19 Aralık 2011 Pazartesi

42- Alak Denkleminde Suret'ul Furkan İkrası





بسم الله الرحمن الرحيم
B ismi Allah Rahman’dır, Rahim’dir



١- تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَى عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرًا
1- Mübarektir ki O,inzal etti furkanı kuluna,olması için alemlere uyarıcı.

(Furkan;Hak ile Batıl olanı ayırt edici..)

٢- الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُن لَّهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا
2- Ki O; O'nundur mülkü semavatın ve arzın ve edinmedi veled ve olmadı O'nun şeriki mülkte ve yarattı her şeyi sonra ona kader kıldı, takdir etti.

٣- وَاتَّخَذُوا مِن دُونِهِ آلِهَةً لَّا يَخْلُقُونَ شَيْئًا وَهُمْ يُخْلَقُونَ وَلَا يَمْلِكُونَ لِأَنفُسِهِمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَلَا يَمْلِكُونَ مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا
3- Ve edindiler dünunda ilahlar,yaratamazlar bir şey ve onlar yaratılmıştır ve malik değiller nefisleri için zarar vermeye ve fayda veremezler ve malik değiller öldürmeye ve hayat veremezler ve diriltemezler.

٤- وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَذَا إِلَّا إِفْكٌ افْتَرَاهُ وَأَعَانَهُ عَلَيْهِ قَوْمٌ آخَرُونَ فَقَدْ جَاؤُوا ظُلْمًا وَزُورًا
4- Ve dedi ki o inkar edenler:"Bu yalnızca uyduruktur,onun uydurduğu ve ona yardım etti kavimlerden bazıları." Fakat geldiler zulüm ve yanlışla.

٥- وَقَالُوا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ اكْتَتَبَهَا فَهِيَ تُمْلَى عَلَيْهِ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
5- Ve dediler:"Masalları evvelkilerin,yazdırdı onu.Böylece onlar okurlar ona sabah ve akşam."


٦- قُلْ أَنزَلَهُ الَّذِي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًا
6- De ki: "İnzal etti onu ki O bilir sırrını semavatın ve arzın.
Şüphesiz Hu Ğafur'dur,Rahim'dir."


( EL ĞAFÛR... Allâh Rahmetinden asla ümit kesilmemesi gereken. Gerekli arınmayı yaptırtarak Rahıymiyetin nimetlerine erdiren. Rahıym ismini tetikleyen! 


ER RAHIYM..."Rahmân"daki sayısız özellikleri yoktan var kılan Rahıym özelliğidir! Potansiyeldeki özelliklerin seyrini oluşturma özelliğidir! Âlem sûretleri ile kendini seyir edendir! Bilinçli varlıkları, hakikatlerine erdirmek suretiyle; seyretmekte ve Esmâ'sı özellikleriyle yaşatmakta olanın, kendisi olduğu farkındalığıyla yaşatandır.)




٧- وَقَالُوا مَالِ هَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ لَوْلَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا
7- Ve dediler:"Nasıl bu Rasül,yer yemek ve yürür çarşılarda.Olmaz mı inzal edilse idi O'na bir melek de olurdu O'nunla bir uyarıcı?"


٨- أَوْ يُلْقَى إِلَيْهِ كَنزٌ أَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَالَ الظَّالِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَّسْحُورًا
8- " Veya verseydi O'na bir hazine veya olurdu O'nun cenneti,yerdi ondan."Ve dedi ki zalimler:"Tabi oluyorsunuz ancak bir adama,büyülenmiş olana."


٩- انظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا
9- Bak nasıl benzettiler seni misallerle!Böylece dalalete düştüler,artık olamazlar sebilde.


( Sebil:yol)


١٠- تَبَارَكَ الَّذِي إِن شَاء جَعَلَ لَكَ خَيْرًا مِّن ذَلِكَ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَيَجْعَل لَّكَ قُصُورًا
10- Mübarektir ki O;eğer dileyib yaptıysa senin için hayrı bundan,cennetler;akar altından nehirler ve kılar senin için köşkler..


١١- بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ وَأَعْتَدْنَا لِمَن كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًا
11- Hayır!Yalanladılar saati ve hazırladık yalanlayan kimseler için saati,ateşi.


١٢- إِذَا رَأَتْهُم مِّن مَّكَانٍ بَعِيدٍ سَمِعُوا لَهَا تَغَيُّظًا وَزَفِيرًا
12- Ne zaman görürler bir mekandan,uzaktan işitirler onu,öfkeli ve uğultulu.


١٣- وَإِذَا أُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُقَرَّنِينَ دَعَوْا هُنَالِكَ ثُبُورًا
13- Ve ne zaman atılırlar oradan bir mekana ki dar,zincirlenmişler.


١٤- لَا تَدْعُوا الْيَوْمَ ثُبُورًا وَاحِدًا وَادْعُوا ثُبُورًا كَثِيرًا
14- Çağırmayın yok olmayı bu gün bir defa ve çağırın yok olmayı defalarca.


١٥- قُلْ أَذَلِكَ خَيْرٌ أَمْ جَنَّةُ الْخُلْدِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ كَانَتْ لَهُمْ جَزَاء وَمَصِيرًا
15- De ki:" Bu mu hayırlıdır yoksa Cennet-i Hulud mu ki vaad edilmiştir muttakilere? Olmuştur onlara bir ceza ve dönüş yeri."


(Cennet-i Hulud;ebedi mutluluk yurdu.)


١٦- لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَاؤُونَ خَالِدِينَ كَانَ عَلَى رَبِّكَ وَعْدًا مَسْؤُولًا
16- Onlar için orada ne dilerlerse ebedidir.Olan üzerinedir Rabbinin,va'di mes'ul'dür..


(Va'di mes'ul: verdiği sözün mesuliyetini,sorumluluğunu taşır.)


١٧- وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ فَيَقُولُ أَأَنتُمْ أَضْلَلْتُمْ عِبَادِي هَؤُلَاء أَمْ هُمْ ضَلُّوا السَّبِيلَ
17- Ve o gün haşredecek onları ve neye kulluk ettiyseler,dünundan başka Allah'ın.Sonra diyecek:
"Siz mi dalalete düşürdünüz kullarımdan bunları yoksa onlar mı dalalet yolundaydılar?"


١٨- قَالُوا سُبْحَانَكَ مَا كَانَ يَنبَغِي لَنَا أَن نَّتَّخِذَ مِن دُونِكَ مِنْ أَوْلِيَاء وَلَكِن مَّتَّعْتَهُمْ وَآبَاءهُمْ حَتَّى نَسُوا الذِّكْرَ وَكَانُوا قَوْمًا بُورًا
18- Derler: "Subhansın!olmaz,yakışmaz bize şu;edinmemiz Dünundan başka evliyalar velakin;metalandırdın onları ve  babalarını,hatta unuttular zikri ve oldular kavm-i büra."


(1-Metalandırmak;faydalandırmak..2- Kavm-i Büra;helak olan topluluk.)


١٩- فَقَدْ كَذَّبُوكُم بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا وَمَن يَظْلِم مِّنكُمْ نُذِقْهُ عَذَابًا كَبِيرًا
19- İşte böylece yalanladılar sizi dediklerinizden dolayı.Artık mümkün değildir size;bir önlem ve olmaz yardım ve kim zulmederse sizden tattırırız ona azab-ı kebiri.


(Azab-ı Kebir;büyük ceza,azab.)

٢٠- وَما أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا
20- Ve göndermedik Senden önce Rasüllerden başka;muhakkak Onlar elbette yediler yemek ve yürüdüler çarşılarda.Ve kıldık bazınızı bazınıza bir fitne sabredecek misiniz? Ve zaten Rabbin,Basiyr'dir.


(EL BASIYR... Açığa çıkan Esmâ özelliklerini her an seyir ile onlardan çıkanları değerlendirip, sonuçlarını oluşturan.)

٢١- وَقَالَ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءنَا لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْنَا الْمَلَائِكَةُ أَوْ نَرَى رَبَّنَا لَقَدِ اسْتَكْبَرُوا فِي أَنفُسِهِمْ وَعَتَوْ عُتُوًّا كَبِيرًا
21- Ve dedi ki o ummayanlar,bize kavuşmayı:"Niçin inzal edilmedi melekler veya görürdük Rabbimizi?" Andolsun kibirlendiler nefislerinde,küstahlaşrak büyük küstahlık ettiler.


٢٢- يَوْمَ يَرَوْنَ الْمَلَائِكَةَ لَا بُشْرَى يَوْمَئِذٍ لِّلْمُجْرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجْرًا مَّحْجُورًا
22- O gün görecekler melekleri,büşra yoktur o gün mücrimler için ve diyecekler:"Hicran Mehcuran."


(O gün görecekler melekleri,büşra -müjde,iyi haber- yoktur mücrimlere; -küstahlık ederek saygısızlaşanlara,haddi aşan suçlulara- ve diyecek melekler:"Hicran -karantinaya alındınız,bölündünüz,ayrıştırıldınız- Mehcuran -Haram kılındınız,men edildiniz,yasaklandınız güzel şeylere-")


٢٣- وَقَدِمْنَا إِلَى مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنَاهُ هَبَاء مَّنثُورًا
23- Ve önüne geçtik ne yaptıysalar amellerden.Böylece kıldık onu heba,dağınık.


( Varsandıkları çalışmaları boşa çıkmıştır. Senden açığa çıkan bir hayrı yapan Allâh'tır; sen ben yapıyorum sanırsın!...Ahmed Hulusi.)


٢٤- أَصْحَابُ الْجَنَّةِ يَوْمَئِذٍ خَيْرٌ مُّسْتَقَرًّا وَأَحْسَنُ مَقِيلًا
24- Ashab-ı Cennet o gün hayırlı ikamette ve ahsen dinleniştedir.


(ahsen,güzel)


٢٥- وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَاء بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلَائِكَةُ تَنزِيلًا
25- Ve o gün çatlayacak sema,bulutlar ile ve nuzül olacak melaike tenzilen.


(Nuzül;indiren açısından;Rabbi,Tenzil;İndirilen açısından mahlukatı belirtir.)


٢٦- الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ لِلرَّحْمَنِ وَكَانَ يَوْمًا عَلَى الْكَافِرِينَ عَسِيرًا
26- Mülk o gün Hak'tır,Rahman için ve olur o gün inkar edenlere çetin.


(EL MÂLİK'ÜL MÜLK... Mülkünde dilediğini tedbir edip, hiçbir birime hesap verme kavramı olmadan dilediğini uygulayan.
EL HAKK... Apaçık ortada olan Mutlak Hakikat! Açığa çıkan tüm işlevlerin hakikati ve kaynağı!)

٢٧- وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَى يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا
27- Ve o gün ısıracak zalim ellerini diyecek ki: "Ya,keşke ben edinseydim Rasül'le birlikte yolu."


٢٨- يَا وَيْلَتَى لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا
28- "Ya veyl olsun!Keşke ben edinmeseydim filanı dost."


٢٩- لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءنِي وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنسَانِ خَذُولًا
29- Andolsun dalalete düşürdü beni zikirden sonra,ne zaman geldiğinde bana ve şeytan oldu insan için hazul.


( Hazul;yardımı engelleyen,sırat-ı mustakime oturan sonra da dönek,güçsüz bırakan..)


٣٠- وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا
30- Ve dedi ki Rasül:" Ya Rabbi,muhakkak kavmim ittihaz edindi bu Kur'an'ı mehcuran."


( Rasül Muhammed;Hazul olan şeytanın sırat-ı mustakime oturup vehim kuvvesiyle insan bilincini zikirden-Kur'an- uzaklaştırdıktan sonra dedi ki:"Ya Rabbi,şüphesiz ümmetim,kavmim,insanlık,Kur'anı mehcur bıraktı,yasakladı,haram kıldı,men etti,öteledi,hayatlarından uzaklaştırdı,çıkardı.)


٣١- وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا مِّنَ الْمُجْرِمِينَ وَكَفَى بِرَبِّكَ هَادِيًا وَنَصِيرًا
31- Ve böylece kıldık hepsine Nebilerin düşman,mücrimlerden ve kafidir Rabbin,Hadi ve Nasr'dır.


( EL HÂDİY... Hakikate erdiren... Hakikatin gereğini yaşatan! Hakk'ı dillendirten! Hakikate yönlendiren!
EN NASR;galib kılan,zafer bahşeden,yardımcı olan.)


٣٢- وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً كَذَلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤَادَكَ وَرَتَّلْنَاهُ تَرْتِيلًا
32- Ve dedi o inkar edenler: "Niçin nuzül olunmadı O'na Kur'an'ın hepsi birden?"
Böylece sabitlememiz için onu fuadına ve okuduk onu ağırca.


(Fuad;Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcılar - kalp nöronlarının beyindeki açılımları,idrak,şuur..)


٣٣- وَلَا يَأْتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلَّا جِئْنَاكَ بِالْحَقِّ وَأَحْسَنَ تَفْسِيرًا
33- Ve gelmesin sana bir mesele,lakin getirdik sana hakkı ve ahsen-i tefsiri.


(Ahsen- i tefsir:güzel açıklama.)


٣٤- الَّذِينَ يُحْشَرُونَ عَلَى وُجُوهِهِمْ إِلَى جَهَنَّمَ أُوْلَئِكَ شَرٌّ مَّكَانًا وَأَضَلُّ سَبِيلًا
34- Onlar haşrolunurlar üzerine yüzlerinin,cehenneme.Bunlar şerli mekanda ve dalalet-i sebildedir.


( Dalalet-i sebil;sapkınlık yolu.)


٣٥- وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَا مَعَهُ أَخَاهُ هَارُونَ وَزِيرًا
35- Ve andolsun,Biz verdik Musa'ya kitabı ve kıldık Onunla kardeşi Harun'u vezir.


٣٦- فَقُلْنَا اذْهَبَا إِلَى الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَدَمَّرْنَاهُمْ تَدْمِيرًا
36- Sonra dedik:"Gidin o kavme,o yalanlayanlara ayetlerimizi." Sonra mahvettik onları,yok ettik.


٣٧- وَقَوْمَ نُوحٍ لَّمَّا كَذَّبُوا الرُّسُلَ أَغْرَقْنَاهُمْ وَجَعَلْنَاهُمْ لِلنَّاسِ آيَةً وَأَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ عَذَابًا أَلِيمًا
37- Ve Kavm-i Nuh,ne zaman yalanladılar Rasülü,boğduk onları ve yaptık onları insanlara bir ayet ve hazırladık zalimlere azab-ı elimi.


(Azab-ı elim,acı ceza.)


٣٨- وَعَادًا وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَلِكَ كَثِيرًا
38- Ve Ad ve Semud ve Ashab-ı Ress ve nesiller,bunların arasında bir çoğu.


Ashab-ı Ress hakkında bakınız: http://www.mumsema.com/a-b/5161-ashabur-ress-kuyu-halki-kuyu-etrafinda-yasayan-halk-anlaminda-kullanilan-kurani-bir-tabir.html
Ad,Semud,Nuh ve diğer kavimler için bakınız: http://www.kavimlerinhelaki.com/ )


٣٩- وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ الْأَمْثَالَ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًا
39- Ve hepsini bahsettik O'na misallerle ve hepsini helak ettik,imha ederek.


٤٠- وَلَقَدْ أَتَوْا عَلَى الْقَرْيَةِ الَّتِي أُمْطِرَتْ مَطَرَ السَّوْءِ أَفَلَمْ يَكُونُوا يَرَوْنَهَا بَلْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ نُشُورًا
40- Ve andolsun,geldiler kasabaya ki,yağdırıldı yağmur kötüce.Sonra,değiller miydi onu görenler?
Hayır,onlar ummuyor idiler dirilişi.


٤١- وَإِذَا رَأَوْكَ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَذَا الَّذِي بَعَثَ اللَّهُ رَسُولًا
41- Ve ne zaman görürler seni,edinmezler seni ancak sallarlar:"Bu mudur o,gönderdiği Allah'ın,Rasül?"


٤٢- إِن كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنْ آلِهَتِنَا لَوْلَا أَن صَبَرْنَا عَلَيْهَا وَسَوْفَ يَعْلَمُونَ حِينَ يَرَوْنَ الْعَذَابَ مَنْ أَضَلُّ سَبِيلًا
42- " Az kalsın,mutlaka dalalete düşürecekti bizi ilahlarımızdan eğer olmasaydı sabrımız onlara"
Ve yakında bilecekler,ne zaman gördüklerinde azabı,kimmiş dalalet-i sebilde.


( Dalalet-i sebil;sapkınlık yolu.)


٤٣- أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
43- Gördün mü edinen kimseyi,onun ilahı hevasıdır? Artık sen mi olacaksın ona vekil?


٤٤- أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ إِنْ هُمْ إِلَّا كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلًا
44- Yoksa düşünüyor musun şunu;onların çoğu işitir ve akıl eder?Değil,onlar ancak hayvan gibiler.Hayır,onlar dalalet-i sebildeler.


٤٥- أَلَمْ تَرَ إِلَى رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ الظِّلَّ وَلَوْ شَاء لَجَعَلَهُ سَاكِنًا ثُمَّ جَعَلْنَا الشَّمْسَ عَلَيْهِ دَلِيلًا
45- Görmedin mi Rabbini,nasıl uzattı gölgeyi? Velev dileseydi elbette yapardı onu sakin.
Sonra yaptık güneşi ona delil.


٤٦- ثُمَّ قَبَضْنَاهُ إِلَيْنَا قَبْضًا يَسِيرًا
46- Sonra kabzettik onu Bize kabzedişle,kolayca.


(Kabzetmek;çekmek,el koymak.)


٤٧- وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِبَاسًا وَالنَّوْمَ سُبَاتًا وَجَعَلَ النَّهَارَ نُشُورًا
47- Ve Hu;O ki;yaptı geceyi sizin için elbise ve uykuyu dinleniş ve yaptı gündüzü diriliş.


٤٨- وَهُوَ الَّذِي أَرْسَلَ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ وَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء طَهُورًا
48- Ve Hu,O ki;gönderir rüzgarları müjdeleyici,elindedir rahmeti.Ve indirir semadan suyu,tertemiz.


٤٩- لِنُحْيِيَ بِهِ بَلْدَةً مَّيْتًا وَنُسْقِيَهُ مِمَّا خَلَقْنَا أَنْعَامًا وَأَنَاسِيَّ كَثِيرًا
49- Hayat verelim diye onunla ölü beldeye ve içiririz bu nedenle yarattığımız;hayvanlar ve insanların çoğunu.


٥٠- وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُوا فَأَبَى أَكْثَرُ النَّاسِ إِلَّا كُفُورًا
50- Ve andolsun sarfettik onu aralarında tezekkür etsinler diye.Böylece reddetti ekseriyeti insanların sadece inkar ederek.


٥١- وَلَوْ شِئْنَا لَبَعَثْنَا فِي كُلِّ قَرْيَةٍ نَذِيرًا
51- Velev dileseydik,elbette gönderirdik her kasabada uyarıcı.


٥٢- فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُم بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا
52- Artık itaat etme inkar edenlere ve cihad et onlarla,onunla;cihad-ı kebir.


٥٣- وَهُوَ الَّذِي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخًا وَحِجْرًا مَّحْجُورًا
53-Ve Hu,O ki;saldı iki denizi.Bu lezzetli,tatlı ve bu;tuzlu,acı ve yaptı aralarına berzah,engelleyerek mani oldu.


(Bakınız iki denizin karışmaması hakkında; http://www.kuranmucizeleri.com/bilimsel_mucizeler_50.html )


٥٤- وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ مِنَ الْمَاء بَشَرًا فَجَعَلَهُ نَسَبًا وَصِهْرًا وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرً ا                                         
 54-  Ve Hu,O ki;yarattı sudan beşeri,böylece yaptı ona neseb ve                                       
.akrabalık ve zira Rabbin,Kaadir'dir

(EL KAADİR... İlmindekileri kudretiyle bir nedenselliğe dayanmaksızın yaratıp seyreden! Bu hususta asla sınırlanmayan!)

٥٥- وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنفَعُهُمْ وَلَا يَضُرُّهُمْ وَكَانَ الْكَافِرُ عَلَى رَبِّهِ ظَهِيرًا
55- Ve kulluk ederler dünunda Allah'ın,onlara fayda vermeyen ve zarar vermeyen şeylere ve olurlar kafir Rablerine karşı,arka çıkarlar.


٥٦- وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
‎56- Ve göndermedik Seni haricinde,müjdeleyici ve uyarıcı olarak.


٥٧- قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِلَّا مَن شَاء أَن يَتَّخِذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا
57-De:"İstemiyorum sizden O'na hiç bir ecir,ancak kim dilerse edinmeyi Rabbine bir yol."


٥٨- وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحْ بِحَمْدِهِ وَكَفَى بِهِ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًا
58- Ve tevekkül et Hayy'ya ki O;La Yemut'tur ve tesbih et hamd ile O'nu.Ve kafidir O'na günahları kullarının,Habir'dir.


 ‎(EL HAYY... Esmâ âleminin kaynağı! Tüm isim özelliklerinin hayatını veren, varlığını oluşturan. Evrensel enerjinin kaynağı; enerjinin hakikati!
LA YEMUT:Ölümden beri olan,ölümsüz...
EL HABİYR... Açığa çıkan Esmâ özelliğinin "var"lığını, "Esmâ"sıyla meydana getiren olarak, onun durumundan haberi olan. Birime, kendisinden açığa çıkanla, ne mertebede anlayışa sahip olduğunu fark ettiren!)


٥٩- الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ الرَّحْمَنُ فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا
59- Ki O;yarattı semavatı ve arzı ve arasındakileri altı günde.Sonra istiva etti arşa Rahman,öyleyse sor O'na,Habir'dir.


٦٠- وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمَنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمَنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا*
60- "Ve ne zaman denildi onlara: "*Secde edin Rahman'a"
Derler: "Ve nedir Rahman? Secde mi etmeliyiz ne emrettiysen bize?" Ve artırdı onların nefretini.


٦١- تَبَارَكَ الَّذِي جَعَلَ فِي السَّمَاء بُرُوجًا وَجَعَلَ فِيهَا سِرَاجًا وَقَمَرًا مُّنِيرًا
61- Mübarektir ki O;yaptı semada burçları ve yaptı orada lambayı ve ayı,aydınlatıcı.


(Burçlar hakkında bakınız; 1- http://www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/burclar/index.htm
2-http://www.ahmedhulusi.org/video/astroloji-sohbetleri-trt2.htm
3-http://www.youtube.com/watch?v=IxEbjcPg98I
4-http://www.youtube.com/watch?v=jnkjILB7LHM )


٦٢- وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ خِلْفَةً لِّمَنْ أَرَادَ أَن يَذَّكَّرَ أَوْ أَرَادَ شُكُورًا
62- Ve Hu, ki O;yaptı geceyi ve gündüzü ardışık o kimseler için ki,istesinler tezekkür etmeyi veya istesinler şükretmeyi.


٦٣- وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
63- Ve kulları Rahman'ın ki onlar;yürürler yeryüzünde mütevazi ve
ne zaman hitab ettiğinde onlara cahiller,derler: "Selam."

(Cahil;hakikatten perdeliler.)

٦٤- وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا
64- Ve onlar;yatarlar Rableri için secde ederek ve kıyam ederek.

٦٥- وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا
65- Ve onlar derler:"Rabbimiz sav bizden azab-ı cehennemi.
Muhakkak onun azabı bırakmaz."

٦٦- إِنَّهَا سَاءتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا
66- "Şüphesiz o,kötü bir karargah ve makamdır."


٦٧- وَالَّذِينَ إِذَا أَنفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَلِكَ قَوَامًا
67- Ve onlar;ne zaman infak ettiklerinde israf etmezler ve kısmazlar
ve arasında olurlar,bu kıvamda.


٦٨- وَالَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ يَلْقَ أَثَامًا
68- Ve onlar;dua etmezler Allah ile beraber başka ilaha ve öldürmezler nefsi ki onu;haram yaptı Allah,
hariçtir haklı olan ve zina yapmazlar ve kim yaparsa bunu,alır cezayı.

٦٩- يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَخْلُدْ فِيهِ مُهَانًا
69- Katlanır onun azabı kıyamet günü ve ebediyen kalır orada alçakça.

٧٠- إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَأُوْلَئِكَ يُبَدِّلُ اللَّهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا
70- Hariçtir kim tövbe ettiyse ve inandıysa ve yaptıysa amel-i salih;artık onları çevirir Allah,onların kötü işlerini hasenata.Ve Allah Ğafur'dur,Rahim'dir.


(EL ĞAFÛR... Allâh Rahmetinden asla ümit kesilmemesi gereken. Gerekli arınmayı yaptırtarak Rahıymiyetin nimetlerine erdiren. Rahıym ismini tetikleyen!
ER RAHIYM..."Rahmân"daki sayısız özellikleri yoktan var kılan Rahıym özelliğidir! Potansiyeldeki özelliklerin seyrini oluşturma özelliğidir! Âlem sûretleri ile kendini seyir edendir! Bilinçli varlıkları, hakikatlerine erdirmek suretiyle; seyretmekte ve Esmâ'sı özellikleriyle yaşatmakta olanın, kendisi olduğu farkındalığıyla yaşatandır. )

٧١- وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مَتَابًا
71- Ve kim tövbe edib ve amel-i salih işlerse;
sonra muhakkak o tövbe eder Allah'a,gerçek tövbe.


٧٢- وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا
72- Ve onlar,şahitlik etmezler yalana ve ne zaman geçtiklerinde faydasıza,geçerler şereflice.


٧٣- وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا
73- Ve onlar,ne zaman zikredildiğinde ayetleri Rablerinin,kapanmazlar ona sağır ve kör.


٧٤- وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
74- Ve onlar derler: "Rabbimiz ver bize eşlerimizden ve zürriyetimizden,nurlandır gözlerimizi ve yap bizi müttakiler için imam."


 (1-Kurrati Ağyunin;nurlu göz,..2-İmam,lider.3-Müttaki,Takva sahibi,korunan..)

٧٥- أُوْلَئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًا
75- Bunlar cezalandırılır ğurfe ile,sebebiyle sabretmelerinin ve alınırlar tahıyyat ve selam ile.

‎(1-Ğurfe:oda,yüksek makam...2-Tahıyyat;Hayat,beka,selamlar,dualar,manevi hayat hediyeleri...3-Selam;Esmâ kuvvelerinin tahakkuku,barış,selamet,emniyet...)


٧٦ - خَالِدِينَ فِيهَا حَسُنَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا
76- Ebediyen oradadır,gelişmiş karargah ve ikamettir.

٧٧- قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
77- De:"Dikkat etmez size Rabbim,eğer olmasa dualarınız.Ancak,andolsun yalanladınız.
Artık olur olması,luzümlu.




صدق الله العظيم
Allah sözüne sadıktır ve Yücedir.









1 Kasım 2011 Salı

41- Alak Denkleminde Suret'ul Yasin (Mubiyn) İkrası









بسم الله الرحمن الرحيم
B ismi Allah Rahman’dır, Rahim’dir

١- يس
1- Yâ Siyn!

٢- وَالْقُرْآنِ الْحَكِيمِ
2- Andolsun Kur'an'-ı Hâkiym'e.

( Kur'an-ı Hakim'e ki bir önceki nuzül olan Cin Suresi 28.ayette belirtildiği gibi;
28- Bilsinler diye şunu;"Andolsun tebliğ edildi risaleti Rablerinin ve kuşattı 
yanlarındaki şeyleri,hesaplamıştır her şeyi adeden..."
O Kur'an ki bir Hakimdir,her işi hesaplamış,saymış,muhasebe etmiş,kuşatmıştır ve çözümünü bildirmiştir..)

٣- إِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ
3- Muhakkak ki Sen,elbette mürseliyndensin...

٤- عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
4- Üzerindesin Sırat-ı Müstakiymin...

(‎1-Sırat:yol...2-Müstakim;istikamet verilmiş, yönlendirilmiş...)

٥- تَنزِيلَ الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ
5- Tenzil etti,Aziz'dir,Rahim'dir...

(Bir kısım görüş der ki:"İnzal ile Tenzil içerik açısından farklı anlamlara gelir...İnzal Kur'anın Levh-i Mahfuzdan dünya semasına topluca indirilmesi,Tenzil ise peyderpey semadan Rasül'e vahiy edilmesidir.."

Bir kısım görüşte;" Yukarıdakinin aksine,İnzal indiren açısından Rabbi,Tenzil ise indirileni muhatab alır...İşte bu bağlamda Rab olan Allah,İnzal ettiği vahiy nimetiyle kulları insanoğluna tenezzül etti,kıymet verdi.." )


٦- لِتُنذِرَ قَوْمًا مَّا أُنذِرَ آبَاؤُهُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ
6- Belki uyarırsın bir kavmi diye,uyarılmamışsa babaları.Böylece onlar ğafillerdir...


٧- لَقَدْ حَقَّ الْقَوْلُ عَلَى أَكْثَرِهِمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
7- Andolsun hak oldu söz üzerinize hepinizin.Artık onlar inanmazlar...


٨- إِنَّا جَعَلْنَا فِي أَعْنَاقِهِمْ أَغْلاَلاً فَهِيَ إِلَى الأَذْقَانِ فَهُم مُّقْمَحُونَ
8- Muhakkak ki Biz kıldık boyunlarında halkalar.Böylece o çenelerine kadardır.Artık başları kalkıktır...


٩- وَجَعَلْنَا مِن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ سَدًّا وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدًّا فَأَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لاَ يُبْصِرُونَ
9- Ve kıldık önlerinden bir set ve arkalarından bir set.
Böylece perdeledik onları.Artık onlar görmezler..


١٠- وَسَوَاء عَلَيْهِمْ أَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ
10- Ve eşittir onlara,uyarsanda onları ya da uyarmasan da onları,inanmazlar...


١١- إِنَّمَا تُنذِرُ مَنِ اتَّبَعَ الذِّكْرَ وَخَشِيَ الرَّحْمَن بِالْغَيْبِ فَبَشِّرْهُ بِمَغْفِرَةٍ وَأَجْرٍ كَرِيمٍ
11- Ancak uyarırsın kim tabi olduysa zikre ve huşu duyduysa Rahman'a ğaybtan...
Böylece müjdele onu mağfiretle ve ecri kerimdir...

(Ecr-i Kerim:Büyük Mükafat)


١٢- إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي الْمَوْتَى وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَآثَارَهُمْ وَكُلَّ شَيْءٍ أحْصَيْنَاهُ فِي إِمَامٍ مُبِينٍ
12- Muhakkak ki Biz diriltiriz ölüleri ve yazarız ne yaptıysalar ve onların eserlerini ve 
her şeyini sayarız onların İmam-ı Mübiyn'de...

(IMAM-I MUBIYN hakkinda; nitekim bu surenin evvelindeki 2.ayette;"Andolsun Kurana,Hâkimdir" ve yasinden once inzal olan cin suresi 28.ayette ise;"Andolsun teblig edildi risaleti Rablerinin ve kusatti her seyi adeden"...

Nitekim yasin 12 de;"Muhakkak ki Biz,diriltiriz öluleri ve yazariz ne yaptiysalar ve onlarin eserlerini ve her seyini sayariz onlarin IMAM-I MUBIYN'de.." demek ki bu Kur'anda her sey yazilidir hakimdir her konuya,her mevzuyu hesaplayip saymis,imami mubin.

Imam-i Mubiyn sasmaz bir muhasebecidir,her sey apacik,kusursuz sekilde orada,sayilidir ve kurani mubin gercekten hakimdir,her isi imam-i mubiyn özelligine binanen adetlice sayip cözümunu bildirendir.)

١٣- وَاضْرِبْ لَهُم مَّثَلاً أَصْحَابَ الْقَرْيَةِ إِذْ جَاءهَا الْمُرْسَلُونَ
13-Bahset onlara şu misal şehir halkından ki ne zaman gelmişti oraya Rasüller...

١٤- إِذْ أَرْسَلْنَا إِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزْنَا بِثَالِثٍ فَقَالُوا إِنَّا إِلَيْكُم مُّرْسَلُونَ
14- Ne zaman gönderdik onlara ikisini de yalanladılar.Böylece aziz kıldık üçüncüsü ile de dediler ki:
"Muhakkak ki Biz size gönderilenleriz."

١٥- قَالُوا مَا أَنتُمْ إِلاَّ بَشَرٌ مِّثْلُنَا وَمَا أَنزَلَ الرَّحْمن مِن شَيْءٍ إِنْ أَنتُمْ إِلاَّ تَكْذِبُونَ
15- Dediler ki:"Değilsiniz siz beşerden başka bizim gibi ve indirmedi Rahman bir şey.Ancak sadece siz yalan söylüyorsunuz."

١٦- قَالُوا رَبُّنَا يَعْلَمُ إِنَّا إِلَيْكُمْ لَمُرْسَلُونَ
16- Dediler: "Rabbimiz bilir muhakkak biz size gerçekten gönderilenleriz."

١٧- وَمَا عَلَيْنَا إِلاَّ الْبَلاَغُ الْمُبِينُ
17- " Ve üzerimizde Belağ'ül Mubiyn'den başka yoktur."

(Belağ El Mübiyn:Apaçık tebliğci,Rasüller yalnızca uyarıcıdır...)


١٨- قَالُوا إِنَّا تَطَيَّرْنَا بِكُمْ لَئِن لَّمْ تَنتَهُوا لَنَرْجُمَنَّكُمْ وَلَيَمَسَّنَّكُم مِّنَّا عَذَابٌ أَلِيمٌ
18- Dediler: "Muhakkak Biz uğursuzlandık sizinle.Gerçekten eğer vazgeçmezseniz 
kesinlikle taşlarız sizi ve elbette dokundururuz size bizden azab-ı elimi.."

( Azab-ı Elim:Elim,acı verici şiddetli azab..)


١٩- قَالُوا طَائِرُكُمْ مَعَكُمْ أَئِن ذُكِّرْتُم بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ مُّسْرِفُونَ
19- Dediler: "Uğursuzluğunuz sizinledir.Eğer size zikredildiğinden mi?
Hayır siz kavm-i müsrifsiniz."


(Kavm-i Müsrif:Haddi Aşan Topluluk...)

٢٠- وَجَاء مِنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ رَجُلٌ يَسْعَى قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَلِينَ
20- Ve geldi şehrin ötesinden bir adam isteyerek,dedi ki:
"Ya kavmim,tabi olun Rasüllere!"

(Yes'a;istemek,aramak,çalışmak,amaçlamak.)

٢١- اتَّبِعُوا مَن لاَّ يَسْأَلُكُمْ أَجْرًا وَهُم مُّهْتَدُونَ
21- " Tabi olun bu kimselere,istemezler sizden bir ecir ve onlar mühtedidir."

(Mühtedi:Hidayete ermiş olanlar...)

٢٢- وَمَا لِي لاَ أَعْبُدُ الَّذِي فَطَرَنِي وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
22- " Ve niçin ben kul olmayayım ki O fıtratlandırdı beni ve O'na döndüreleceksiniz "


٢٣- أَأَتَّخِذُ مِن دُونِهِ آلِهَةً إِن يُرِدْنِ الرَّحْمَن بِضُرٍّ لاَّ تُغْنِ عَنِّي شَفَاعَتُهُمْ شَيْئًا وَلاَ يُنقِذُونِ
23- " Edinir miyim O'nun dünunda ilahlar? Eğer murad ederse benim için Rahman bir zararı fayda vermez bana onların şefaatleri bir şeye ve kurtaramazlar beni..."


٢٤- إِنِّي إِذًا لَّفِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ
24- " Muhakkak ki ben,o zaman olurum elbette dalalet-i mubiynde."

( Dalalet-i Mubiyn:Apaçık sapıklık.)

٢٥- إِنِّي آمَنتُ بِرَبِّكُمْ فَاسْمَعُونِ
25- " Muhakkak ben iman ettim Rabbinize,artık dinleyin beni."

٢٦- قِيلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَ قَالَ يَا لَيْتَ قَوْمِي يَعْلَمُونَ
26- Denildi: "Gir cennete." Dedi: "Keşke kavmim bilseydi."

٢٧- بِمَا غَفَرَ لِي رَبِّي وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُكْرَمِينَ
27- "Bu sebeble,mağfiret ettiğini beni Rabbimin ve kıldığını mükreminlerden..."

( Mükremin:İkram edilen... )

٢٨- وَمَا أَنزَلْنَا عَلَى قَوْمِهِ مِن بَعْدِهِ مِنْ جُندٍ مِّنَ السَّمَاء وَمَا كُنَّا مُنزِلِينَ
28- Ve inzal etmedik kavminin üzerine ondan sonra bir ordu semadan ve değildik de inzal edicilerden...


٢٩- إِن كَانَتْ إِلاَّ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ خَامِدُونَ
29- Ancak oldu sadece tek bir sayha o zaman sönüverdiler...

( Sayha ya da Sahha hakkında bakınız: Kaf-42,Abese 33-37,Kamer-31,Sa'd 14-15..)


٣٠- يَا حَسْرَةً عَلَى الْعِبَادِ مَا يَأْتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلاَّ كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِؤُون
30- Hüsran olsun o kullara! Gelmesin onlara bir Rasül de ancak
olmasınlar onunla alay edenlerden...


٣١- أَلَمْ يَرَوْا كَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّنْ الْقُرُونِ أَنَّهُمْ إِلَيْهِمْ لاَ يَرْجِعُونَ
31- Görmezler mi nice helak ettik onlardan önceki nesillerden?
Muhakkak onlar,onlara dönmezler...


٣٢- وَإِن كُلٌّ لَّمَّا جَمِيعٌ لَّدَيْنَا مُحْضَرُونَ
32- Ve elbette hepsi sonra toptan huzurumuzda hazır olacaktır...


٣٣- وَآيَةٌ لَّهُمُ الْأَرْضُ الْمَيْتَةُ أَحْيَيْنَاهَا وَأَخْرَجْنَا مِنْهَا حَبًّا فَمِنْهُ يَأْكُلُونَ
33- Ve bir ayettir onlara ölü arz.Hayat verdik ve ihraç ettik ondan ürünler böylece ondan yerler...


٣٤- وَجَعَلْنَا فِيهَا جَنَّاتٍ مِن نَّخِيلٍ وَأَعْنَابٍ وَفَجَّرْنَا فِيهَا مِنْ الْعُيُونِ
34- Ve kıldık orada cennetler hurmalıklardan ve üzüm bağlarından ve fışkırttık orada kaynaklardan...


٣٥- لِيَأْكُلُوا مِن ثَمَرِهِ وَمَا عَمِلَتْهُ أَيْدِيهِمْ أَفَلَا يَشْكُرُونَ
35- Yesinler diye onun semeresinden ve yaptıklarından elleriyle,
hala şükretmezler mi ?

(Semere:getiri,ürün getirisi)


٣٦- سُبْحَانَ الَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنبِتُ الْأَرْضُ وَمِنْ أَنفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ
36- Subhan'dır O ki;yarattığı çiftlerin hepsinden ,bitirdiği şeyler arzdan ve nefslerinden ve bilmedikleri şeylerden...

(Subhan;yüce,münezzeh.)


٣٧- وَآيَةٌ لَّهُمْ اللَّيْلُ نَسْلَخُ مِنْهُ النَّهَارَ فَإِذَا هُم مُّظْلِمُونَ
37- Ve ayettir onlara gece.Çekeriz ondan gündüzü de böylece o zaman onlar karanlıktadırlar...


٣٨- وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَّهَا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
38-Ve güneş akar istikrarlıca ona.İşte bu takdiridir Aziz ve Alim'in...

( EL AZİYZ... Karşı konulmaz güç sahibi olarak, dilediğini uygulayan! Tüm âlemlerde dilediğini karşı çıkacak güç olmaksızın yerine getiren. Bu isim Rab ismiyle paralel çalışan bir isimdir. Rab özelliği Aziyz özelliğiyle hükmünü icra eder!

EL ALİYM... "İlim" özelliği sebebiyle sınırsız sonsuz her şeyi ve her boyutu, her yönüyle Bilen! )


٣٩- وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتَّى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ
39- Ve ay,takdir ettik ona menziller hatta döner urcun-i kadim gibi...

‎(1-Menziller:aşamalar,evreler.. 2-urcun-i kadim;kuruyup incelen eski hurma dalı...)


٤٠- لَا الشَّمْسُ يَنبَغِي لَهَا أَن تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا اللَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِ وَكُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ
40- Güneşin olamaz mümkün yetişmesi aya ve gecenin olamaz geçmesi gündüzü ve hepsi felekte yüzerler...


( Felek:yörünge..Bakınız: http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCne%C5%9F_Sistemi )


٤١- وَآيَةٌ لَّهُمْ أَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ
41-Ve ayettir onlara şu;taşıdık zürriyetlerini gemide doluca...


٤٢- وَخَلَقْنَا لَهُم مِّن مِّثْلِهِ مَا يَرْكَبُونَ
42-Ve yarattık Biz,onlar için benzerlerinden binecekleri şeyler...


٤٣- وَإِن نَّشَأْ نُغْرِقْهُمْ فَلَا صَرِيخَ لَهُمْ وَلَا هُمْ يُنقَذُونَ
43- Ve dilersek boğarız onları,artık yardım edilmez onlara ve onlar kurtarılmazlar...


٤٤- إِلَّا رَحْمَةً مِّنَّا وَمَتَاعًا إِلَى حِينٍ
44- Hariçtir bir rahmet bizden ve metalanma bir vakte kadar..

(Metalanma:faydalanma...)


٤٥- وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّقُوا مَا بَيْنَ أَيْدِيكُمْ وَمَا خَلْفَكُمْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
45- Ve ne zaman denildi onlara: "Takvalanın önünüzdeki şeylerden ve arkanızdaki şeylerden,umulur ki rahmete erersiniz.."


٤٦- وَمَا تَأْتِيهِم مِّنْ آيَةٍ مِّنْ آيَاتِ رَبِّهِمْ إِلَّا كَانُوا عَنْهَا مُعْرِضِينَ
46- Ve gelmesin onlara bir ayet ayetlerinden Rablerinin.Ancak olmasınlar ondan yüz çevirenler...


٤٧- وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ أَنفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمْ اللَّهُ قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنُطْعِمُ مَن لَّوْ يَشَاء اللَّهُ أَطْعَمَهُ إِنْ أَنتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
47- Ve ne zaman denildi onlara:"İnfak edin size verdiği rızıklardan Allah'ın."
Dedi ki o inkar edenler o iman edenlere: "Doyurmalı mıyız kimseyi eğer Allah dilediyse onu
doyurmayı,değil misiniz yalnızca dalalet-i mubiyn'de?"


(1-Dalalet-i Mubin:Apaçık sapıklık...2-İnfak:Vermek,dağıtmak..)


٤٨- وَيَقُولُونَ مَتَى هَذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
48- "Ve derler:" Ne zamandır bu vaad eğer siz sadıksanız ? "

(Sadık:doğru sözlü.)


٤٩- مَا يَنظُرُونَ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ
49- Beklemezler mi sadece tek bir sayha, yakalar onları ve onlar tartışırken?

( Sayha ya da Sahha hakkında bakınız: Yasin 29,Kaf-42,Abese 33-37,Kamer-31,Sa'd 14-15..)


٥٠- فَلَا يَسْتَطِيعُونَ تَوْصِيَةً وَلَا إِلَى أَهْلِهِمْ يَرْجِعُونَ
50- Artık güçleri yetmez tavsiyeye ve ailelerine dönemezler...


٥١- وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَإِذَا هُم مِّنَ الْأَجْدَاثِ إِلَى رَبِّهِمْ يَنسِلُونَ
51-Ve üfürülür sur'a işte o zaman onlar mezarlardan Rablerine koşarlar...


 ٥٢- قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَن بَعَثَنَا مِن مَّرْقَدِنَا هَذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمَنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ
52- Dediler: "Yaa veyl olsun bize! Kim diriltti bizi yattığımız yerden?
Bu vaad ettiği şeydir Rahman'nın ve sadıktır Rasüller."

( Veyl:Yazıklar olsun...Sadık:doğru sözlü...Beas;dirilme,diriliş...)


٥٣- إِن كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ جَمِيعٌ لَّدَيْنَا مُحْضَرُونَ
53- Olmadı tek bir sayhadan başka.İşte o zaman onlar toptan huzurumuza getirilmiştir...


٥٤- فَالْيَوْمَ لَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَلَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
54- Artık bugün zulmedilmez nefse hiç bir şey ve cezalandırılmazsınız yaptıklarınızdan başka...


٥٥- إِنَّ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ فِي شُغُلٍ فَاكِهُونَ
55-Şüphesiz ashab-ı cennet o gün işinde eğlencededir..

 (1-Fakihun:eğlence,zevk üsafa,hoşnutluk,memnuniyet...2-Şuğulin,meşguliyet,işinde gücünde..)


٥٦- هُمْ وَأَزْوَاجُهُمْ فِي ظِلَالٍ عَلَى الْأَرَائِكِ مُتَّكِؤُونَ
56- Onlar ve eşleri gölgelerde,tahtlar üzerinde yaslanmışlardır...


٥٧- لَهُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ وَلَهُم مَّا يَدَّعُونَ
57-Onlar için orada meyveler ve istedikleri şeyler vardır.


٥٨- سَلَامٌ قَوْلًا مِن رَّبٍّ رَّحِيمٍ
58- "Selam" sözü Rabbinden, Rahim'dir...

(ES SELÂM... 

Yaratılmışlara (beden ve tabiat kayıtlarından; tehlikeden; boyutlarının kayıtlarından) selâmet ihsan eden, yakîn hâlini oluşturan; iman edenlere "İSLÂM"ın hazmını veren; Dar'üs Selâm (hakikatimize ait kuvvelerin tahakkuku) olan cennet boyutu hâlinin yaşamını meydana getiren! Rahıym isminin tetikleyerek açığa çıkardığı isim - özelliktir! "Selâmün kavlen min Rabbin Rahıym = Rahıym Rab'den "Selâm" sözü ulaşır (Selâm ismi özelliğini Rableri olan Esmâ hakikatlerinden açığa çıkan yolla yaşarlar)!" (36.Yâsiyn: 58).

ER RAHIYM...
"Rahmân"daki sayısız özellikleri yoktan var kılan Rahıym özelliğidir! Potansiyeldeki özelliklerin seyrini oluşturma özelliğidir! Âlem sûretleri ile kendini seyir edendir! Bilinçli varlıkları, hakikatlerine erdirmek suretiyle; seyretmekte ve Esmâ'sı özellikleriyle yaşatmakta olanın, kendisi olduğu farkındalığıyla yaşatandır. "Ve kâne bil mu'miniyne Rahıyma = Hakikatine iman etmişlere Rahıym'dir" (33.Ahzâb: 43). Cennet diye işaret edilen yaşamın kaynağıdır. Melekî boyutun "var"lığını oluşturandır.

Rab ne demektir? http://www.ahmedhulusi.org/yazi/rab-ne-demektir.htm )


٥٩- وَامْتَازُوا الْيَوْمَ أَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ
59- "Ve ayrılın bu gün ey mücrimler! "

(Mücrim;günahkar,suçlu...)


٦٠- أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَن لَّا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
60- "Ahdetmedim mi üzerinize Ya Ademoğulları şundan;"Olmayın kul şeytana.Şüphesiz sizin için aduvvun mubiyn'dir.."

(Aduvvun Mubiyn:Apaçık Düşman...)

٦١- وَأَنْ اعْبُدُونِي هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
61- "Ve kul olun Bana! Budur sırat-ı mustakıym. "

(Sırat-Mustakıym için bakınız Fatiha/6,A'raf /17)


٦٢- وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًا أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ
62- Ve andolsun dalalette bıraktı sizden kalabalığın çoğunu.Hala olmadınız mı akleden?


٦٣- هَذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ
63- Bu cehennemdir ki o size vaad edilendir!


٦٤- اصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ
64- Yaslanın ona bugün,çünkü siz inkar ettiniz..


 ٦٥- الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَى أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
65- Bu gün mühürleriz onların ağızlarını ve konuşur Bize onların elleri ve şahitlik eder onların ayakları,ne kazandıklarını...


٦٦- وَلَوْ نَشَاء لَطَمَسْنَا عَلَى أَعْيُنِهِمْ فَاسْتَبَقُوا الصِّرَاطَ فَأَنَّى يُبْصِرُونَ
66- Velev ki dileseydik,elbette yok ederdik onların gözlerini.Böylece koşarlardı yolda,sonra nasıl görürler?


٦٧- وَلَوْ نَشَاء لَمَسَخْنَاهُمْ عَلَى مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِيًّا وَلَا يَرْجِعُونَ
67- Velev ki dileseydik,elbette mesh ederdik onları mekanlarında.Sonra mümkün olmazdı ilerlemeleri ve geri dönmeleri...

( Mesh Etmek;Silmek...)


٦٨- وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِ أَفَلَا يَعْقِلُونَ
68-Ve kimi ömürlendirdiysek tersine çeviririz onu yaratılışta.Hala etmezler mi akıl?


٦٩- وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنبَغِي لَهُ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْآنٌ مُّبِينٌ
69- Ve Biz öğretmedik O'na şiir ve yakışmaz O'na.Ancak O sadece zikir ve Kur'an-ı Mubiyn'dir.


٧٠- لِيُنذِرَ مَن كَانَ حَيًّا وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِرِينَ
70- Uyarmak içindir diri olan kimseleri ve hak olmuştur söz,üzerine inkar edenlerin.


٧١- أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا خَلَقْنَا لَهُمْ مِمَّا عَمِلَتْ أَيْدِينَا أَنْعَامًا فَهُمْ لَهَا مَالِكُونَ
71- Görmezler mi nasıl yarattık onlar için,yaptığı şeylerden
ellerimizin,hayvanlar.Sonra onlar,onlara maliktirler.


٧٢- وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ
72-Ve zelil ettik onu Biz, onlar için.Böylece ondandır,onların binekleri ve ondan yerler.

(Zelil Etmek:evcilleştirmek,ehilleştirmek...)


٧٣- وَلَهُمْ فِيهَا مَنَافِعُ وَمَشَارِبُ أَفَلَا يَشْكُرُونَ
73- Ve onlar için onda menfaatler ve meşrubatlar vardır.Hala şükretmezler mi?


٧٤- وَاتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ آلِهَةً لَعَلَّهُمْ يُنصَرُونَ
74- Ve edindiler dünunda Allah'ın ilahlar,belki onlar yardım ederler diye.



٧٥- لَا يَسْتَطِيعُونَ نَصْرَهُمْ وَهُمْ لَهُمْ جُندٌ مُّحْضَرُونَ
75- Mümkün değildir yardımları onlara ve onlar,onlar için askerlerdir,hazır duran.

٧٦- فَلَا يَحْزُنكَ قَوْلُهُمْ إِنَّا نَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ
76- Artık mahzun etmesin seni onların sözleri.Muhakkak Biz,biliriz sırlı şeylerini ve aleni şeylerini.

٧٧- أَوَلَمْ يَرَ الْإِنسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِن نُّطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُّبِينٌ
77- Görmez mi insan şunu,Biz yarattık onu nutfeden.Sonra da oldu o hasım-i mubiyn..

(hasım-i mubin:apaçık hasım,düşman.)

٧٨- وَضَرَبَ لَنَا مَثَلًا وَنَسِيَ خَلْقَهُ قَالَ مَنْ يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيمٌ
78- Ve öne sürer Bize bir misal ve unutur yaratılışını,der ki:
"Kim hayat verecek kemiklere oysa onlar çürümüşlerdir."

٧٩- قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي أَنشَأَهَا أَوَّلَ مَرَّةٍ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلِيمٌ
79- De ki: "Hayat verecek ona ki O,inşa etti onu daha evvelen ve
Hu her yaratışa Alim'dir.

(EL ALİYM... "İlim" özelliği sebebiyle sınırsız sonsuz her şeyi ve her boyutu, her yönüyle Bilen!
HU hakkında bakınız Tevhid (İhlas) Suresi.)

٨٠- الَّذِي جَعَلَ لَكُم مِّنَ الشَّجَرِ الْأَخْضَرِ نَارًا فَإِذَا أَنتُم مِّنْهُ تُوقِدُونَ
80- Ki O yaptı,sizin için yeşil ağaçtan ateşi de sonra ondan yakarsınız.


٨١- أَوَلَيْسَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِقَادِرٍ عَلَى أَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُم بَلَى وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَلِيمُ
81- Değil midir ki O, yarattı semavatı ve arzı,Kaadir olandır yaratmaya onların mislini.Evet,ve Hu,Hallak'tır,Alim'dir.

( EL HÂLIK... Mutlak TEK yaratan! Esmâ özellikleriyle birimleri "yok"ken "var" kılan! Hâlık'ın "halk"ettiği her bir şeyin bir "hulk"u, yani yaratılış amacına göre bir huyu, ahlâkı (doğasına göre davranışı) vardır... Bu nedenle "tehalleku BiAhlâkıllâh = Allâh ahlâkı ile (Allâhça) ahlâklanın!" buyurulmuştur ki bunun anlamı; "Allâh Esmâ'sının özellikleriyle var olmuş olduğunuzun farkındalığıyla ve bunun gereğince yaşayın" demektir.


EL KAADİR... İlmindekileri kudretiyle bir nedenselliğe dayanmaksızın yaratıp seyreden! Bu hususta asla sınırlanmayan! )

٨٢- إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
82- Sadece O'nun emri ki ne zaman irade ettiğinde bir şey şunu der:"Kün" artık yekündür.

(Kün=Ol,yekün=oldu.)

٨٣- فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
83 İşte Subhan'dır ki O,elindedir melekutu her şeyin ve O'na döndürüleceksiniz.

( “SUBHAN”

Her şeyin melekûtu (Esmâ kuvveleri) elinde olan
Yersiz ve anlamsız bir şey yaratmaktan münezzeh, her an yeni bir şey yaratma hâlinde olan…
Esmâ'yı beşerî değer yargılarıyla sınırlayanların; El Esmâ ve El Hüsnâ'nın ne olduğunu fark edemeyenlerin ve "Ekberiyet"iyle Allah'ı bilmeyenlerin vasıflamalarından münezzeh olan…
“Ekber” olan(Tüm seyir ve dillendirilenlerin yalnızca "nokta"mızla ilgili olduğu; Allah’ın yalnızca “Ekber” olduğu gerçeği)
Her an yeni bir şey yaratıp bunlarla da asla kayıtlanmayan ve sınırlanmayan…
Semâlar ve arzda ne varsa hepsi de Kendisine ait olan ve her şeyin (kanitun) hükmünü yerine getirici olduğu “O”! /Ahmed Hulusi 



صدق الله العظيم.
Allah sözüne sadıktır ve Yücedir.









23 Ekim 2011 Pazar

40 - Alak Denkleminde Suret'ul Cin İkrası





بسم الله الرحمن الرحيم
B ismi Allah Rahman’dır, Rahim’dir



١- قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِّنَ الْجِنِّ فَقَالُوا إِنَّا سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا
1- De ki:"Bana vahyolunan şu;dinledi bir grup cinlerden ve dediler ki:"Kesinlikle biz işittik Kur'anı,acayib bir şey."

٢- يَهْدِي إِلَى الرُّشْدِ فَآمَنَّا بِهِ وَلَن نُّشْرِكَ بِرَبِّنَا أَحَدًا
2-"Hidayet eder rüşde,böylece iman ettik ona ve asla şirk koşmayız Rabbimize,hiç kimseyi.."

(Rüşd;olgunluk,reşitlik,erişkinlinlik..)

٣- وَأَنَّهُ تَعَالَى جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَدًا
3- "Ve muhakkak ki Hu,yücedir ceddi.Rabbimiz edinmedi bir eş ve de bir çocuk."

٤- وَأَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى اللَّهِ شَطَطًا
4- "Doğrusu;konuşur aptal olanlarımız Allah'a karşı saçmasapan."

٥- وَأَنَّا ظَنَنَّا أَن لَّن تَقُولَ الْإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا
5-"Ve gerçekten zannettik şunu ki;asla demez, insanlar ve cinler Allah'a karşı bir yalan."

٦- وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِّنَ الْإِنسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِّنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا
6- "Doğrusu,bazı adamlar ki insanlardan sığınıyorlardı bazı adamlara cinlerden de böylece artırıyorlardı azgınlıklarını..."

٧- وَأَنَّهُمْ ظَنُّوا كَمَا ظَنَنتُمْ أَن لَّن يَبْعَثَ اللَّهُ أَحَدًا
7- "Ve muhakkak ki onlar zannettiler,sizin zannettiğiniz gibi ki, asla diriltmez Allah hiç kimseyi..."

٨- وَأَنَّا لَمَسْنَا السَّمَاء فَوَجَدْنَاهَا مُلِئَتْ حَرَسًا شَدِيدًا وَشُهُبًا
8- " Ve doğrusu biz,dokunduk gökyüzüne ama bulduk onu doldurulmuş koruyucularla ki şiddetli ve şihaplar..."

(şihap;yakıcı ışınlar, kayan yıldızlar, ateş şuleleri...)

٩- وَأَنَّا كُنَّا نَقْعُدُ مِنْهَا مَقَاعِدَ لِلسَّمْعِ فَمَن يَسْتَمِعِ الْآنَ يَجِدْ لَهُ شِهَابًا رَّصَدًا
9- " Ve gerçekten biz oturuyorduk orada oturaklarda, dinlemek için ama kim dinlerse şimdi bulur onu,bir şihap bekler..."

١٠- وَأَنَّا لَا نَدْرِي أَشَرٌّ أُرِيدَ بِمَن فِي الْأَرْضِ أَمْ أَرَادَ بِهِمْ رَبُّهُمْ رَشَدًا
10- " Ve muhakkak ki bilmiyoruz,bir şerr mi dilendi yeryüzündeki kimselere yoksa diledi mi onlar için Rableri,irşad olmayı..."

١١- وَأَنَّا مِنَّا الصَّالِحُونَ وَمِنَّا دُونَ ذَلِكَ كُنَّا طَرَائِقَ قِدَدًا
11- " Ve doğrusu, bizden salihlerde vardır olmayanlarda.Bizde yollar farklıdır..."

١٢- وَأَنَّا ظَنَنَّا أَن لَّن نُّعجِزَ اللَّهَ فِي الْأَرْضِ وَلَن نُّعْجِزَهُ هَرَبًا
12- " Ve gerçekten biz anladık şunu ki;asla aciz bırakamayacağız Allah'ı yeryüzünde ve asla aciz bırakamayız O'nu,kaçarak..."

١٣- وَأَنَّا لَمَّا سَمِعْنَا الْهُدَى آمَنَّا بِهِ فَمَن يُؤْمِن بِرَبِّهِ فَلَا يَخَافُ بَخْسًا وَلَا رَهَقًا
13- " Ve doğrusu ne zaman işittik hidayeti iman ettik ona.Artık kim iman ederse Rabbine,sonra korkmaz o, hakkının yenilmesinden ve zillete düşmekten..."

١٤- وَأَنَّا مِنَّا الْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا الْقَاسِطُونَ فَمَنْ أَسْلَمَ فَأُوْلَئِكَ تَحَرَّوْا رَشَدًا
14- Ve muhakkak bizden müslüman olanlarda var,ve bizden kasitun olanlarda var.Artık kim islam olmuşsa,sonra onlar bulanlardır rüşdü.

( Cinler:"Bizlerden müslüman -Allah'a teslim olanlar- da vardır kasitun -Allah'ın buyruklarına asi zalimler- de vardır. Artık kim islam -teslim- olmuş ise bundan böyle onlar -teharri- bulmuşlardır,tespit etmişlerdir,algılamışlardır;rüşd,ergen,olgun,selim,akıl,düz yolu...")

١٥- ١٤- وَأَمَّا الْقَاسِطُونَ فَكَانُوا لِجَهَنَّمَ حَطَبًا
15- Ve ama kasitun ki;onlar içindir cehennem,odundurlar..

kasitun -Allah'ın buyruklarına asi zalimler- )

١٦- وَأَلَّوِ اسْتَقَامُوا عَلَى الطَّرِيقَةِ لَأَسْقَيْنَاهُم مَّاء غَدَقًا
16- Ve doğrusu eğer istikamette olsa idiler tarikata,elbette sulardık onları su ile bolca...

( Şüphesiz bizim istikametimiz şudur ki:
"Ey mutmain olan nefs! Gir kullarımın içine! Gir cennetime!" / Fecr 28-30
Tarikatimiz de şudur :
"3- Tabi olun ne indirildiyse size Rabbinizden ve olmayın tabi O'ndan başka evliyalara.Ne az düşünüyorsunuz?
196- Muhakkak ki,velim Allah'tır ki Hu,inzal etti kitabı ve Hu velilik eder salihlere. /A'raf...)


١٧- لِنَفْتِنَهُمْ فِيهِ وَمَن يُعْرِضْ عَن ذِكْرِ رَبِّهِ يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًا
17- İmtihan ederiz onları diye,bundan.Ve kim yüz çevirir zikrinden 
Rabbi'nin,sevkederiz onu bir azaba ki,şiddetlidir...


١٨- وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَدًا
18- Ve muhakkak ki mescidler Allah içindir.Artık dua etmeyin Allah'la beraber,hiç kimseye..


١٩- وَأَنَّهُ لَمَّا قَامَ عَبْدُ اللَّهِ يَدْعُوهُ كَادُوا يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَدًا
19- Ve muhakkak o ne zaman kalktığında, Allah'ın kulu olarak dua ettiğinde O'na.Onlar neredeyse üşüşüyorlardı üzerine topluca...


٢٠- قُلْ إِنَّمَا أَدْعُو رَبِّي وَلَا أُشْرِكُ بِهِ أَحَدًا
20- De ki: "Yalnızca,Ben dua ederim Rabbime ve şirk koşmam O'na hiç kimseyi."


٢١- قُلْ إِنِّي لَا أَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّا وَلَا رَشَدًا
21-De ki: "Kesinlikle Ben,değilim malik size bir zarar vermeye ve değilim irşad etmeye."


٢٢- قُلْ إِنِّي لَن يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِن دُونِهِ مُلْتَحَدًا
22-De ki:"Kesinlikle Ben ki,asla koruyabilir beni Allah'tan başka hiç kimse ve asla bulabilirim O'nun dunundan başka hiç bir sığınak.."


٢٣- إِلَّا بَلَاغًا مِّنَ اللَّهِ وَرِسَالَاتِهِ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا
23- "Yalnız tebliğ ederim Allah'tan ve risaletini.Ve kim karşı gelir Allah'a ve Rasülü'ne,sonra kesinlikle onun içindir nar-ı cehennem,kalacaklar orada ebeden.."

(1-risalet:mesaj.2- nar-ı cehennem:cehennem ateşi.")


٢٤- حَتَّى إِذَا رَأَوْا مَا يُوعَدُونَ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ أَضْعَفُ نَاصِرًا وَأَقَلُّ عَدَدًا
24- Hatta ne zaman gördüklerinde ne vaad edildiyse onlara,sonra bilecekler kimmiş daha zayıf yardımcı olarak ve daha az adet olarak...


٢٥- قُلْ إِنْ أَدْرِي أَقَرِيبٌ مَّا تُوعَدُونَ أَمْ يَجْعَلُ لَهُ رَبِّي أَمَدًا
25- De ki: "Bilmiyorum,yakın mıdır vaad edilen şey size yoksa kılar mı onu Rabbim vadeli?"

٢٦- عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلَى غَيْبِهِ أَحَدًا
26-" Alim'dir ğaybe,artık zahir etmez ğaybini hiç kimseye..."


٢٧- إِلَّا مَنِ ارْتَضَى مِن رَّسُولٍ فَإِنَّهُ يَسْلُكُ مِن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ رَصَدًا
27- Hariçtir;kim rızaya ermişse rasüllerden ve muhakkak Hu sevkeder,onların önünden ve arkasından gözetenleri...

( Mutlak Gayb ve İzafi Gayb hakkında bakınız: http://www.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/kavramlar/gayb/index.htm )


٢٨- لِيَعْلَمَ أَن قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَى كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا
28- Bilsinler diye şunu;"Andolsun tebliğ edildi risaleti Rablerinin ve kuşattı yanlarındaki şeyleri,hesaplamıştır her şeyi adeden..."


صدق الله العظيم.
Allah sözüne sadıktır ve Yücedir.