enfal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
enfal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ocak 2023 Pazartesi

88- Alak Denklemi -Enfal- İkrası






بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Bismillahir rahmanir rahim.



يَسْأَلُونَكَ عَنِ الأَنفَالِ قُلِ الأَنفَالُ لِلّهِ وَالرَّسُولِ فَاتَّقُواْ اللّهَ وَأَصْلِحُواْ ذَاتَ بِيْنِكُمْ وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ

Yes'eluneke anil enfal, kulil enfalu lillahi ver resul, fettekullahe ve aslihu zate beynikum ve etiullahe ve resulehu in kuntum mu'minin.


1- Sual ediyorlar Sana hakkında Enfalin/Nafilelerin!

De: “Enfal/Nafileler içindir Allah ve Rasülü'nün! Öyleyse takvalanın Allah'a ve eslih/ıslah/doğrultun zatı aranızda! Ve atiu/itaat edin Allah ve Rasülü'ne -eğer siz mü'minin/emin olarak inananlarsanız!”


إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ

İnnemel mu'minunellezine iza zukirallahu vecilet kulubuhum ve iza tuliyet aleyhim ayatuhu zadethum imanen ve ala rabbihim yetevekkelun.


2- Yalnızca mü'minler/emin olarak inananlar ki onlar; ne zaman zükire/zikredildiğinde/hatırlandığında/bahsedildiğinde Allah ve hilet/ürker kalbleri ve ne zaman tüliyet/tane tane okunduğunda onlara -Ayetleri/Aklı tetikleyecek işaretleri- ziyade eder onların imanını/emin olarak inancını ve ala/üzerine Rabbihim/Efendilerinin yetevekkel/tevekkül/arkalarını dayarlar!


الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ

Ellezine yukimunes salate ve mimma razaknahum yunfikun.


3- Ki onlar ikame ederler salatı ve neyden rızıklandırdıysak onları infak ederler!






أُوْلَئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَّهُمْ دَرَجَاتٌ عِندَ رَبِّهِمْ وَمَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ

Ulaike humul mu'minune hakka, lehum derecatun inde rabbihim ve magfiretun ve rızkun kerim.


4- İşte bunlar; onlardır mü'minun/emin olarak inananlar hakkan/hakikatte/gerçekten! Lehum/onlar içindir derecat inde Rabbihim ve mağfiret/bağışlanma ve rızkun kerim/kıymetli bol bol eli açık cömert hak edişler!




كَمَا أَخْرَجَكَ رَبُّكَ مِن بَيْتِكَ بِالْحَقِّ وَإِنَّ فَرِيقاً مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ لَكَارِهُونَ

Kema ahreceke rabbuke min beytike bil hakkı ve inne ferikan minel mu'minine le karihun.


5- Hani ihraç etmiş idi Seni Rabbin beytinden hakkla! Ve şüphesiz ferik mü'minlerden elbette karih buldular!


يُجَادِلُونَكَ فِي الْحَقِّ بَعْدَمَا تَبَيَّنَ كَأَنَّمَا يُسَاقُونَ إِلَى الْمَوْتِ وَهُمْ يَنظُرُونَ

Yucadiluneke fil hakkı ba'de ma tebeyyene ke ennema yusakune ilel mevti ve hum yanzurun.


6- Cedelleşiyorlar idi Seninle -hakkta/gerçekle ilgili- bağde/sonra ne tebeyyün olduğunda; sanki sadece sevk ediliyorlar idi mevte ve onlar nazar ederlerken!


وَإِذْ يَعِدُكُمُ اللّهُ إِحْدَى الطَّائِفَتِيْنِ أَنَّهَا لَكُمْ وَتَوَدُّونَ أَنَّ غَيْرَ ذَاتِ الشَّوْكَةِ تَكُونُ لَكُمْ وَيُرِيدُ اللّهُ أَن يُحِقَّ الحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ وَيَقْطَعَ دَابِرَ الْكَافِرِينَ

Ve iz yaıdukumullahu ihdet taifeteyni enneha lekum, ve teveddune enne gayre zatiş şevketi tekunu lekum, ve yuridullahu en yuhıkkal hakka bi kelimatihi ve yaktaa dabirel kafirin.


7-  Ve ne zaman yuid/vaad ettiğinde size Allah ihdayı/birini taifeteynin/iki dolaşandan ki o sizin içindi ve teveddü/sevgiyle meylettiniz o gayrısını zatı şevketi/dikensiz olanın olmasını sizin için! Ve yurid/irade/istedi Allah ki yuhıkkal hakka/gerçekleştiresiniz gerçeği -kelimesiyle- ve yakta/kesesiniz dabirel kafirin/gerçeği görmezlikten gelenlerin arkasını!


لِيُحِقَّ الْحَقَّ وَيُبْطِلَ الْبَاطِلَ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ

Li yuhıkkal hakka ve yubtılel batıle ve lev kerihel mucrimun.


8- Li yuhikkal hakka/gerçekleştirmesi içindi gerçeği ve yubtilel batılı/çürütmesi içindi çürüğü/sahteyi ve kerih bulsa da mücrimun/suçlular!


إِذْ تَسْتَغِيثُونَ رَبَّكُمْ فَاسْتَجَابَ لَكُمْ أَنِّي مُمِدُّكُم بِأَلْفٍ مِّنَ الْمَلآئِكَةِ مُرْدِفِينَ

İz testegisune rabbekum festecabe lekum enni mumiddukum bi elfin minel melaiketi murdifin.


9- Ne zaman gavs eylediğinizde/yardım istediğinizde Rabbinize/Efendinize, peşinden isticab eylemişti/cevab vermişti size: “Şüphesiz Ben meded edeceğim size -bi elfi min melaiketi/binle yetkililerden- murdif/redifli/ardınca!


وَمَا جَعَلَهُ اللّهُ إِلاَّ بُشْرَى وَلِتَطْمَئِنَّ بِهِ قُلُوبُكُمْ وَمَا النَّصْرُ إِلاَّ مِنْ عِندِ اللّهِ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

Ve ma cealehullahu illa buşra ve li tatmainne bihi kulubukum ve men nasru illa min indillah, innallahe azizun hakim.


10- Ve yapmadı onu Allah, sadece büşra ve tatmin olsun diye -onunla- kalbleriniz! Ve yoktur nassr/zafer getiren yardım sadece min indi/yanından Allah'ın! Şüphesiz Allah Aziz/Üstün'dür, Hakiym/Süreci kontrol edendir!


إِذْ يُغَشِّيكُمُ النُّعَاسَ أَمَنَةً مِّنْهُ وَيُنَزِّلُ عَلَيْكُم مِّن السَّمَاء مَاء لِّيُطَهِّرَكُم بِهِ وَيُذْهِبَ عَنكُمْ رِجْزَ الشَّيْطَانِ وَلِيَرْبِطَ عَلَى قُلُوبِكُمْ وَيُثَبِّتَ بِهِ الأَقْدَامَ

İz yugaşşikumun nuase emeneten minhu ve yunezzilu aleykum mines semai maen li yutahhirekum bihi ve yuzhibe ankum riczeş şeytani ve li yerbıta ala kulubikum ve yusebbite bihil akdam.


11- ne zaman örttüğünde sizi nuas/hafif uyku/uyuklama emaneten/güvenden -ondan- ve inzal etti size semadan ma/su tahir/temizlesin diye sizi -onunla- ve yuzhib/gidersin ankum/sizden riczi/sendeleten pisliğini şeytanın/uzaklaşanın ve rabıta/pekiştirsin diye üzerini kalblerinizin ve sabitlesin -onunla- ekdamı/ayaklarınızı!






إِذْ يُوحِي رَبُّكَ إِلَى الْمَلآئِكَةِ أَنِّي مَعَكُمْ فَثَبِّتُواْ الَّذِينَ آ

مَنُواْ سَأُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُواْ الرَّعْبَ فَاضْرِبُواْ فَوْقَ الأَعْنَاقِ وَاضْرِبُواْ مِنْهُمْ كُلَّ بَنَانٍ

İz yuhi rabbuke ilel melaiketi enni meakum fe sebbitullezine amenu, seulki fi kulubillezine keferur ru'be fadribu fevkal a'nakı vadribu minhum kulle benan.

12- Ne zaman vahyettiğinde Rabbin/Efendin Melaikeye:

“Ben sizinleyim, artık sabitleyin o amenu olanları! İlka edeceğim/atacağım kalblerinde o keferu/gerçeği takmayanların/görmezden gelenlerin ruğbe/korku, artık edrib/vurun/darbe indirin fevkal eğnak/üstüne boyunların ve edrib onlardan küllüne benanın/parmakların!


ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ شَآقُّواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَمَن يُشَاقِقِ اللّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ

Zalike bi ennehum şakkullahe ve resuluh, ve men yuşakıkıllahe ve resulehu fe innallahe şedidul ikab.


13- İşte böyle çünkü onlar şakka/şikak/anlaşmazlığa düşerek karşı tarafında yer aldılar Allah'ın ve Rasülü'nün! Ve kim şakka olursa/anlaşmazlığa düşerek karşı tarafında  yer alır ayrılırsa  Allah'ın ve Rasülü'nün sonra bilsin ki Allah şedidul ikabtır/şiddetlidir akıbeti!


ذَلِكُمْ فَذُوقُوهُ وَأَنَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابَ النَّارِ

Zalikum fe zukuhu ve enne lil kafirine azaben nar.


14- İşte budur! Öyleyse zukuhu/tadın onu ve şudur; kafirler içindir azabı nar!





















يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا لَقِيتُمُ الَّذِينَ كَفَرُواْ زَحْفاً فَلاَ تُوَلُّوهُمُ الأَدْبَارَ

Ya eyyuhellezine amenu iza lekitumullezine keferu zahfen fe la tuvelluhumul edbar.


15- Ya ey o amenuler ne zaman buluştuğunuzda o keferularla zahfen/birlikler olarak ilerlediklerinde 

artık tüvellühüm/dönmeyin onlara edbar/arkalarınızı!



وَمَن يُوَلِّهِمْ يَوْمَئِذٍ دُبُرَهُ إِلاَّ مُتَحَرِّفاً لِّقِتَالٍ أَوْ مُتَحَيِّزاً إِلَى فِئَةٍ فَقَدْ بَاء بِغَضَبٍ مِّنَ اللّهِ وَمَأْوَاهُ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ

Ve men yuvellihim yevmeizin duburehu illa muteharrifen li kıtalin ev mutehayyizen ila fietin fe kad bae bi gadabin minallahi ve me'vahu cehennem, ve bi'sel masir.


16- Ve kim dönerse onlara yevme izin/o gün dübürünü/arkasını, hariçtir müteharrifen/bir kenara çekilen kıtalleşmek için ya da mütehayyizen/katılım sağlamak için fieye/topluluğa, böylece gerçekten bae/meyillenerek uğrar gazaba  Allah'tan ve me'vası/varacağı cehennemdir ve ne kötü/bi'se masir/varıştır!




فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

Fe lem taktuluhum ve lakinnallahe katelehum, ve ma remeyte iz remeyte ve lakinnallahe rema, ve li yubliyel mu'minine minhu belaen hasena, innallahe semiun alim.


17- Artık katletmediniz onları ve lakin Allah katletti onları ve rameyte/atmadınız ne zaman attığınızda ve lakin Allah attı! Ve bela/sınama olsun diye müminine/emin olarak inananlara -O'ndan – belaen hasena/güzel bir sınamayla! Muhakkak Allah Semi/Duyandır Aliym/Bilendir!



 ذَلِكُمْ وَأَنَّ اللّهَ مُوهِنُ كَيْدِ الْكَافِرِينَ

Zalikum ve ennallahe muhinu keydil kafirin.

18- İşte budur ve şudur; Allah muhin/zayıflatır keydini/tuzağını kafirlerin!






إِن تَسْتَفْتِحُواْ فَقَدْ جَاءكُمُ الْفَتْحُ وَإِن تَنتَهُواْ فَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَإِن تَعُودُواْ نَعُدْ وَلَن تُغْنِيَ عَنكُمْ فِئَتُكُمْ شَيْئًا وَلَوْ كَثُرَتْ وَأَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ

İn testeftihu fe kad caekumul feth, ve in tentehu fe huve hayrun lekum, ve in teudu naud, ve len tugniye ankum fietukum şey'en ve lev kesuret ve ennallahe meal mu'minin.


19- Eğer fetih/açıp badireden kurtulmak istiyor idiyseniz artık gerçekten geldi size fetih/açıp kurtulmak! Ve eğer nehy olursanız/uzak durursanız sonra o hayırlıdır sizin için! Ve eğer iade olursanız/geri dönerseniz Geri döneriz! Ve asla ganimet vermez sizden fietiniz/topluluğunuz şeye/ortaya çıkarmaya velev olsa da kesuret/çokça ve şu ki Allah mü'minin/emin olarak inananlarla beraberdir!


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَأَنتُمْ تَسْمَعُونَ

Ya eyyuhellezine amenu etiullahe ve resulehu ve la tevellev anhu ve entum tesmeun.


20- Ya ey o amenuler etiu/itaat edin/boyun eğin Allah ve Rasülüne ve tevelli olmayın/dönmeyin -O'ndan- ve siz duyarken/tesmeu!


وَلاَ تَكُونُواْ كَالَّذِينَ قَالُوا سَمِعْنَا وَهُمْ لاَ يَسْمَعُونَ

Ve la tekunu kellezine kalu semi'na ve hum la yesmeun.


21- ve olmayın o diyenler gibi: “duyduk!” ve onlar duymazlarken!


إِنَّ شَرَّ الدَّوَابَّ عِندَ اللّهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذِينَ لاَ يَعْقِلُونَ

İnne şerred devabbi indallahis summul bukmullezine la ya'kılun.


22- Muhakkak şerre devabbi/debelenenlerin şerlisi indinde/yanında Allah'ın summu/sağırlar bukmu/dilsizler ki onlar akıl etmezler!






وَلَوْ عَلِمَ اللّهُ فِيهِمْ خَيْرًا لَّأسْمَعَهُمْ وَلَوْ أَسْمَعَهُمْ لَتَوَلَّواْ وَّهُم مُّعْرِضُونَ

Ve lev alimallahu fi him hayren le esmeahum, ve lev esmeahum le tevellev ve hum mu'ridune.

23- Velev alime/bilseydi Allah onlarda hayr elbette esmeahum/duyururdu onlara! Velev duyursaydı onlara elbette tevelli/dönerlerdi ve onlar iğraz/sırtlarını dönerek!



يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

Ya eyyuhellezine amenustecibu lillahi ve lir resuli iza deakum lima yuhyikum, va'lemu ennallahe yehulu beynel mer'i ve kalbihi ve ennehu ileyhi tuhşerun.


24- Ya ey o amenu olanlar isticab edin/cevab verin  Allah ve Rasül'üne ne zaman davet etttiğinde/çağırdığında sizi neye hayatlandırıyorsa sizi! Ve bilin şunu Allah halindedir arasında mer'i/kişi ve kalbinin ve şu ki O'na haşr/toplanacaksınız!



وَاتَّقُواْ فِتْنَةً لاَّ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنكُمْ خَآصَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ

Vetteku fitneten la tusibennellezine zalemu minkum hassah, va'lemu ennallahe şedidul ikab.


25- Ve takvalanın/emir-yasaklara uyarak korunun fitneden/denenip özün ortaya çıkarılmasından

isabet etmez o yanlış yapan zalimlere -sizden- hassaten/özellikle! Ve bilin şunu Allah şedidul ikab/şiddetlidir akıbeti!




وَاذْكُرُواْ إِذْ أَنتُمْ قَلِيلٌ مُّسْتَضْعَفُونَ فِي الأَرْضِ تَخَافُونَ أَن يَتَخَطَّفَكُمُ النَّاسُ فَآوَاكُمْ وَأَيَّدَكُم بِنَصْرِهِ وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Vezkuru iz entum kalilun mustad'afune fil ardı tehafune en yetehattafekumun nasu fe avakum ve eyyedekum bi nasrihi ve rezekakum minet tayyibati leallekum teşkurun.


26- Ve hatırlayın ne zaman siz azdınız mustazaflar/zayıf bırakılarak ezilenler olarak arzda korkuyordunuz kaçırmalarından sizi insanların ancak evakum/barındırdı sizi ve elinizden tutarak güçlendirdi sizi nasrıyla/yardımıyla ve rızıklandırdı sizi tayyibattan/hoşlarından belki siz teşekkür edersiniz/minnet duyarsınız!







يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَخُونُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُواْ أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ

Ya eyyuhellezine amenu la tehunullahe ver resule ve tehunu emanatikum ve entum ta'lemun.


27- Ya ey o amenuler hainlik etmeyin Allah ve Rasülü'ne ve hainlik etmiş olursunuz emanetlerinize ve siz biliyor iken!



وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلاَدُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ

Va'lemu ennema emvalukum ve evladukum fitnetun ve ennallahe indehu ecrun azim.


28- Ve bilin şunu emvaliniz ve evladınız fitnedir ve şunu Allah; indindedir ecr-i aziym!



يِا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إَن تَتَّقُواْ اللّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَاناً وَيُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ

Ya eyyuhellezine amenu in tettekullahe yec'al lekum furkanen ve yukeffir ankum seyyiatikum ve yagfir lekum, vallahu zul fadlil azim.


29- Ya ey o amenuler eğer takvalanırsanız Allah'a yapar size furkanı/ayırıcıyı ve küfreder sizin seyyiatnıza ve mağfiret eder/bağışlar sizi ve Allah fazl/fazilet/fazlalık sahibidir, aziym/büyüktür/uludur!



وَإِذْ يَمْكُرُ بِكَ الَّذِينَ كَفَرُواْ لِيُثْبِتُوكَ أَوْ يَقْتُلُوكَ أَوْ يُخْرِجُوكَ وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللّهُ وَاللّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ

Ve iz yemkuru bikellezine keferu li yusbituke ev yaktuluke ev yuhricuk ve yemkurune ve yemkurullah, vallahu hayrul makirin.


30- ve ne zaman mekr/hileyle tuzak kurduğunda Sana o keferular yakalayıp sabitlemeleri için ya da katletmeleri için Seni ya da ihraç etmeleri Seni! Ve mekr ediyorlardı ve merk ediyor idi Allah! Ve Allah hayr'ul makirin/hileyle tuzak kuranların hayırlısıdır!












 وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا قَالُواْ قَدْ سَمِعْنَا لَوْ نَشَاء لَقُلْنَا مِثْلَ هَذَا إِنْ هَذَا إِلاَّ أَسَاطِيرُ الأوَّلِينَ

Ve iza tutla aleyhim ayatuna kalu kad semi'na lev neşau le kulna misle haza in haza illa esatirul evvelin.


31- Ve ne zaman tilavet edildiğinde onlara -ayetlerimiz- dediler: “Gerçekten semiğna/duyduk ! Eğer şey edersek/istersek ortaya çıkarabiliriz, elbette diyebiliriz mislini bunun! Değildir bu, sadece esatirul evvelin/ evvelkilerin satırları/yazıkları!”




وَإِذْ قَالُواْ اللَّهُمَّ إِن كَانَ هَذَا هُوَ الْحَقَّ مِنْ عِندِكَ فَأَمْطِرْ عَلَيْنَا حِجَارَةً مِّنَ السَّمَاء أَوِ ائْتِنَا بِعَذَابٍ أَلِيمٍ

Ve iz kalullahumme in kane haza huvel hakka min indike fe emtir aleyna hıcareten mines semai evi'tina bi azabin elim.

32- Ve ne zaman dediklerinde: “Allahım! Eğer idiyse bu O hakk olan İndinden, sonra yağdır bize hicarat/taşları semadan ya da getir bize azab-ı elimi!”



وَمَا كَانَ اللّهُ لِيُعَذِّبَهُمْ وَأَنتَ فِيهِمْ وَمَا كَانَ اللّهُ مُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ

Ve ma kanallahu li yuazzibehum ve ente fihim, ve ma kanallahu muazzibehum ve hum yestagfirun.


33- Ve değildir olacak Allah -azab etmek için onlara- ve Sen onlarda iken! Ve değildir olacak Allah azab eden onlara ve onlar istiğfar/bağışlanma ederler iken!




وَمَا لَهُمْ أَلاَّ يُعَذِّبَهُمُ اللّهُ وَهُمْ يَصُدُّونَ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَا كَانُواْ أَوْلِيَاءهُ إِنْ أَوْلِيَآؤُهُ إِلاَّ الْمُتَّقُونَ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ

Ve ma lehum ella yuazzibehumullahu ve hum yasuddune anil mescidil harami ve ma kanu evliyaehu, in evliyauhu illel muttekune ve lakinne ekserehum la ya'lemun.

34- Ve nedir onlar için ki azab etmesin onlara Allah ve onlar yesuddu/uzaklaştırıp engelliyor iken Mescid-i Haram'dan/yüksek hassasiyet gösterilmesi gereken secdegahtan ve değildir onlar evliyaları/dostları/koruyucuları! Değildir evliyaları sadece müttakiler/emir-yasaklara saygıyla uyup korunanlar ve lakin ekserisi onların bilmezler!








وَمَا كَانَ صَلاَتُهُمْ عِندَ الْبَيْتِ إِلاَّ مُكَاء وَتَصْدِيَةً فَذُوقُواْ الْعَذَابَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ

Ve ma kane salatuhum indel beyti illa mukaen ve tasdiyeh, fe zukul azabe bima kuntum tekfurun.

35- Ve olmadı salatları/yönelişleri indinde/yanında beytin/evin sadece ötüş ve şakşak! Öyleye tadın azabı çünkü siz tekfur/küfreden/inkar eden/görmezlikten gelen oldunuz!




إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّواْ عَن سَبِيلِ اللّهِ فَسَيُنفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ وَالَّذِينَ كَفَرُواْ إِلَى جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ

İnnellezine keferu yunfikune emvalehum li yesuddu an sebilillah, fe seyunfikuneha summe tekunu aleyhim hasreten summe yuglebun, vellezine keferu ila cehenneme yuhşerun.

36- Şüphesiz o keferular/gerçeği takmayanlar infak ederler/harcarlar emvallerini/mallarını yesuddu/uzaklaştırıp engellemek için ansebiliAllah/yolundan Allah'ın! Artık gidecekler infak edecekler/harcayacaklar onu, sonra olacak aleyhlerinde hasret/yitirdiklerinin getirdiği bitkinlik sonra yulib/mağlub/yenilecekler! Ve o keferular cehenneme harşr/toplanacaklar!



لِيَمِيزَ اللّهُ الْخَبِيثَ مِنَ الطَّيِّبِ وَيَجْعَلَ الْخَبِيثَ بَعْضَهُ عَلَىَ بَعْضٍ فَيَرْكُمَهُ جَمِيعاً فَيَجْعَلَهُ فِي جَهَنَّمَ أُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ

Li yemizallahul habise minet tayyibi ve yec'alel habise ba'dahu ala ba'dın fe yerkumehu cemian fe yec'alehu fi cehennem, ulaike humul hasirun.


37-Temyiz etsin/ayırsın diye Allah habis olanı tayyib olandan ve yecal/yapsın/kılsın habisin  bazısını bazısına, peşinden yerkum/birikitirip yığacak cemian/topunu, ardından yapacak onu cehennemde! İşte bunlar onlar hasirun/hasretten içleri yanacak kaybedenlerdir!


















قُل لِلَّذِينَ كَفَرُواْ إِن يَنتَهُواْ يُغَفَرْ لَهُم مَّا قَدْ سَلَفَ وَإِنْ يَعُودُواْ فَقَدْ مَضَتْ سُنَّةُ الأَوَّلِينِ

Kul lillezine keferu in yentehu yugfer lehum ma kad selef, ve in yeudu fe kad madat sunnetul evvelin.


38- De o keferulara/gerçeği takmayanlara: “Eğer nehy olunurlarsa/uzak durursalar, yuğfer/mağfiret olacak/bağışlanma onlar için -ne gerçekten selef olduysa/geçtiyse- ve eğer yeudu/iade olursalar/geri dönerseler, artık gerçekten mazi oldu sünneti evvelkilerin/geçmişte işleyiş yolu yasası oldu öncekilerin!



وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّى لاَ تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ كُلُّهُ لِلّه فَإِنِ انتَهَوْاْ فَإِنَّ اللّهَ بِمَا يَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Ve katiluhum hatta la tekune fitnetun ve yekuned dinu kulluhu lillahi, fe inintehev fe innallahe bima ya'melune basir.


39- Ve katledin onları hatta olmayıncaya değin fitne/deneme ve yekun/oluncaya değin dinin küllüsü Allah için! Artık eğer intehev/uzak durursalar böylece muhakkak Allah amellerine Basiyr/Görendir!




وَإِن تَوَلَّوْاْ فَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَوْلاَكُمْ نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ

Ve in tevellev fa'lemu ennallahe mevlakum, ni'mel mevla ve ni'men nasir.


40- Ve eğer tevelli/dönerlerse, artık bilin ki Allah Mevlanız/Koruyucunuz/Dostunuzdur! Nime/ne iyi/ne güzel Mevla ve ne güzel Nasıyr/Yardımcı!























وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا غَنِمْتُم مِّن شَيْءٍ فَأَنَّ لِلّهِ خُمُسَهُ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ إِن كُنتُمْ آمَنتُمْ بِاللّهِ وَمَا أَنزَلْنَا عَلَى عَبْدِنَا يَوْمَ الْفُرْقَانِ يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِ وَاللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Va'lemu ennema ganimtum min şey'in fe enne lillahi humusehu ve lir resuli ve li zil kurba vel yetama vel mesakini vebnis sebili in kuntum amentum billahi ve ma enzelna ala abdina yevmel furkani yevmettekal cem'an, vallahu ala kulli şey'in kadir.

41- Ve bilin şunu -ne varsa ganimetinizdeki şeyden-  artık şöyle; Allah içindir beşin birisi ve Rasülü için ve li zil kurba/yakınlık sahibi için ve yetimler ve mesakin ve ibni sebil/yolun oğlu içindir! Eğer siz emin olarak inandıysanız Allah'a ve ne inzal ettiysek üzerine abdina/kulumuzun yevmel furkan/ayırma günü yevmel teka/buluşma günü  ceman/iki cemaat!ve Allah ala külli şeyin Kaadir'dir!



إِذْ أَنتُم بِالْعُدْوَةِ الدُّنْيَا وَهُم بِالْعُدْوَةِ الْقُصْوَى وَالرَّكْبُ أَسْفَلَ مِنكُمْ وَلَوْ تَوَاعَدتَّمْ لاَخْتَلَفْتُمْ فِي الْمِيعَادِ وَلَكِن لِّيَقْضِيَ اللّهُ أَمْراً كَانَ مَفْعُولاً لِّيَهْلِكَ مَنْ هَلَكَ عَن بَيِّنَةٍ وَيَحْيَى مَنْ حَيَّ عَن بَيِّنَةٍ وَإِنَّ اللّهَ لَسَمِيعٌ عَلِيمٌ

İz entum bil udvetid dunya ve hum bil udvetil kusva verrekbu esfele minkum, ve lev tevaadtum lahteleftum fil miadi ve lakin li yakdiyallahu emren kane mef'ulen li yehlike men heleke an beyyinetin ve yahya men hayye an beyyineh, ve innallahe le semi'un alim.

42- Ne zaman siz sınırında iken dünyanın/yanın/yakının  ve onlar sınırında iken kusvanın/uzağın ve rakbu/binergeçer/kervan esfele/aşağıda idi sizden! Velev vaadleşse idiniz elbette ihtilafa düşerdiniz miadda/randevuda! Ve lakin kaza etsin diye Allah emri olsun mefulen helak olsun diye kim helak olucaksa  beyyinesinden/açık anlaşılır delilden ve yahya/hayatlansın kim hay olacaksa beyyineden! Ve şüphesiz Allah elbette Semi/Duyandır Aliym/Bilendir!




إِذْ يُرِيكَهُمُ اللّهُ فِي مَنَامِكَ قَلِيلاً وَلَوْ أَرَاكَهُمْ كَثِيرًا لَّفَشِلْتُمْ وَلَتَنَازَعْتُمْ فِي الأَمْرِ وَلَكِنَّ اللّهَ سَلَّمَ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

İz yurikehumullahu fi menamike kalilen, ve lev erakehum kesiren le feşiltum ve le tenaza'tum fil emri ve lakinnallahe sellem, innehu alimun bi zatis sudur.


43- Ne zaman gösterdiğinde Sana onları Allah menamında/uykunda kalilen/azacık velev gösterse idi Sana onları kesiran/çokça elbette korkuya kapılırdınız ve elbette çekişirdiniz emrde ve lakin Allah selamete eriştirdi! Şüphesiz O Aliym'dir zatına göğüslerin!









وَإِذْ يُرِيكُمُوهُمْ إِذِ الْتَقَيْتُمْ فِي أَعْيُنِكُمْ قَلِيلاً وَيُقَلِّلُكُمْ فِي أَعْيُنِهِمْ لِيَقْضِيَ اللّهُ أَمْرًا كَانَ مَفْعُولاً وَإِلَى اللّهِ تُرْجَعُ الأمُورُ

Ve iz yurikumuhum iziltekaytum fi a'yunikum kalilen ve yukallilukum fi a'yunihim li yakdıyallahu emren kane mef'ula, ve ilallahi turceul umur.

44- Ve ne zaman gösterdiğinde size onları, o vakit buluştuğunuzda, gözlerinizde azacık ve azaltıyordu sizi gözlerinde -kaza etsin diye Allah emrini mefulen- ve Allah'a-dır dönüşü emirlerin!



يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا لَقِيتُمْ فِئَةً فَاثْبُتُواْ وَاذْكُرُواْ اللّهَ كَثِيرًا لَّعَلَّكُمْ تُفْلَحُونَ

Ya eyyuhellezine amenu iza lekitum fieten fesbutu vezkurullahe kesiren leallekum tuflihun.


45- Ya ey o amenular; ne zaman buluştuğunuzda fieye/topluluğa, peşinden sabit kalın ve ezkur/zikredin/hatırlayın Allah'ı kesiran/çokça, belki siz tuflihun/felaha/kurtuluşa/rahata erersiniz!



وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَنَازَعُواْ فَتَفْشَلُواْ وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُواْ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ

Ve etiullahe ve resulehu ve la tenazeu fe tefşelu ve tezhebe rihukum vasbiru, innallahe meas sabirin.

46- ve itaat edin Allah ve Rasülü'ne ve çekişmeyin, peşinden korkuya kapılırsınız ve gider ruhunuz/rüzgarı arkanıza alan takımdaşlığınız! Ve hedefe kilitlenerek kararlılıkla sabredin! Şüphesiz Allah mea/birliktedir sabiriynle!



وَلاَ تَكُونُواْ كَالَّذِينَ خَرَجُواْ مِن دِيَارِهِم بَطَرًا وَرِئَاء النَّاسِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَاللّهُ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطٌ

Ve la tekunu kellezine harecu min diyarihim bataran ve riaen nasi ve yasuddune an sebilillah, vallahu bima ya'melune muhit.


47- ve olmayın o haruç/çıkanlar gibi diyarlarından/evlerinden bataran/küstahlık edip şımararak ve riya/gösteriş ederek insanlara ve yesuddu/uzaklaştırıp engelleyerek an sebili Allah/ yolundan Allah'ın! Ve Allah amellerine Muhit/Kapsayandır!













وَإِذْ زَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ وَقَالَ لاَ غَالِبَ لَكُمُ الْيَوْمَ مِنَ النَّاسِ وَإِنِّي جَارٌ لَّكُمْ فَلَمَّا تَرَاءتِ الْفِئَتَانِ نَكَصَ عَلَى عَقِبَيْهِ وَقَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكُمْ إِنِّي أَرَى مَا لاَ تَرَوْنَ إِنِّيَ أَخَافُ اللّهَ وَاللّهُ شَدِيدُ الْعِقَابِ

Ve iz zeyyene lehumuş şeytanu a'malehum ve kale la galibe lekumul yevme minen nasi ve inni carun lekum, fe lemma teraetil fietani nekesa ala akıbeyhi ve kale inni beriun minkum inni era ma la terevne inni ehafullah, vallahu şedidul ıkab.


48- ve ne zaman ziynetlediğinde/süslediğinde onlara Şeytan/Uzaklaşmış/Uzaklaştırılmış amellerini ve dediğinde: “Yoktur galib gelecek size yevm/bugün insanlardan ve şüphesiz ben carun/kollayacağım sizi!” Böylece ne zaman göründüğünde iki topluluk naksı ala akıbeyhi/gerisin geriye döndü ve dedi: “Şüphesiz ben beriyim/uzağım sizden! Şüphesiz ben görüyorum görmediğinizi! Şüphesiz ben ehafu/korkarım Allah'a ve Allah şedid-u ikab şiddetli sona erdirir!”




إِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ غَرَّ هَؤُلاء دِينُهُمْ وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ فَإِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

İz yekulul munafikune vellezine fi kulubihim maradun garrehaulai dinuhum, ve men yetevekkel alallahi fe innallahe azizun hakim.


49- Ne zaman dediğinde münafıklar; içten pazarlıklı ruhu alım-satıma meyilli duruma gelmiş ve şartlara göre değişkenlik gösteren çıkarcı kimseler ve o kalblerinde maraz/hastalık olanlar: “Ğarra/aldattı bunları dinleri/inanç yolları!” ve kim yetevekkel/arkasını dayarsa Allah'a, sonra şüphesiz Allah Aziyz/Üstündür Hakiym/Süreci eline alandır!



وَلَوْ تَرَى إِذْ يَتَوَفَّى الَّذِينَ كَفَرُواْ الْمَلآئِكَةُ يَضْرِبُونَ وُجُوهَهُمْ وَأَدْبَارَهُمْ وَذُوقُواْ عَذَابَ الْحَرِيقِ

Ve lev tera iz yeteveffellezine keferul melaiketu yadrıbune vucuhehum ve edbarehum, ve zuku azabel harik.


50- Velev görse idin ne zaman vefat ettirdiğinde o keferuları/gerçeği umursamayanları, melaike/melekler/görevliler darb ediyor/vuruyordu vucuh/yüzlerine ve düburlarına: “ve züku/tadın azabı hariki/yakıcı işkenceyi!”



ذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيكُمْ وَأَنَّ اللّهَ لَيْسَ بِظَلاَّمٍ لِّلْعَبِيدِ

Zalike bima kaddemet eydikum ve ennallahe leyse bi zallamin lil abid.


51- İşte bu bima kaddemet eydikum/ellerinizle önceden takdim ettiklerinizdendir ve şu ki Allah değildir yanlış yapan Zalim abidin/kullarına!





كَدَأْبِ آلِ فِرْعَوْنَ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ كَفَرُواْ بِآيَاتِ اللّهِ فَأَخَذَهُمُ اللّهُ بِذُنُوبِهِمْ إِنَّ اللّهَ قَوِيٌّ شَدِيدُ الْعِقَابِ

Ke de'bi ali fir'avne vellezine min kablihim, keferu bi ayatillahi fe ehazehumullahu bi zunubihim, innallahe kaviyyun şedidul ıkab.


52- Gidişatları Al-i Firavn/Firavun Destekçileri ve o onlardan öncekiler gibi! Keferu/Umursamadılar ayetlerini/işaretlerini Allah'ın, böylece aldı onları Allah zünublarıyla/değersiz amellerinin sonu oluşan kuyruklarından! Şüphesiz Allah Kavi/Güçlüdür şedidul ikab/feci sona erdirir!



ذَلِكَ بِأَنَّ اللّهَ لَمْ يَكُ مُغَيِّرًا نِّعْمَةً أَنْعَمَهَا عَلَى قَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنفُسِهِمْ وَأَنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

Zalike biennallahe lem yeku mugayyiren ni'meten en'ameha ala kavmin hatta yugayyiru ma bi enfusihim ve ennallahe semiun alim.


53- İşte böyledir çünkü Allah asla yekün etmez mugayir olarak nimeti -o nimetlendirdiği kavmin üzerine- hatta yugayir oluncalarına değin ne varsa enfüslarında/kendilerinde! Ve şu ki Allah Semi/Duyandır Aliym/Bilendir!



كَدَأْبِ آلِ فِرْعَوْنَ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ كَذَّبُواْ بآيَاتِ رَبِّهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُم بِذُنُوبِهِمْ وَأَغْرَقْنَا آلَ فِرْعَونَ وَكُلٌّ كَانُواْ ظَالِمِينَ

Ke de'bi ali fir'avne vellezine min kablihim, kezzebu biayati rabbihim, fe ehleknahum bi zunubihim ve agrakna ale fir'avn, ve kullun kanu zalimin.


54- Gidişatı Al-i Firavn'ın/Firavun Destekçilerinin ve o onlardan öncekiler gibi! Kezzebu/yalanladılar ayetlerini/işaretlerini Rabbihim/Efendilerinin, peşinden helak ettik onları zünublarıyla/değersiz amellerinin sonu oluşan kuyruklarından ve ağrakna/boğduk ali firavnı/firavun destekçilerini! Ve küllü/hepsi yanlış yapan zalimler idiler!


















إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِندَ اللّهِ الَّذِينَ كَفَرُواْ فَهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ

İnne şerred devabbi indallahillezine keferu fe hum la yu'minun.


55- Şüphesiz şerlisi debelenenlerin/devabbi/hareket edenlerin inde Allah/Allah nezdinde o keferular/bildikleri yoldan gidip Allah uyarısına ve Rasülü'ne kulak vermeyenlerdir,böylece onlar emin olarak inanmazlar!



الَّذِينَ عَاهَدتَّ مِنْهُمْ ثُمَّ يَنقُضُونَ عَهْدَهُمْ فِي كُلِّ مَرَّةٍ وَهُمْ لاَ يَتَّقُونَ

Ellezine ahedte minhum summe yenkudune ahdehum fi kulli merretin ve hum la yettekun.


56- Ki onlar; ahidleştiğinizde onlardan sonra yenkuz/çözerler/dönerler ahidlerinden her keresinde ve onlar emir-yasaklara uyup korunarak takvalanmazlar! 



فَإِمَّا تَثْقَفَنَّهُمْ فِي الْحَرْبِ فَشَرِّدْ بِهِم مَّنْ خَلْفَهُمْ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ

Fe imma teskafennehum fil harbi feşerrid bihim men halfehum leallehum yezzekkerun.


57- Artık eğer teskaf/kavrayıp ele geçirirseniz onları harbte, perşinden şerd edin onlardan /ibret olacak şekilde gözdağı verin ders olsun, kim geliyorsa arkalarından, belki onlar zikrederler/kafalarına dank eder!


وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِن قَوْمٍ خِيَانَةً فَانبِذْ إِلَيْهِمْ عَلَى سَوَاء إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الخَائِنِينَ

Ve imma tehafenne min kavmin hiyaneten fenbiz ileyhim ala sevain, innallahe la yuhıbbul hainin.


58- ve eğer havf/korkarsan kavimden/halktan hıyanet edecekler/ahidlerinden/sözleşmelerinden/anlaşmalarından dönecekler diye, böylece enbiz/atın onlara aynı seviyede! Şüphesiz Allah sevmez hainleri!


وَلاَ يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ سَبَقُواْ إِنَّهُمْ لاَ يُعْجِزُونَ

Ve la yahsebennellezine keferu sebeku, innehum la yu'cizun.


59- ve hesab etmesin o keferular/gerçeği umursamayanlar  sebeku/aşıp geçebileceklerini! Şüphesiz onlar aciz bırakamazlar!






وَأَعِدُّواْ لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدْوَّ اللّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِن دُونِهِمْ لاَ تَعْلَمُونَهُمُ اللّهُ يَعْلَمُهُمْ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍ فِي سَبِيلِ اللّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنتُمْ لاَ تُظْلَمُونَ

Ve eıddu lehum mesteta'tum min kuvvetin ve min rıbatil hayli turhibune bihi aduvvallahi ve aduvvekum ve aharine min dunihim, la ta'lemunehum, allahu ya'lemuhum, ve ma tunfiku min şey'in fi sebilillahi yuveffe ileykum ve entum la tuzlemun.


60- ve adedlendirin onlara neye gücünüz yetiyorsa kapasiteniz ölçüsünce kuvvetten ve ribatil haylden/rabıta eyleyip pekiştirilen atlardan korku duyar onunla adüvve Allah/Allah'ın düşmanı ve düşmanınız ve diğerleri yanısıralarından bilmedikleriniz,Allah bilir onları! Ve ne infak ederseniz şeyden/maldan fi sebili Allah/Allah yolunda yüveffe/vefa gösterip döner size ve siz zulme uğramazsınız/yanlış yapılmazsınız!



وَإِن جَنَحُواْ لِلسَّلْمِ فَاجْنَحْ لَهَا وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

Ve in cenehu lis selmi fecnah leha ve tevekkel alallah, innehu huves semiul alim.


 61- Ve eğer cenahları/yanları selm/barış/selamet içinse artık ecnah/yanaşın onlara ve tevekkel/arkanızı dayayın Allah'a! Şüphesiz O var ya O Semi/Duyandır, Aliym/Bilendir!



وَإِن يُرِيدُواْ أَن يَخْدَعُوكَ فَإِنَّ حَسْبَكَ اللّهُ هُوَ الَّذِيَ أَيَّدَكَ بِنَصْرِهِ وَبِالْمُؤْمِنِينَ

Ve in yuridu en yahdeuke feinne hasbekallah, huvellezi eyyedeke bi nasrihi ve bilmu'minin.


62- Ve eğer irade ederseler aldatmaya Seni, sonra şüphesiz hesabını görür Sana Allah! O ki elinden tutarak güçlendirdi Seni Nasrıyla/Yardımıyla ve müminleri/emin olarak inananları!



وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ لَوْ أَنفَقْتَ مَا فِي الأَرْضِ جَمِيعاً مَّا أَلَّفَتْ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَكِنَّ اللّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

Ve ellefe beyne kulubihim, lev enfakte ma fil ardı cemian ma ellefte beyne kulubihim ve lakinnallahe ellefe beynehum, innehu azizun hakim.


63- ve ilaf/arasını bularak kaynaştırdı arasını kalblerinin! Eğer infak/harcasa idin ne varsa arzda cemian kaynaştırıp bulduramazdı arasını ve lakin Allah ellefe/kaynaştırıp buldurdu aralarını! Şüphesiz O Aziz/Üstündür Hakiym/Süreci kontrol edendir!







يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَسْبُكَ اللّهُ وَمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ

Ya eyyuhennebiyyu hasbukallahu ve menittebeake minel mu'minin.


64- Ya ey Nebi/Seçilmiş/Kutsanmış hesab görücü olarak Sanadır Allah ve kim tabi oldu ise Sana mümininden!



يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَرِّضِ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى الْقِتَالِ إِن يَكُن مِّنكُمْ عِشْرُونَ صَابِرُونَ يَغْلِبُواْ مِئَتَيْنِ وَإِن يَكُن مِّنكُم مِّئَةٌ يَغْلِبُواْ أَلْفًا مِّنَ الَّذِينَ كَفَرُواْ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لاَّ يَفْقَهُونَ

Ya eyyuhen nebiyyu harridıl mu'minine alel kıtal, in yekun minkum işrune sabirune yaglibu mieteyn, ve in yekun minkum mietun yaglibu elfen minellezine keferu bi ennehum kavmun la yefkahun.


65- Ya ey Nebi/Seçilmiş/Kutsanmış harriz/ortada olan belirsizliği kaldırarak belirgin ve olumlu dil kullanarak teşvik et mü'minini/emin olarak inananları kıtalleşemeye/öldürme fiiline/savaşa! Eğer yekün olursa sizden yirmi sabirun/kararlı şekilde hedefe kilitlenmiş yeğlib/galib gelirler iki yüze! Ve eğer yekün olursa sizden yüz galib gelirler bine o keferulardan/gerçeği görmezlikten gelenlerden çünkü onlar kavmun la yefkahun/fıkıh edemeyen/eldeki imkanları kullanıp doğru anlama erişemeyen halktır!



الآنَ خَفَّفَ اللّهُ عَنكُمْ وَعَلِمَ أَنَّ فِيكُمْ ضَعْفًا فَإِن يَكُن مِّنكُم مِّئَةٌ صَابِرَةٌ يَغْلِبُواْ مِئَتَيْنِ وَإِن يَكُن مِّنكُمْ أَلْفٌ يَغْلِبُواْ أَلْفَيْنِ بِإِذْنِ اللّهِ وَاللّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ

El'ane haffefallahu ankum ve alime enne fikum da'fa, fe in yekun minkum mietun sabiretun yaglibu mieteyn, ve in yekun minkum elfun yaglibu elfeyni bi iznillah, vallahu meas sabirin.

66- Şimdi hafifletti Allah sizden ve alime/bildi şunu; sizde zayıflık var! Artık eğer yekün olursa sizden yüz sabırlı galib gelir iki yüze! Ve eğer yekün olursa sizden bin, galib gelir iki bine izniyle Allah'ın! Ve Allah hedefe kilitlenip kararlı olarak iden sabırlılarla beraberdir!

















مَا كَانَ لِنَبِيٍّ أَن يَكُونَ لَهُ أَسْرَى حَتَّى يُثْخِنَ فِي الأَرْضِ تُرِيدُونَ عَرَضَ الدُّنْيَا وَاللّهُ يُرِيدُ الآخِرَةَ وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

Ma kane li nebiyyin en yekune lehu esra hatta yushıne fil ard, turidune aradad dunya, vallahu yuridul ahıreh, vallahu azizun hakim.

67- Olacak değildir Nebi/Seçilmiş/Kutsanmış için şu; yekün olması O'nun için -esir almak- hatta yushin/kaçan düşman ordusunu ele geçirip etkisiz hale getirinceye değin arzda!İrade ediyorsunuz arazayı/süreksiz dünyayı! Ve Allah irade ediyor ahireti ve Allah Aziz/Üstündür Hakiym/Süreci kontrol edendir!


لَّوْلاَ كِتَابٌ مِّنَ اللّهِ سَبَقَ لَمَسَّكُمْ فِيمَا أَخَذْتُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ

Lev la kitabun minallahi sebeka le messekum fima ehaztum azabun azim.

68- Eğer olmasa idi kitabun/çıkarılmış kanun Allah'tan sabık/önceden kaydedilmiş, elbette messe/dokunurdu size -neyde aldıysanız- azab-ı aziy/büyük bir işkence!



فَكُلُواْ مِمَّا غَنِمْتُمْ حَلاَلاً طَيِّبًا وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Fe kulu mimma ganimtum halalen tayyiben vettekullah, innallahe gafurun rahim.

69- Artık yeyin neyden ganimet elde ettiyseniz helalen/hukuka uygun tayyiben/hoşa giden olarak ve takvalanın/emir-yasaklara uyarak korunun Allah'a! Şüphesiz Allah Ğafur/Bağışlayandır, Rahiym/Af sonucu iç huzuru verendir!



يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُل لِّمَن فِي أَيْدِيكُم مِّنَ الأَسْرَى إِن يَعْلَمِ اللّهُ فِي قُلُوبِكُمْ خَيْرًا يُؤْتِكُمْ خَيْرًا مِّمَّا أُخِذَ مِنكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Ya eyyuhen nebiyyu kul li men fi eydikum minel esra in ya'lemillahu fi kulubikum hayren yu'tikum hayren mimma uhıze minkum ve yagfirlekum, vallahu gafurun rahim.


70-Ya ey Nebi/Seçilmiş/Kutsanmış de kimse için elinizdeki esirlerden: “Eğer yağlem/bilirse Allah kalblerinizde hayrı verecek size hayrı -neyden alındıysa sizden- ve yeğfir/bağışlayacak sizi! Ve Allah Ğafur/Bağışlayandır Rahiym/Af sonucu iç huzuru getirendir!



وَإِن يُرِيدُواْ خِيَانَتَكَ فَقَدْ خَانُواْ اللّهَ مِن قَبْلُ فَأَمْكَنَ مِنْهُمْ وَاللّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ

Ve in yuridu hıyaneteke fe kad hanullahe min kablu fe emkene minhum, vallahu alimun hakim.


71- ve eğer irade ederlerse hıyanet/sözde inandık diyerek anlaşarak ahidlerinden dönerlerse Sana; bil ki hıyanet etmişlerdir Allah'a önceden, bu yüzden imkan verdi Sana onlardan! Ve Allah Alim/Bilendir, Hakiym/Süreci elinde tutandır!


إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَالَّذِينَ آوَواْ وَّنَصَرُواْ أُوْلَئِكَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَلَمْ يُهَاجِرُواْ مَا لَكُم مِّن وَلاَيَتِهِم مِّن شَيْءٍ حَتَّى يُهَاجِرُواْ وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ إِلاَّ عَلَى قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُم مِّيثَاقٌ وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

İnnellezine amenu ve haceru ve cahedu bi emvalihim ve enfusihim fi sebilillahi vellezine avev ve nasaru ulaike ba'duhum evliyau ba'd, vellezine amenu ve lem yuhaciru ma lekum min velayetihim min şey'in hatta yuhaciru, ve inistensarukum fid dini fe aleykumun nasru illa ala kavmin beynekum ve beynehum misak, vallahu bima ta'melune basir.

72- Şüphesiz o amenüler/emin olarak inananlar ve haceru/zihnen ve mekansal olarak küfürden ayrılıp imana göç edenler ve cahedu/gücünün yettiğince cehd edenler emvalleriyle/mallarıyla ve enfüsihim/kendileriyle fi sebili Allah/Allah yolunda ve o ev sunup sığındıranlar ve nasaru/yardım edenler; işte bunlar bazıları evliyasıdır/dostudur bazısının!

Ve o amenu olanlar ve hicret etmeyenler/zihinsel olarak ayrı ancak mekansal olarak küfürün içinde olanlar -yoktur sizin için velayetlerinden/durumlarını üstlenme min şeyin/ortaya çıkarılıp yapılacak etken -hicret edincelerine/mekansal ayrılış kararı alıncalarına değin! 

Ve eğer istinsar/yardımınızı isterlerse dinde/Allah'ın kurduğu ve insanlara emrettiği inanç yoluyla ilgili, artık üzerinizedir nasr/yardım etmek, istisnadır/hariçtir karşı ise bir kavme/halka aranızda ve aralarında misak/tutulacağına dair vesikalı sözleşme varsa! Ve Allah amellerinize Basiyr/Görendir!



وَالَّذينَ كَفَرُواْ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ إِلاَّ تَفْعَلُوهُ تَكُن فِتْنَةٌ فِي الأَرْضِ وَفَسَادٌ كَبِيرٌ

Vellezine keferu ba'duhum evliyau ba'd, illa tef'aluhu tekun fitnetun fil ardı ve fesadun kebir.

73- ve o keferular/gerçeği takmayanlar bazıları evliyasıdır/dostudur bazısının!İlla/Sadece/istisna tutup tefalu/yaparsanız onu; olacak fitne/can yanması arzda ve fesadı kebir/büyük bozgunculuk!



وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَالَّذِينَ آوَواْ وَّنَصَرُواْ أُولَئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَّهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ

Vellezine amenu ve haceru ve cahedu fi sebilillahi vellezine avev ve nasaru ulaike humul mu'minune hakka, lehum magfiretun ve rizkun kerim.

74- ve o amenuler/emin olarak inananlar ve haceruler/mekani ve zihni küfürden ayrılanlar ve caheduler/gücünün yettiğince cehd edenler fi sebili Allah/Allah yolunda ve o avev/ev sunup sığındıranlar ve nasaru/yardım edenler; işte bunlar; onlar mü'minune hakka/gerçekten tastamam  emin olarak inananlardır, onlar içindir mağfiret/bağışlanma ve rızkun keriym/kıymetli bol bol eli açık cömert hak edişler!



وَالَّذِينَ آمَنُواْ مِن بَعْدُ وَهَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ مَعَكُمْ فَأُوْلَئِكَ مِنكُمْ وَأُوْلُواْ الأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَى بِبَعْضٍ فِي كِتَابِ اللّهِ إِنَّ اللّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Vellezine amenu min ba'du ve haceru ve cahedu meakum fe ulaike minkum, ve ulul erhami ba'duhum evla biba'dın fi kitabillah, innallahe bi kulli şey'in alim.

75- ve o amenuler/emin olarak inananlar sonradan ve haceru olanlar ve cahedu olanlar sizinle birlikte, işte bunlar sizdendir! Ve ulul erham/rahim sahibleri/rahimdaşlar bazıları evladır/yeğlenir bazısına fi kitabi Allah/Allah Kitabı'nda/Allah Kanununda/Allah Yazısında! Şüphesiz Allah her şeye/açığa çıkana Aliym/Bilendir!