mülk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mülk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Nisan 2022 Pazar

77- Alak Denklemi -Mülk İkrası-

 








بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

İsmiyle Allah'ın Rahman'dır, Rahiym'dir.



 ١- تَبَارَكَ الَّذِي بِيَدِهِ الْمُلْكُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
1- Tebarekellezi bi yedihil mulku ve huve ala kulli şey'in kadir.

1- Tebarek; değerlidir O; -Eliyledir- mülk; sahiplik,yönetme ve O her şeyin üstünde Kaadir; üst akıl, güç sahibidir!

٢- الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
2- Ellezi halakal mevte vel hayate li yebluvekum eyyukum ahsenu amela, ve huvel azizul gafur.

2- Ki O; yarattı ölmeyi ve hayatı -bela vermek için size; sınamak için sizi- hanginiz en güzel amel yapıyor! ve O; Aziz; en güçlü, Ğafur; bağışlayıcıdır!

٣- الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا مَّا تَرَى فِي خَلْقِ الرَّحْمَنِ مِن تَفَاوُتٍ فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرَى مِن فُطُورٍ
3- Ellezi halaka seb'a semavatin tibaka, ma tera fi halkır rahmani min tefavut, ferciıl basara hel tera min futur.

3- Ki O; yarattı yedi göğü tabakalı! Görecek değilsiniz yaratışında Rahman'ın uygunsuzluktan! Haydi dönün bakın görebiliyor musunuz bir yarık?

٤- ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ كَرَّتَيْنِ يَنقَلِبْ إِلَيْكَ الْبَصَرُ خَاسِأً وَهُوَ حَسِيرٌ
4- Summerciıl basara kerreteyni yenkalib ileykel basaru hasien ve huve hasir.

4- Sonra dönün bakın iki kere daha, galebe çalar size bakış sineye çekerek ve o kaybeder!

٥- وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَاء الدُّنْيَا بِمَصَابِيحَ وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِّلشَّيَاطِينِ وَأَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابَ السَّعِيرِ
5- Ve lekad zeyyennes semaed dunya bi mesabiha ve cealnaha rucumen liş şeyatini ve a'tedna lehum azabes sair.

5- Ve gerçekten Süsledik göğünü dünyanın lambalarla ve Yaptık onları taşlar -şeytanlar için- ve Hazırladık onlar için alevli işkenceyi!

٦- وَلِلَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
6- Ve lillezine keferu bi rabbihim azabu cehennem, ve bi'sel masir.

6- Ve o inkar edenler için Efendilerini, -cehennem işkencesi- ve berbat bir varış!

٧- إِذَا أُلْقُوا فِيهَا سَمِعُوا لَهَا شَهِيقًا وَهِيَ تَفُورُ
7- İza ulku fiha semiu leha şehikan ve hiye tefur.

7- Ne zaman atıldıklarında -oraya- duyacaklar oranın soluk alışını ve o feveran ederken!

٨- تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ كُلَّمَا أُلْقِيَ فِيهَا فَوْجٌ سَأَلَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذِيرٌ
8- Tekadu temeyyezu minel gayz, kullema ulkıye fiha fevcun seelehum hazenetuha e lem ye'tikum nezir.

8- Neredeyse çatlayacak öfkeden! Her defasında atılınca oraya bir bölük, soracak onlara bekçileri: "Gelmedi mi size bir uyarıcı?" 

٩- قَالُوا بَلَى قَدْ جَاءنَا نَذِيرٌ فَكَذَّبْنَا وَقُلْنَا مَا نَزَّلَ اللَّهُ مِن شَيْءٍ إِنْ أَنتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ كَبِيرٍ
9- Kalu bela kad caena nezirun fe kezzebna ve kulna ma nezzelallahu min şey'in entum illa fi dalalin kebir.

9- Diyecekler: "Evet! Aslında geldi bize bir uyarıcı ancak yalanladık ve dedik: İndirmedi Allah bir şey, siz değilsiniz, sadece büyük bir sapıklıktasınız!"

١٠- وَقَالُوا لَوْ كُنَّا نَسْمَعُ أَوْ نَعْقِلُ مَا كُنَّا فِي أَصْحَابِ السَّعِيرِ
10- Ve kalu lev kunna nesmeu ev na'kılu ma kunna fi ashabis sair.

10- Ve diyecekler: "Eğer olsa idik -duyanlar- ya da -aklı kullananlar- olacak değildik alevin yoldaşları!"

١١- فَاعْتَرَفُوا بِذَنبِهِمْ فَسُحْقًا لِّأَصْحَابِ السَّعِيرِ
11- Fa'terefu bi zenbihim, fe suhkan li ashabis sair.

11- Böylece itiraf edecekler günahlarını! Artık uzak olsun alevin yoldaşları!

١٢- إِنَّ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالْغَيْبِ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ
12- İnnellezine yahşevne rabbehum bil gaybi lehum magfiretun ve ecrun kebir.

12- Şüphesiz o saygıdolu korku duyanlar Efendilerine -kayb ile- onlar içindir mağfiret; bağışlanma ve büyük ücret!

١٣- وَأَسِرُّوا قَوْلَكُمْ أَوِ اجْهَرُوا بِهِ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
13- Ve esirru kavlekum evicheru bih, innehu alimun bi zatis sudur.

13- Ve sırlıca deyin ya da açıktan onu! Şüphesiz O, Alim'dir, bilir özünü göğüslerin!

١٤- أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ
14- Ela ya'lemu men halak, ve huvel latiful habir.

14- Bilmez mi kim yarattıysa? ve O, Latif; ince ayrıntılı bilen, Habiyr; haberdar olandır!

١٥- هُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ ذَلُولًا فَامْشُوا فِي مَنَاكِبِهَا وَكُلُوا مِن رِّزْقِهِ وَإِلَيْهِ النُّشُورُ
15- Huvellezi ceale lekumul arda zelulen femşu fi menakibiha ve kulu min rızkıh, ve ileyhin nuşur.

15- O ki; yaptı sizin için yeri zelil, böylece yürüyün omuzlarında ve yeyin Rızkından! ve O'na dirilip yayılacaksınız!

١٦- أَأَمِنتُم مَّن فِي السَّمَاء أَن يَخْسِفَ بِكُمُ الأَرْضَ فَإِذَا هِيَ تَمُورُ
16- E emintum men fis semai en yahsife bikumul arda fe iza hiye temur.

16- Emin misiniz -Kimse gökte- batırmasından sizle yeri? Artık o zaman o çalkalanır!

١٧- أَمْ أَمِنتُم مَّن فِي السَّمَاء أَن يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا فَسَتَعْلَمُونَ كَيْفَ نَذِيرِ
17- Em emintum men fis semai en yursile aleykum hasıba fe se ta'lemune keyfe nezir.

17- Ya da emin misiniz -Kimse gökte- göndermesinden size fırtına? Sonra bileceksiniz nasılmış Uyarım!

١٨- وَلَقَدْ كَذَّبَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ
18- Ve lekad kezzebellezine min kablihim fe keyfe kane nekir.

18- Ve gerçekten yalanladı o, onlardan öncekiler! sonra nasıl oldu İnkarım!

١٩- أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الطَّيْرِ فَوْقَهُمْ صَافَّاتٍ وَيَقْبِضْنَ مَا يُمْسِكُهُنَّ إِلَّا الرَّحْمَنُ إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ بَصِيرٌ
19- E ve lem yerev ilet tayri fevkahum saffatin ve yakbıdn, ma yumsikuhunne iller rahman, innehu bi kulli şey'in basir.

19- Görmezler mi kuşları üstlerinde sıralı ve yumulur-saçılır! Tutan yok onları, sadece Rahman! Şüphesiz O, her şeye Basiyr; görendir!

٢٠- أَمَّنْ هَذَا الَّذِي هُوَ جُندٌ لَّكُمْ يَنصُرُكُم مِّن دُونِ الرَّحْمَنِ إِنِ الْكَافِرُونَ إِلَّا فِي غُرُورٍ
20- Emmen hazellezi huve cundun lekum yensurukum min dunir rahman, inil kafirune illa fi gurur.

20- Kimdir bu! ki o ordu sizin için yardım eder size yanısıra Rahman'ın? Kafirler değildir, sadece aldanıştadır.

٢١- أَمَّنْ هَذَا الَّذِي يَرْزُقُكُمْ إِنْ أَمْسَكَ رِزْقَهُ بَل لَّجُّوا فِي عُتُوٍّ وَنُفُورٍ
21- Emmen hazellezi yerzukukum in emseke rızkah, bel leccu fi utuvvin ve nufur.

21- Kimdir Bu! ki rızıklandırır sizi, ya tutarsa rızkını? Aksine inatla devam ederler isyanda ve nefretle!

٢٢- أَفَمَن يَمْشِي مُكِبًّا عَلَى وَجْهِهِ أَهْدَى أَمَّن يَمْشِي سَوِيًّا عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
22- E fe men yemşi mukibben ala vechihi ehda emmen yemşi seviyyen ala sıratın mustekim.

22- Artık kimse mi yürüyor düşmüş üstüne yüzünün daha doğru ya da kimse mi yürüyor seviyeli üstünde yolun dosdoğru?

٢٣- قُلْ هُوَ الَّذِي أَنشَأَكُمْ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ
23- Kul huvellezi enşeekum ve ceale lekumus sem'a vel ebsare vel ef'ideh, kalilen ma teşkurun.

23- De: "O ki inşa etti sizi ve yaptı sizin için duymayı ve görmeleri ve gönülleri! Ne az teşekkür ediyorsunuz!

٢٤- قُلْ هُوَ الَّذِي ذَرَأَكُمْ فِي الْأَرْضِ وَإِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
24- Kul huvellezi zereekum fil ardı ve ileyhi tuhşerun.

24- De: "O ki zirai faaliyet icabı bulunup bitirendir sizi yerde ve O'na hasat edilip toplanacaksınız!

٢٥- وَيَقُولُونَ مَتَى هَذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
25- Ve yekulune meta hazel va'du in kuntum sadikin.

25- Ve derler: "Ne zamandır bu vaad, eğer doğru iseniz?" 

٢٦- قُلْ إِنَّمَا الْعِلْمُ عِندَ اللَّهِ وَإِنَّمَا أَنَا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
26- Kul innemel ilmu indallahi ve innema ene nezirun mubin.

26- De: "Sadece ilmi yanındadır Allah'ın ve sadece ben apaçık bir uyarıcıyım!" 

٢٧- فَلَمَّا رَأَوْهُ زُلْفَةً سِيئَتْ وُجُوهُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَقِيلَ هَذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تَدَّعُونَ
27- Fe lemma reevhu zulfeten siet vucuhullezine keferu ve kile hazellezi kuntum bihi teddeun.

27- Böylece ne zaman göreceklerinde onu yanaşırken kötüleşecek yüzleri o küfredenlerin ve denilecek: "Budur o sizin onu çağırdığınız!" 

٢٨- قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَهْلَكَنِيَ اللَّهُ وَمَن مَّعِيَ أَوْ رَحِمَنَا فَمَن يُجِيرُ الْكَافِرِينَ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ
28- Kul ereeytum in ehlekeniyallahu ve men maıye ev rahımena fe men yucirul kafirine min azabin elim.

28- De: "Gördünüz mü, eğer helak etse beni Allah ve kimse benimle beraber olanları ya da rahimiyetini gösterip huzuru yaşatsa bize, peşinden kim kollayabilir kafirleri acı verici işkenceden?"

٢٩- قُلْ هُوَ الرَّحْمَنُ آمَنَّا بِهِ وَعَلَيْهِ تَوَكَّلْنَا فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
29- Kul huver rahmanu amenna bihi ve aleyhi tevekkelna, fe se ta'lemune men huve fi dalalin mubin.

29- De: "O Rahman; iyiliğin, merhametin özüdür, emin olarak inanıyoruz O'na ve O'na arkamızı yaslıyoruz. Böylece yakında bileceksiniz kimmiş o apaçık sapıklıkta olan!"

٣٠- قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَصْبَحَ مَاؤُكُمْ غَوْرًا فَمَن يَأْتِيكُم بِمَاء مَّعِينٍ
30- Kul e re'eytum in asbaha maukum gavren fe men ye'tikum bi main main.

30- De: "Gördünüz mü eğer oluverirse suyunuz çekilmiş, sonra kim getirebilir size suyu gözesinden?"