu takımdan olacağız!Amin.

Kuran'da zan kelimesi,,hem zannetmek,sanmak babında hemde işi çakmak,jetonu düşmek anlamına da gelir.)

٢٥- فَغَفَرْنَا لَهُ ذَلِكَ وَإِنَّ لَهُ عِندَنَا لَزُلْفَى وَحُسْنَ مَآبٍ
25- Bağışladık onu buna.Muhakkak ki ona indimizde yakınlık 
ve güzel bir gelecek vardır.

.٢٦- يَا دَاوُودُ إِنَّا جَعَلْنَاكَ خَلِيفَةً فِي الْأَرْضِ فَاحْكُم بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعِ الْهَوَى فَيُضِلَّكَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّ الَّذِينَ يَضِلُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا نَسُوا يَوْمَ الْحِسَابِ
‎26-Ya Davud! Muhakkak ki Biz, kıldık Seni halife yeryüzünde.
Öyleyse hükmet insanlar arasında Hak ile ve tabi olma hevana,yoksa saparsın Allah yolundan.
Muhakkak ki sapanlar Allah yolundan, onlara azab şiddetlidir.
Unuttuklarından Hesab Günü'nü .

٢٧- وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاء وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا بَاطِلًا ذَلِكَ ظَنُّ الَّذِينَ كَفَرُوا فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا مِنَ النَّارِ
27- Yaratmadık semayı ve arzı ve ikisi arasındakileri boşuna.Bu zannıdır inkar edenlerin. Veyl olsun inkar edenlere, ateşten!

٢٨- أَمْ نَجْعَلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَالْمُفْسِدِينَ فِي الْأَرْضِ أَمْ نَجْعَلُ الْمُتَّقِينَ كَالْفُجَّارِ
28- Yoksa yapar mıyız, iman edenleri,salih amel işleyenleri 
müfsidler gibi yeryüzünde ya da yapar mıyız müttakileri facirler gibi ?

( Müfsid;fesad fiilini işleyene müfsid denir.
Şahsi menfaati için bozgunculuk,fitne,terör estiren,haram-helali tanımadan sadece menfaatine odaklanan...
Müttaki;takvalı olana denir..
Facir;fücur sahibi,günahkar...)

٢٩- كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
29-Kitabı Biz inzal ettik Sana, mübarektir, tedbir alsınlar ayetlerle,
tezekkür etsinler diye ul'ul el-bab.

( Ul'ul El-Bab odur ki ;vahiyle hayatlanmış ve hak ile batılı -edindiği furkani görüşler -keskince ayırmış ve anlamış akıl sahibleri...Devamlı Kuran'la tezekkür halindedirler..Kısa anlamıyla akıl sahibleridir.




٣٠- وَوَهَبْنَا لِدَاوُودَ سُلَيْمَانَ نِعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ
30- Ve Biz bağışladık Davud'a Süleyman'ı,ne güzel kuldu! Gerçekten o evvab idi!

٣١- إِذْ عُرِضَ عَلَيْهِ بِالْعَشِيِّ الصَّافِنَاتُ الْجِيَادُ
31- Ne zaman ki,sunuldu onlara akşamleyin safinler,mükemmellerinden.

(Safin;üç ayağı üzere durup bir ayağını tırnak üzere diken görkemli, iyi cins koşu atları.)

٣٢- فَقَالَ إِنِّي أَحْبَبْتُ حُبَّ الْخَيْرِ عَن ذِكْرِ رَبِّي حَتَّى تَوَارَتْ بِالْحِجَابِ
32- Dedi ki: "Ben sevdim hayrı Rabbimin zikrinden.Hatta gizlendi perde ile."

( Tefsircilerin çoğu buna şu mânâyı vermişlerdir: "Ben hayır, yani mal ve at sevmek için Rabbimin zikrinden kaldım." Nihayet güneş perdenin ardına gizlendi, yani battı. İkindi namazı geçti diye bu şekilde üzüldü ve bundan dolayı, getirin onları bana deyip, hepsini Allah için kurban etti diyorlar.Fakat diğer birtakım tefsircilerle de: Ben o hayır sevmeyi,at sevmeyi Rabbimin zikrinden dolayı sevdim dedi, yani namazını veya virdini geçirmedi, bilakis böyle diyerek atları bırakıp zikrini yerine getirmeye gitti. Nihayet o atlar perdenin ardına izlendi, ahırlara çekildi, yahut koşuda gözden kayboldu, o zaman namazını bitirdi.)

٣٣- رُدُّوهَا عَلَيَّ فَطَفِقَ مَسْحًا بِالسُّوقِ وَالْأَعْنَاقِ
33- "Geri getirin onları bana." Böylece meshetti bacaklarını ve boynunu.

٣٤- وَلَقَدْ فَتَنَّا سُلَيْمَانَ وَأَلْقَيْنَا عَلَى كُرْسِيِّهِ جَسَدًا ثُمَّ أَنَابَ
34- Andolsun imtihan ettik Süleyman'ı ve yerleştirdik onu kürsüsüne ceseden,sonra yöneldi.



٣٥- قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَهَبْ لِي مُلْكًا لَّا يَنبَغِي لِأَحَدٍ مِّنْ بَعْدِي إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ
35- Dedi ki: "Rabbim! Mağfiret et beni,bağışla beni,mülk ver bana, ulaşamasın hiç kimse benden sonra.Muhakkak ki Sen Vehhab olansın!"

( EL VEHHÂB... Dilediğine karşılıksız ve "hak etme" kavramı devrede olmaksızın veren.)

٣٦- فَسَخَّرْنَا لَهُ الرِّيحَ تَجْرِي بِأَمْرِهِ رُخَاء حَيْثُ أَصَابَ
36- Musahhar kıldık ona rüzgarı, akardı onun emriyle, hafifçe eser giderdi.


٣٧- وَالشَّيَاطِينَ كُلَّ بَنَّاء وَغَوَّاصٍ
37- Ve şeytanların hepsini de,bina yapanlar ve dalanlardır.


( Bakınız: http://www.harunyahya.org/Makaleler/hz_suleymanin_iktidari.html )


٣٨- وَآخَرِينَ مُقَرَّنِينَ فِي الْأَصْفَادِ
38- Diğerleri de birbirlerine bağlı zincirlerle..


٣٩- هَذَا عَطَاؤُنَا فَامْنُنْ أَوْ أَمْسِكْ بِغَيْرِ حِسَابٍ
39- Bu ihsanımızdır.Artık lutfet veya tut, hesab olmaksızın.

٤٠- وَإِنَّ لَهُ عِندَنَا لَزُلْفَى وَحُسْنَ مَآبٍ
40-  Muhakkak ki ona indimizde yakınlık ve güzel bir gelecek vardır.



٤١- وَاذْكُرْ عَبْدَنَا أَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ
41- Zikret kulumuz Eyyub'u! Ne zaman feryat etti Rabbine,
"Şüphesiz bana dokundu şeytan, dert ve azab ile."

( Şeytan hakkında bakınız: http://www.harunyahya.org/imani/Seytan.html
Şeytanı tanımak için bakınız: http://www.sevde.de/Seytan/Seytan_nedir.htm

٤٢- ارْكُضْ بِرِجْلِكَ هَذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ
42- "Vur ayağınla! Bu yıkanılacak,serince bir içecektir. "

٤٣- وَوَهَبْنَا لَهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُم مَّعَهُمْ رَحْمَةً مِّنَّا وَذِكْرَى لِأُوْلِي الْأَلْبَابِ
43- Biz bağışladık onu, ailesini ve mislini onlarla beraber rahmet olarak bizden. Zikretsinler diye ul-ul el-bab!

( Ul'ul El-Bab şuurunu kayıtsız,şartsız vahye açmış, temiz akıl sahibleridir.)

٤٤- وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِب بِّهِ وَلَا تَحْنَثْ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا نِعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ
44-Ve al eline bir demet ve vur onunla,yeminini bozma.
Gerçekten Biz, bulduk onu sabırlı,ne güzel kuldu! Şüphesiz evvab idi.

٤٥- وَاذْكُرْ عِبَادَنَا إبْرَاهِيمَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ أُوْلِي الْأَيْدِي وَالْأَبْصَارِ
45- Zikret kulumuz İbrahim,İshak ve Yakub'u, güçlü ve basiretli idiler.

( İbrahim as hakkında: http://www.enfal.de/ibrahim.htm
İshak as hakkında: http://www.enfal.de/ishak.htm
Yakub as hakkında: http://www.enfal.de/ecdad8.htm )

٤٦- إِنَّا أَخْلَصْنَاهُم بِخَالِصَةٍ ذِكْرَى الدَّارِ
46- Muhakkak ki Biz,ihlaslı ve halisler kıldık onları ve zikreden evlerini.

( Daa'r;ayette zikri daa'r ise ahirettir...Evlerini hatırlarlar ve zikrederler....Orasıdır gerçek ve baki olan.)

٤٧- وَإِنَّهُمْ عِندَنَا لَمِنَ الْمُصْطَفَيْنَ الْأَخْيَارِ
47- Ve muhakkak ki onlar,indimizden seçilmişler ve hayırlılardır.

٤٨- وَاذْكُرْ إِسْمَاعِيلَ وَالْيَسَعَ وَذَا الْكِفْلِ وَكُلٌّ مِّنْ الْأَخْيَارِ
48- Zikret İsmail,Elyesa ve Zülkifl'i,hepsi hayırlılardandır.

Zülkifl as hakkında: http://www.enfal.de/ecdad25.htm )

٤٩- هَذَا ذِكْرٌ وَإِنَّ لِلْمُتَّقِينَ لَحُسْنَ مَآبٍ
49- Bu bir zikirdir ve muhakkak, müttakiler için güzel bir dönüş vardır.

( Husn'el me'abb;güzel dönüş,güzel bir seyahat,güzel bir gelecek..)

٥٠- جَنَّاتِ عَدْنٍ مُّفَتَّحَةً لَّهُمُ الْأَبْوَابُ
50- Cennet-i Adn,açılmıştır onlar için kapıları.


٥١- مُتَّكِئِينَ فِيهَا يَدْعُونَ فِيهَا بِفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ وَشَرَابٍ
51- Uzanmışlardır orada,davetleşirler orada, bir çok meyveler ve içecekleri.

٥٢- وَعِندَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ أَتْرَابٌ
52- Yanlarında bakışlarını saklayan yaşıtlar.

٥٣- هَذَا مَا تُوعَدُونَ لِيَوْمِ الْحِسَابِ
53- Bu vaad edilendir size, hesab günü için.

٥٤- إِنَّ هَذَا لَرِزْقُنَا مَا لَهُ مِن نَّفَادٍ
54- Muhakkak ki,bu rızkımızdır.Onun yoktur tükenmesi.


٥٥- هَذَا وَإِنَّ لِلطَّاغِينَ لَشَرَّ مَآبٍ
55- Bu, muhakkak ki azgınlar için şerli bir dönüştür.


( Şerr'ul me'abb;kötü dönüş,kötü bir seyahat,kötü bir gelecek..)


٥٦- جَهَنَّمَ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمِهَادُ
56- Cehennem;yaslanacaklar ona. Ne kötü yatak!

٥٧- هَذَا فَلْيَذُوقُوهُ حَمِيمٌ وَغَسَّاقٌ
57- Bu;tatsınlar onu, kaynar su ve irini.

٥٨- وَآخَرُ مِن شَكْلِهِ أَزْوَاجٌ
58- Ve diğer şekillerinden çifter.

٥٩- هَذَا فَوْجٌ مُّقْتَحِمٌ مَّعَكُمْ لَا مَرْحَبًا بِهِمْ إِنَّهُمْ صَالُوا النَّارِ
59- Bu bölük dayanacaktır sizinle beraber,merhaba yok onlara!
Muhakkak ki onlar yanacaklar ateşle.

٦٠- قَالُوا بَلْ أَنتُمْ لَا مَرْحَبًا بِكُمْ أَنتُمْ قَدَّمْتُمُوهُ لَنَا فَبِئْسَ الْقَرَارُ
60- Derler ki: "Hayır sizsiniz,size merhaba yok.Siz takdim ettiniz bunu bize.Ne kötü karargah!"

٦١- قَالُوا رَبَّنَا مَن قَدَّمَ لَنَا هَذَا فَزِدْهُ عَذَابًا ضِعْفًا فِي النَّارِ
61- Derler ki: "Rabbimiz kim takdim ettiyse bunu bize
bunun arttır azabını kat kat ateşte."

٦٢- وَقَالُوا مَا لَنَا لَا نَرَى رِجَالًا كُنَّا نَعُدُّهُم مِّنَ الْأَشْرَارِ
62- Ve derler: "Ne oluyor bize, göremiyoruz adamları, biz addediyorduk onları şerlilerden."

٦٣- أَتَّخَذْنَاهُمْ سِخْرِيًّا أَمْ زَاغَتْ عَنْهُمُ الْأَبْصَارُ
63- "Onlara dememiş miydik sihirbaz ya da kaymış mı onlardan gözlerimiz? "

٦٤- إِنَّ ذَلِكَ لَحَقٌّ تَخَاصُمُ أَهْلِ النَّارِ
64- Şüphesiz bu haktır,tartışacaktır ateş ehli.

٦٥- قُلْ إِنَّمَا أَنَا مُنذِرٌ وَمَا مِنْ إِلَهٍ إِلَّا اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ
65- De ki: "Yalnızca Ben bir uyarıcıyım ve değilim hiç bir ilah yalnız Allah ,Vahid el Kahhar'dır."

( EL KAHHÂR... "Vâhid" oluşunun sonucunu yaşatarak "izafî - göresel" benliklerin asla "var" olmadığını seyrettiren!

EL VÂHİD... Vâhid'ül EHAD... Sayısal çokluk kabul etmez TEK! Cüzlere bölünmemiş ve cüzlerden oluşmamış; panteizm anlamına gelmeyen Bir! Çokluk kavramının düştüğü, "yok"luğa kavuştuğu, hiçbir fikir ve düşüncenin ayak basamadığı TEK! )

٦٦- رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الْعَزِيزُ الْغَفَّارُ
66- Rabbidir semavatın ve arzın ve ikisi arasındakilerin Aziz el-Ğaffar'dır.

( EL AZİYZ... Karşı konulmaz güç sahibi olarak, dilediğini uygulayan! Tüm âlemlerde dilediğini karşı çıkacak güç olmaksızın yerine getiren. Bu isim Rab ismiyle paralel çalışan bir isimdir. Rab özelliği Aziyz özelliğiyle hükmünü icra eder!

EL ĞAFFAR... Kudret veya hikmetin gereği olarak oluşmuş noksanlıklarını fark edip, bunların sonuçlarından kurtulmayı irade edenlere, örtüleyiciliğini yaşatan. Bağışlayan.Mağfireti pek bol olan...)

٦٧- قُلْ هُوَ نَبَأٌ عَظِيمٌ
67- De ki: "O büyük bir haberdir."

٦٨- أَنتُمْ عَنْهُ مُعْرِضُونَ
68- Siz ondan yüz çeviriyorsunuz.

٦٩- مَا كَانَ لِي مِنْ عِلْمٍ بِالْمَلَإِ الْأَعْلَى إِذْ يَخْتَصِمُونَ
69-Yoktu benim hiç bir ilmim Mele-ul Ala'dan, tartışıyorlarken.


٧٠- إِن يُوحَى إِلَيَّ إِلَّا أَنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
70- Vahyolunuyor bana, sadece ben uyarıcıyım,apaçık.

٧١- إِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِن طِينٍ
71- Ne zaman demişti Rabbin meleklere:
"Şüphesiz Ben yaratacağım bir beşer kilden."

٧٢- فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
72- Artık ne zaman ki şekil verdim ve üfledim ona Ruhumdan;
"Derhal kapanın ona,secde edin!"

٧٣- فَسَجَدَ الْمَلَائِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ
73- Böylece secde etti meleklerin hepsi topluca.

٧٤- إِلَّا إِبْلِيسَ اسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنْ الْكَافِرِينَ
74- Yalnız İblis kibirlendi ve oldu kafirlerden.

٧٥- قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا مَنَعَكَ أَن تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَيَّ أَسْتَكْبَرْتَ أَمْ كُنتَ مِنَ الْعَالِينَ
75- Dedi ki: "Ya İblis, ne men etti seni secde etmekten yarattığım şeye, iki elimle.
Kibirli misin yoksa yücelerden misin?

٧٦- قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ
76- Dedi: "Ben hayırlıyım ondan.Sen yarattın beni ateşten ve yarattın onu kilden."

٧٧- قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ
77- Dedi: "Çık ordan! Muhakkak ki sen recmedildin!"

٧٨- وَإِنَّ عَلَيْكَ لَعْنَتِي إِلَى يَوْمِ الدِّينِ
78- "Ve muhakkak ki sanadır lanetim, Din Günü'ne kadar! "


٧٩- قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِي إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
79- Dedi: "Rabbim mühlet ver bana Bea'sü Günü'ne kadar."

( Bea'sü Günü: yeniden dirilme günü,ölümden sonra diriliş..)

٨٠- قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ
80- Dedi: "Böylece, şüphesiz sen mühlet verilenlerdensin."

٨١- إِلَى يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ
81- "Malum vaktin gününe kadar..."

٨٢- قَالَ فَبِعِزَّتِكَ لَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
82- Dedi: "Andolsun İzzetine ki, mutlaka azdıracağım onların hepsini."

٨٣- إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ
83- "Hariçtir kulların,onlardan muhlis olanlar. "

٨٤- قَالَ فَالْحَقُّ وَالْحَقَّ أَقُولُ
84- Dedi: "İşte Hak ve Hakkı Ben söylüyorum."

٨٥- لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنكَ وَمِمَّن تَبِعَكَ مِنْهُمْ أَجْمَعِينَ
85- "Andolsun ki dolduracağım cehennemi senle ve bunlardan kim tabi olduysa sana onların hepsini!"

٨٦- قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ وَمَا أَنَا مِنَ الْمُتَكَلِّفِينَ
86- De ki: "Sizden istemiyorum hiçbir ücret ve ben değilim mükellefiyet koyan."

٨٧- إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ
87- Sadece O zikirdir, alemler için.

٨٨- وَلَتَعْلَمُنَّ نَبَأَهُ بَعْدَ حِينٍ
88-Ve mutlaka bileceksiniz onun haberini,bir süre sonra.



صدق الله العظيم.

Allah sözüne sadıktır ve Yücedir.