11 Mayıs 2022 Çarşamba

84- Alak Denklemi -Rum- İkrası





 بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

İsmiyle Allah'ın Rahman'dır, Rahiym'dir.



 ١- الم
1- Elif lam mim.

1- Elif lam mim.

٢- غُلِبَتِ الرُّومُ
2- Gulibetir rum.

2- Mağlub oldu Romalılar!

٣- فِي أَدْنَى الْأَرْضِ وَهُم مِّن بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ
3- Fi ednel ardı ve hum min ba'di galebihim se yaglibun.

3- En yakın yerde ve onlar bu mağlubiyetlerinden sonra yakında galib gelecektir!

٤- فِي بِضْعِ سِنِينَ لِلَّهِ الْأَمْرُ مِن قَبْلُ وَمِن بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ
4- Fi bıd'ı sinin, lillahil emru min kablu ve min ba'd, ve yevme izin yefrahul mu'minun.

4- Birkaç senede, Allah'ın'dır Emir -önceden- ve -sonradan- ve o izin günü ferahlayacak emin olarak inananlar!

٥- بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
5- Bi nasrillah, yansuru men yeşa', ve huvel azizur rahim.
 
5- Yardımıyla Allah'ın! Yardım eder istediğine ve O Aziyz; istediğini yapan, mağlub eden, Rahiym; merhametin, huzurun kaynağıdır!

٦- وَعْدَ اللَّهِ لَا يُخْلِفُ اللَّهُ وَعْدَهُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
6- Va'dallah, la yuhlifullahu va'dehu ve lakinne ekseren nasi la ya'lemun.

6- Vaadi-dir Allah'ın, muhalefet etmez Allah vaadine, ve ama çoğusu insanların bilmezler!

٧- يَعْلَمُونَ ظَاهِرًا مِّنَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ عَنِ الْآخِرَةِ هُمْ غَافِلُونَ
7- Ya'lemune zahiren minel hayatid dunya, ve hum anil ahıreti hum gafilun.

7- Bilirler zahiri dünya hayatından ve onlar ahiret hakkında gafil olanlardır!

٨- أَوَلَمْ يَتَفَكَّرُوا فِي أَنفُسِهِمْ مَا خَلَقَ اللَّهُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ وَأَجَلٍ مُّسَمًّى وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنَ النَّاسِ بِلِقَاء رَبِّهِمْ لَكَافِرُونَ
8- E ve lem yetefekkeru fi enfusihim, ma halakallahus semavati vel arda ve ma beynehuma illa bil hakkı ve ecelin musemma ve inne kesiran minen nasi bi likai rabbihim le kafirun.

8- Fikir yürütmediler mi kendilerinde? Yaratmadı Allah gökleri ve yeri ve ne varsa aralarında sadece --Hakkla- ve adı konulmuş bir ecelle ve şüphesiz çoğusu insanlardan buluşmaya Efendileri'ne elbette kafirdir!

٩- أَوَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَيَنظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ كَانُوا أَشَدَّ مِنْهُمْ قُوَّةً وَأَثَارُوا الْأَرْضَ وَعَمَرُوهَا أَكْثَرَ مِمَّا عَمَرُوهَا وَجَاءتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَكِن كَانُوا أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
9- E ve lem yesiru fil ardı fe yenzuru keyfe kane akıbetullezine min kablihim, kanu eşedde minhum kuvveten, ve esarul arda ve ameruha eksera mimma ameruha ve caethum rusuluhum bil beyyinat, fe ma kanallahu li yazlimehum ve lakin kanu enfusehum yazlimun.

9- Seyre çıkmadılar mı yerde, sonra baksınlar nasıl oldu akıbeti o onlardan öncekilerinin? Daha şedid idiler onlardan kuvveten ve işlemiş idiler yeri ve imar etmiş idiler onu daha çok onların onu imarından ve gelmiş idi Rasülleri beyyineler; açık delillerle. Artık olmamış idi Allah yanlış yapıp zulm eden onlara ve ama onlar olmuş idiler kendilerine yanlış yapıp zulm edenler!

١٠- ثُمَّ كَانَ عَاقِبَةَ الَّذِينَ أَسَاؤُوا السُّوأَى أَن كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ وَكَانُوا بِهَا يَسْتَهْزِؤُون
10- Summe kane akıbetellezine esaus sua en kezzebu bi ayatillahi ve kanu biha yestehziun.

10- Sonra olmuş idi akıbeti o kötülük edenlerin kötü ki yalanlamış idiler -ayetlerini Allah'ın- ve olmuş idiler -onlara- gırgıra alıp alay edenler!

١١- اللَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
11- Allahu yebdeul halka summe yuiduhu summe ileyhi turceun.

11- Allah başlar yaratışa sonra iade eder onu sonra O'na'dır dönersiniz!

١٢- وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يُبْلِسُ الْمُجْرِمُونَ
12- Ve yevme tekumus saatu yublisul mucrimun.

12- Ve o gün çalar saat iblisane bir ümitsizliğe bürünür suçlular!

١٣- وَلَمْ يَكُن لَّهُم مِّن شُرَكَائِهِمْ شُفَعَاء وَكَانُوا بِشُرَكَائِهِمْ كَافِرِينَ
13- Ve lem yekun lehum min şurekaihim şufeau ve kanu bi şurekaihim kafirin.

13- Ve olmaz yekun onlar için yamandırıp ortak tuttuklarından şefaatçiler; sahip çıkıp koruyanlar ve olurlar yamandırıp ortak tuttuklarına kafirler!

١٤- وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَتَفَرَّقُونَ
14- Ve yevme tekumus saatu yevmeizin yeteferrakun.

14- Ve o gün çalınca saat izin günü tefrikaya düşüp ayrılırlar!

١٥- فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَهُمْ فِي رَوْضَةٍ يُحْبَرُونَ
15- Fe emmellezine amenu ve amilus salihati fe hum fi ravdatin yuhberun.

15- Böylece ama o emin olarak inanan ve amel eden doğruları işte onlar sulak yeşilliklerde sevindirileceklerdir!

١٦- وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا وَلِقَاء الْآخِرَةِ فَأُوْلَئِكَ فِي الْعَذَابِ مُحْضَرُونَ
16- Ve emmellezine keferu ve kezzebu bi ayatina ve likail ahıreti fe ulaike fil azabi muhdarun.

16- Ve ama o inkarcı kafir olan ve yalanlayan -Ayetlerimizi- ve buluşmayı ahirete işte bunlar işkencede hazır bulundurulacaklardır!

١٧- فَسُبْحَانَ اللَّهِ حِينَ تُمْسُونَ وَحِينَ تُصْبِحُونَ
17- Fe subhanallahi hine tumsune ve hine tusbıhun.

17- Artık anın Allah'ı eriştiğinizde akşama ve eriştiğinizde sabaha!

١٨- وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَعَشِيًّا وَحِينَ تُظْهِرُونَ
18- Ve lehul hamdu fis semavati vel ardı ve aşiyyen ve hine tuzhırun.

18- ve O'nun'dur övgü göklerde ve yerde ve akşamsonu ve eriştiğinizde öğleye!

١٩- يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَكَذَلِكَ تُخْرَجُونَ
19- Yuhricul hayye minel meyyiti ve yuhricul meyyite minel hayyi ve yuhyil arda ba'de mevtiha, ve kezalike tuhrecun.

19- Çıkarır diriyi ölüden ve çıkarır ölüyü diriden ve diriltir yeri ölümünden sonra ve işte böyle çıkarılacaksınız!

٢٠- وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ إِذَا أَنتُم بَشَرٌ تَنتَشِرُونَ
20- Ve min ayatihi en halakakum min turabin summe iza entum beşerun tenteşirun.

20- Ve -Ayetlerindendir- şu; Yarattı sizi topraktan sonra o zaman siz beşer olarak yaşar yayılırsınız!

٢١- وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
21- Ve min ayatihi en halaka lekum min enfusikum ezvacen li teskunu ileyha ve ceale beynekum meveddeten ve rahmeh, inne fi zalike le ayatin li kavmin yetefekkerun.

21- Ve -Ayetlerindendir- şu; Yarattı sizin için -kendinizden- eşler sükun bulasınız diye -onda- ve Yaptı aranızda istek ve rahmet! Şüphesiz bunda elbette ayetler vardır fikir yürüten halk için!

٢٢- وَمِنْ آيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ وَأَلْوَانِكُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّلْعَالِمِينَ
22- Ve min ayatihi halkus semavati vel ardı vahtilafu elsinetikum ve elvanikum, inne fi zalike le ayatin lil alimin.

22- Ve -Ayetlerindendir- Yaratışı gökleri ve yeri ve ihtilafta olması lisanlarınızın ve renklerinizin! Şüphesiz bunda elbette ayetler vardır alimler için!

٢٣- وَمِنْ آيَاتِهِ مَنَامُكُم بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَابْتِغَاؤُكُم مِّن فَضْلِهِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَسْمَعُونَ
23- Ve min ayatihi menamukum bil leyli ven nehari vebtigaukum min fadlih, inne fi zalike le ayatin li kavmin yesmeun.

23- Ve -Ayetlerindendir- uyumanız geceleri ve gündüzleri ve aramanızdır fazlalığından. Şüphesiz bunda elbette ayetler vardır duyan bir halk için!

٢٤- وَمِنْ آيَاتِهِ يُرِيكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاء مَاء فَيُحْيِي بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
24- Ve min ayatihi yurikumul berka havfen ve tamaan, ve yunezzilu mines semai maen fe yuhyi bihil arda ba'de mevtiha, inne fi zalike le ayatin li kavmin ya'kılun.

24- Ve -Ayetlerindendir- Gösterir size şimşeği saygıdolu korku duymak ve tamah etmek olarak ve indirir gökten su böylece diriltir -onunla- yeri ölümünden sonra. Şüphesiz bunda elbette ayetler vardır akleden bir halk için!

٢٥- وَمِنْ آيَاتِهِ أَن تَقُومَ السَّمَاء وَالْأَرْضُ بِأَمْرِهِ ثُمَّ إِذَا دَعَاكُمْ دَعْوَةً مِّنَ الْأَرْضِ إِذَا أَنتُمْ تَخْرُجُونَ
25- Ve min ayatihi en tekumes semau vel ardu bi emrih, summe iza deakum da'veten minel ardı iza entum tahrucun.

25- Ve -Ayetlerindendir- şu; ayakta tutar göğü ve yeri -Emriyle- sonra ne zaman davet ettiğinde sizi bir davetle -yerden- o vakit siz çıkarsınız!

٢٦- وَلَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلٌّ لَّهُ قَانِتُونَ
26- Ve lehu men fis semavati vel ard, kullun lehu kanitun.

26- Ve O'nun'dur kim varsa göklerde ve yerde hepsi O'na özden yönelirler!

٢٧- وَهُوَ الَّذِي يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَهُوَ أَهْوَنُ عَلَيْهِ وَلَهُ الْمَثَلُ الْأَعْلَى فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
27- Ve huvellezi yebdeul halka summe yuiduhu, ve huve ehvenu aleyh, ve lehul meselul a'la fis semavati vel ard, ve huvel azizul hakim.

27- Ve O ki başlar yaratışa sonra iade eder onu ve o daha basittir O'na ve O'nun'dur Yüce Mesele göklerde ve yerde ve O Aziyz; herkesi yenen, Hakiym; süreci kontrol edendir!

٢٨- ضَرَبَ لَكُم مَّثَلًا مِنْ أَنفُسِكُمْ هَل لَّكُم مِّن مَّا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُم مِّن شُرَكَاء فِي مَا رَزَقْنَاكُمْ فَأَنتُمْ فِيهِ سَوَاء تَخَافُونَهُمْ كَخِيفَتِكُمْ أَنفُسَكُمْ كَذَلِكَ نُفَصِّلُ الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
28- Darabe lekum meselen min enfusikum, hel lekum min ma meleket eymanukum min şurekae fi ma rezaknakum fe entum fihi sevaun tehafunehum ke hifetikum enfusekum, kezalike nufassılul ayati li kavmin ya'kılun.

28- Veriyor sizin için bir misali kendinizden; var mıdır sizin için aldıklarınızdan mülkiyet altına yeminlerinizle şerikten neyde Rızıklandırdıysak sizi, böylece siz onda aynı seviyede olursunuz onlara sorumluluk endişesiyle korku taşırsınız aynı kendinize sorumluluk endişesiyle korku taşıdığınız gibi? İşte böyle Açıklarız ayetleri akleden bir halk için!

٢٩- بَلِ اتَّبَعَ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَهْوَاءهُم بِغَيْرِ عِلْمٍ فَمَن يَهْدِي مَنْ أَضَلَّ اللَّهُ وَمَا لَهُم مِّن نَّاصِرِينَ
29- Belittebeallezine zalemu ehvaehum bi gayri ilm, fe men yehdi men edallallah, ve ma lehum min nasırin.

29- Aksine tabi oldu o yanlış yapan zalimler hevalarına olmaksızın ilim! Böylece kim hidayet edebilir kimi dalalete düşürdüyse Allah? Ve yoktur onlar için Yardımcılardan! 

٣٠- فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَا تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
30- Fe ekim vecheke lid dini hanifa, fıtratallahilleti fataran nase aleyha, la tebdile li halkıllah, zaliked dinul kayyimu ve lakinne ekseren nasi la ya'lemun.

30- Böylece tut yüzünü Din'e; inanç yoluna Hanif; direkt olarak sapmaksızın, -fıtratına; yokluğu yarıp özünü varedenine Allah'ın ki yokluğu yarıp özünü varetti insanlığın onda! Değişiklik yoktur yaratmasında Allah'ın! İşte budur Ayakta Duran Din; inanç yolu ve ama çoğusu insanların bilmezler!

٣١- مُنِيبِينَ إِلَيْهِ وَاتَّقُوهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُشْرِكِينَ
31- Munibine ileyhi vettekuhu ve ekimus salate ve la tekunu minel muşrikin.

31- Yönelin O'na ve emir-yasaklara uyarak korunun ve ayakta tutun salatı; yönelişi ve olmayın ortak koşup yamandıran müşriklerden!

٣١- مِنَ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ
32- Minellezine ferraku dinehum ve kanu şiyea, kullu hızbin bima ledeyhim ferihun.

32- O ayırt edenlerden dinlerini ve olan şia; topluluklar! Her hizip yanındakiyle ferahlanır!

٣٣- وَإِذَا مَسَّ النَّاسَ ضُرٌّ دَعَوْا رَبَّهُم مُّنِيبِينَ إِلَيْهِ ثُمَّ إِذَا أَذَاقَهُم مِّنْهُ رَحْمَةً إِذَا فَرِيقٌ مِّنْهُم بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ
33- Ve iza messen nase durrun deav rabbehum munibine ileyhi summe iza ezakahum minhu rahmeten iza ferikun minhum bi rabbihim yuşrikun.

33- Ve ne zaman dokunsa insanlara bir zarar dua ederler Efendi'lerine -yönelerek O'na- sonra ne zaman Tattırdığında onlara -O'ndan- bir rahmet o zaman bir ferik onlardan Efendi'lerine ortak koşup yamandırıp şirke düşerler!

٣٤- لِيَكْفُرُوا بِمَا آتَيْنَاهُمْ فَتَمَتَّعُوا فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
34- Li yekfuru bima ateynahum, fe temetteu fe sevfe ta'lemun.

34- Küfretmeleri için ne Verdiysek onlara! Artık metalanın nasılsa yakında bileceksiniz!

٣٥- أَمْ أَنزَلْنَا عَلَيْهِمْ سُلْطَانًا فَهُوَ يَتَكَلَّمُ بِمَا كَانُوا بِهِ يُشْرِكُونَ
35- Em enzelna aleyhim sultanen fe huve yetekellemu bima kanu bihi yuşrikun.

35- Ya da İndirdik onlara bir -sultan- böylece -o- kelam ediyor neye -O'nunla- ortak koşup yamandırıp şirke düşmeleri gerektiğini?

٣٦- وَإِذَا أَذَقْنَا النَّاسَ رَحْمَةً فَرِحُوا بِهَا وَإِن تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ إِذَا هُمْ يَقْنَطُونَ
36- Ve iza ezaknen nase rahmeten ferihu biha, ve in tusıbhum seyyietun bima kaddemet eydihim iza hum yaknetun.

36- Ve ne zaman Tattırsak insanlara bir rahmet ferahlanırlar onunla ve eğer isabet etse onlara bir kötülük -ne gönderdiyseler önceden elleriyle- o zaman onlar umutsuzluğa kapılır!

٣٧- أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاء وَيَقْدِرُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
37- E ve lem yerev ennellahe yebsutur rızka li men yeşau ve yakdir, inne fi zalike le ayatin li kavmin yu'minun.

37- Görmezler mi şunu; Allah yayar rızkı kim için isterse ve kısar da. Şüphesiz bunda elbette bir ayet vardır emin olarak inanan halk için.

٣٨- فَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ ذَلِكَ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يُرِيدُونَ وَجْهَ اللَّهِ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
38- Fe ati zel kurba hakkahu vel miskine vebnes sebil, zalike hayrun lillezine yuridune vechallahi ve ulaike humul muflihun.

38- Böylece ver yakınlık bağı bulunana -Hakkını- ve yoksula ve yolun oğluna! İşte bu daha hayırlıdır o isteyenler için -Yüzünü Allah'ın- ve işte bunlar; onlar felaha erecek olanlardır!

٣٩- وَمَا آتَيْتُم مِّن رِّبًا لِّيَرْبُوَ فِي أَمْوَالِ النَّاسِ فَلَا يَرْبُو عِندَ اللَّهِ وَمَا آتَيْتُم مِّن زَكَاةٍ تُرِيدُونَ وَجْهَ اللَّهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُضْعِفُونَ
39- Ve ma ateytum min riben li yerbuve fi emvalin nasi fe la yerbu indallah, ve ma ateytum min zekatin turidune vechallahi fe ulaike humul mud'ıfun.

39- Ve ne verirseniz tefecilikten kabarması için mallarında insanların bilin ki kabarmaz -yanında Allah'ın- ve ne verirseniz zekattan -isteyerek Yüzünü Allah'ın- işte bunlar; onlaradır çifterli olarak!

٤٠- اللَّهُ الَّذِي خَلَقَكُمْ ثُمَّ رَزَقَكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ هَلْ مِن شُرَكَائِكُم مَّن يَفْعَلُ مِن ذَلِكُم مِّن شَيْءٍ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
40- Allahullezi halakakum summe rezekakum summe yumitukum summe yuhyikum, hel min şurekaikum men yef'alu min zalikum min şey', subhanehu ve teala amma yuşrikun.

40- Allah ki O yarattı sizi sonra rızıklandırdı sizi sonra öldürecek sizi sonra hayat verecek size. Var mıdır -yamandırdığınız ortaklarınızdan kimse- faaliyette bulunabilecek bunlardan bir şeyden? Anın O'nu, -yalnızca O yapabilir bunları Subhanehu- ve Ala; uludur O ortak koşup yamandırdıklarından!

٤١- ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ لِيُذِيقَهُم بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
41- Zaharel fesadu fil berri vel bahri bima kesebet eydin nasi, li yuzikahum ba'dallezi amilu leallehum yerciun.

41- Zuhur etti fesad karada ve denizde kazandıklarından ötürü ellerinin insanların -Tattırması için onlara -bazılarını- o amellerinin! Belki onlar dönerler!

٤٢- قُلْ سِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَانظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِن قَبْلُ كَانَ أَكْثَرُهُم مُّشْرِكِينَ
42- Kul siru fil ardı fenzuru keyfe kane akıbetullezine min kabl, kane ekseruhum muşrikin.

42- De: "Seyir edip dolaşın yerde sonra bakın nasıl oldu akıbeti o, öncekilerin? Olmuş idi çoğusu onların ortak koşup yamandıran müşrikler!"

٤٣- فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ الْقَيِّمِ مِن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لَّا مَرَدَّ لَهُ مِنَ اللَّهِ يَوْمَئِذٍ يَصَّدَّعُونَ
43- Fe ekim vecheke lid dinil kayyimi min kabli en ye'tiye yevmun la meredde lehu minallahi yevmeizin yassaddeun.

43- Artık tut yüzünü Din-i Kayyım; ayakta kalacak inanç yoluna -önceden- ki o gün gelir -yoktur geri dönüşü onun- Allah'tan. O izin günü çatlayıp ayrılacaklar!

٤٤- مَن كَفَرَ فَعَلَيْهِ كُفْرُهُ وَمَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِأَنفُسِهِمْ يَمْهَدُونَ
44- Men kefere fe aleyhi kufruh, ve men amile salihan fe li enfusihim yemhedun.

44- Kim kefere olur inanmazsa sonra aleyhinedir küfrü ve kim amel ederse doğruluğu sonra kendileri için yatak yaparlar!

٤٥- لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِن فَضْلِهِ إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْكَافِرِينَ
45- Li yecziyellezine amenu ve amilus salihati min fadlih, innehu la yuhıbbul kafirin.

45- Cezalandırması için o, emin olarak inanan ve amel eden doğruları -Fazlalığından- olarak! Şüphesiz O, sevmez kafirleri!

٤٦- وَمِنْ آيَاتِهِ أَن يُرْسِلَ الرِّيَاحَ مُبَشِّرَاتٍ وَلِيُذِيقَكُم مِّن رَّحْمَتِهِ وَلِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
46- Ve min ayatihi en yursiler riyaha mubeşşiratin ve li yuzikakum min rahmetihi ve li tecriyel fulku bi emrihi ve li tebtegu min fadlihi ve leallekum teşkurun.

46- Ve -Ayetlerindendir- şu; Gönderir rüzgarları müjdeciler ve tattırması için rahmetinden ve akması için gemiler -Emriyle- ve aramanız için fazlalığından ve belki siz teşekkür edip şükredersiniz!

٤٧- وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ رُسُلًا إِلَى قَوْمِهِمْ فَجَاؤُوهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَانتَقَمْنَا مِنَ الَّذِينَ أَجْرَمُوا وَكَانَ حَقًّا عَلَيْنَا نَصْرُ الْمُؤْمِنِينَ
47- Ve lekad erselna min kablike rusulen ila kavmihim fe cauhum bil beyyinati fentekamna minellezine ecramu, ve kane hakkan aleyna nasrul mu'minin.

47- Ve gerçekten Gönderdik -Senden önce- Rasülleri -halklarına- böylece geldiklerinde onlara -anlaşılır delillerle- peşinden Öç aldık o, suç işleyenlerden! Ve oldu Hak Üzerimize, yardım etmeye emin olarak inananlara!

٤٨- اللَّهُ الَّذِي يُرْسِلُ الرِّيَاحَ فَتُثِيرُ سَحَابًا فَيَبْسُطُهُ فِي السَّمَاء كَيْفَ يَشَاء وَيَجْعَلُهُ كِسَفًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهِ فَإِذَا أَصَابَ بِهِ مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ
48- Allahullezi yursilur riyaha fe tusiru sehaben fe yebsutuhu fis semai keyfe yeşau ve yec'aluhu kisefen fe terel vedka yahrucu min hılalih, fe iza esabe bihi men yeşau min ibadihi iza hum yestebşirun.

48- Allah ki O gönderir rüzgarları peşinden sürer bulutları peşinden yayar onu gökte nasıl isterse ve yapar onu parçalar peşinden görürsün damlacıklar çıkar aralarından peşinden ne zaman isabet ettirince -onunla- kime isterse -kullarından- o zaman onlar müjdelenirler!

٤٩- وَإِن كَانُوا مِن قَبْلِ أَن يُنَزَّلَ عَلَيْهِم مِّن قَبْلِهِ لَمُبْلِسِينَ
49- Ve in kanu min kabli en yunezzele aleyhim min kablihi le mublisin.

49- Ve oysa onlar olmuş idiler -önceden- indirilmesi hususunda onlara -ondan önceden- elbette iblisane bir ümitsizlikte!

٥٠- فَانظُرْ إِلَى آثَارِ رَحْمَتِ اللَّهِ كَيْفَ يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا إِنَّ ذَلِكَ لَمُحْيِي الْمَوْتَى وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
50- Fenzur ila asari rahmetillahi keyfe yuhyil arda ba'de mevtiha, inne zalike le muhyil mevta, ve huve ala kulli şey'in kadir.

50- Artık bak eserlerine rahmetinin Allah'ın nasıl hayat verir yere -ölümünden sonra- Şüphesiz işte böyle elbette hayat verecektir ölülere! ve O her şey; olan biten üzerine Kaadir; gücü yetendir!

٥١- وَلَئِنْ أَرْسَلْنَا رِيحًا فَرَأَوْهُ مُصْفَرًّا لَّظَلُّوا مِن بَعْدِهِ يَكْفُرُونَ
51- Ve le in erselna rihan fe raevhu musfarran le zallu min ba'dihi yekfurun.

51- Ve gerçekten eğer Göndersek rüzgarı peşinden görseler onu sararmış elbette zifiri karanlığa dönerler -ondan sonra- küfr ederek!

٥٢- فَإِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَى وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاء إِذَا وَلَّوْا مُدْبِرِينَ
52- Fe inneke la tusmiul mevta ve la tusmius summed duae iza vellev mudbirin.

52- Artık şüphesiz Sen duyuramazsın ölmüşe ve duyuramazsın sağıra -çağrıyı- ne zaman dönerse arkasını!

٥٣- وَمَا أَنتَ بِهَادِي الْعُمْيِ عَن ضَلَالَتِهِمْ إِن تُسْمِعُ إِلَّا مَن يُؤْمِنُ بِآيَاتِنَا فَهُم مُّسْلِمُونَ
53- Ve ma ente bi hadil umyi an dalaletihim, in tusmiu illa men yu'minu bi ayatina fe hum muslimun.

53- Ve değilsin Sen hidayet edecek köre dalaletinden, duyuramazsın sadece kim emin olarak inanırsa -Ayetlerimize- artık onlar teslim olan müslimlerdir!

٥٤- اللَّهُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن ضَعْفٍ ثُمَّ جَعَلَ مِن بَعْدِ ضَعْفٍ قُوَّةً ثُمَّ جَعَلَ مِن بَعْدِ قُوَّةٍ ضَعْفًا وَشَيْبَةً يَخْلُقُ مَا يَشَاء وَهُوَ الْعَلِيمُ الْقَدِيرُ
54- Allahullezi halakakum min da'fin summe ceale min ba'di da'fin kuvveten summe ceale min ba'di kuvvetin da'fen ve şeybeh, yahluku ma yeşau, ve huvel alimul kadir.

54- Allah ki O yarattı sizi -zayıflıktan- sonra Yaptı zayıflıktan sonra kuvvetliliği sonra Yaptı kuvvetlilikten sonra zayıflığı ağar saçlılığı. Yaratır ne İsterse! ve O Aliym; bilendir Kaadir; süreci kontrol edendir!

٥٥- وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يُقْسِمُ الْمُجْرِمُونَ مَا لَبِثُوا غَيْرَ سَاعَةٍ كَذَلِكَ كَانُوا يُؤْفَكُونَ
55- Ve yevme tekumus saatu yuksimul mucrimune ma lebisu gayra saah, kezalike kanu yu'fekun.

55- Ve o gün çalacak saat yemin edecek suçlular -kalmadıklarına dair bir saat dışında- işte böyle kandırılıp döndürülüyor idiler!

٥٦- وَقَالَ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ وَالْإِيمَانَ لَقَدْ لَبِثْتُمْ فِي كِتَابِ اللَّهِ إِلَى يَوْمِ الْبَعْثِ فَهَذَا يَوْمُ الْبَعْثِ وَلَكِنَّكُمْ كُنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
56- Ve kalellezine utul ilme vel imane lekad lebistum fi kitabillahi ila yevmil ba'si fe haza yevmul ba'si ve lakinnekum kuntum la ta'lemun.

56- Ve diyecek o verilenler -ilim ve iman-; "Gerçekten kaldınız -Kitabı'nda Allah'ın- gününe kadar dirilmenin! İşte bu diriliş günüdür ve ama siz bilmiyor idiniz!"

٥٧- فَيَوْمَئِذٍ لَّا يَنفَعُ الَّذِينَ ظَلَمُوا مَعْذِرَتُهُمْ وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ
57- Fe yevmeizin la yenfeullezine zalemu ma'ziratuhum ve la hum yusta'tebun.

57- Artık o izin günü fayda sağlamaz o yanlış yapan zalimlere mazeretleri ve onlar özür dileyip arayı yumuşatamayacaklar!

٥٨- وَلَقَدْ ضَرَبْنَا لِلنَّاسِ فِي هَذَا الْقُرْآنِ مِن كُلِّ مَثَلٍ وَلَئِن جِئْتَهُم بِآيَةٍ لَيَقُولَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ أَنتُمْ إِلَّا مُبْطِلُونَ
58- Ve lekad darebna lin nasi fi hazel kur'ani min kulli mesel, ve le in ci'tehum bi ayetin le yekulennellezine keferu in entum illa mubtılun.

58- Ve gerçekten Verdik insanlar için bu okunan Kur'an'da her meseleden! Ve gerçekten eğer getirsen onlara -bir ayet- elbette diyecek o inkarcılar: "Değilsiniz siz sadece sallayan sahtekarlar!"

٥٩- كَذَلِكَ يَطْبَعُ اللَّهُ عَلَى قُلُوبِ الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ
59- Kezalike yatbaullahu ala kulubillezine la ya'lemun.

59- İşte böyle kalıba sokar Allah kalblerinin üzerini o bilmeyenlerin!

٦٠- فَاصْبِرْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَلَا يَسْتَخِفَّنَّكَ الَّذِينَ لَا يُوقِنُونَ
60- Fasbir inne va'dallahi hakkun ve la yestahıffennekellezine la yukınun.

60- Artık sabret; kararlı olarak hedefe kilitlen! Şüphesiz -Allah vaadi hakktır- ve hafifletmesin; alamazlar Seni o gönlü yatışmayıp aklı ikna olmayanlar!






 





















25 Nisan 2022 Pazartesi

83- Alak Denklemi -İnşikak- İkrası






بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

İsmiyle Allah'ın Rahman'dır, Rahiym'dir.



 ١- إِذَا السَّمَاء انشَقَّتْ
1- İzes semaunşakkat.

1- Ne zaman gök yarıldığında,

٢- وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ
2- Ve ezinet li rabbiha ve hukkat.

2- Ve kulak verince Efendisi'ne ve hak yerine gelince,

٣- وَإِذَا الْأَرْضُ مُدَّتْ
3- Ve izel ardu muddet.

3- Ve ne zaman yer uzatıldığında,

٤- وَأَلْقَتْ مَا فِيهَا وَتَخَلَّتْ
4- Ve elkat ma fiha ve tehallet.

4- Ve attığında ne varsa onda ve boşaldığında,

٥- وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ
5- Ve ezinet li rabbiha ve hukkat.

5- Ve kulak verdiğinde Efendisi'ne ve hak yerine gelince,

٦- يَا أَيُّهَا الْإِنسَانُ إِنَّكَ كَادِحٌ إِلَى رَبِّكَ كَدْحًا فَمُلَاقِيهِ
6- Ya eyyuhel insanu inneke kadihun ila rabbike kedhan fe mulakih.

6- Ya ey insan! şüphesiz sen didinmektesin Efendine didinişle sonra buluşacaksın O'nun'la!

٧- فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ
7- Fe emma men utiye kitabehu bi yeminih.

7- Sonra her kime verilince kitabı sağ elinde,

٨- فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَابًا يَسِيرًا
8- Fe sevfe yuhasebu hısaben yesira.

8- Sonra yakında hesabı verir bir hesabla kolayca!

٩- وَيَنقَلِبُ إِلَى أَهْلِهِ مَسْرُورًا
9- Ve yenkalibu ila ehlihi mesrura.

9- Ve gidecektir ehline meramına ermiş!

١٠- وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ وَرَاء ظَهْرِهِ
10- Ve emma men utiye kitabehu verae zahrih.

10- Ve her kime verilince kitabı arkasından sırtının,

١١- فَسَوْفَ يَدْعُو ثُبُورًا
11- Fe sevfe yed'u subura.

11- Sonra yakında çağıracak yok olmayı!

١٢-  وَيَصْلَى سَعِيرًا
12- Ve yasla saira.

12- Ve tutuşacaktır aleve!

١٣- إِنَّهُ كَانَ فِي أَهْلِهِ مَسْرُورًا
13- İnnehu kane fi ehlihi mesrura.

13- Şüphesiz o olmuş idi ehlinde meramına ermiş!

١٤- إِنَّهُ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ
14- İnnehu zanne en len yahur.

14- Şüphesiz o zannediyor idi asla dönmeyeceğini!

١٥- بَلَى إِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِهِ بَصِيرًا
15- Bela, inne rabbehu kane bihi basira.

15- Aksine, şüphesiz Efendisi onu Görüyor idi!

١٦- فَلَا أُقْسِمُ بِالشَّفَقِ
16- Fe la uksimu biş şefak.

16- Sonra hayır Yemin ederim şafağa!

١٧- وَاللَّيْلِ وَمَا وَسَقَ
17- Vel leyli ve ma vesak.

17- Ve geceye ve ne topladığına,

١٨- وَالْقَمَرِ إِذَا اتَّسَقَ
18- Vel kameri izet tesak.

18- Ve Ay'a ne zaman toplandığında,

١٩- لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍ
19- Le terkebunne tabakan an tabakın.

19- Elbette bineceksiniz tabakadan tabakaya!

٢٠- فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
20- Fe ma lehum la yu'minun.

20- Sonra neyi var onların inanmıyorlar?

٢١- وَإِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ الْقُرْآنُ لَا يَسْجُدُونَ*
21- Ve iza kurıe aleyhimul kur'anu la yescudun.

21- Ve ne zaman kıraat edilip anladıkları şekilde okununca onlara Okunan Ku'ran secde edip boyun eğmiyorlar?

٢٢- بَلِ الَّذِينَ كَفَرُواْ يُكَذِّبُونَ
22- Belillezine keferu yukezzibun.

22- Aksine o kafirler yalanlıyolar!

٢٣- وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَ
23- Vallahu a'lemu bima yuun.

23- ve Allah Alim'dir belledikleri anlayışlarına!

٢٤- فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
24- Fe beşşirhum bi azabin elim.

24- Böylece müjdele onları acı verici işkenceyle!

٢٥- إِلَّا الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
25- İllellezine amenu ve amilus salihati lehum ecrun gayru memnun.

25- Hariçtir o emin olarak inanan ve amel eden doğruları, onlar içindir başa kakılmayan ücret!




23 Nisan 2022 Cumartesi

82- Alak Denklemi -İnfitar- İkrası


 

 



بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

İsmiyle Allah'ın Rahman'dır, Rahiym'dir.



 ١- إِذَا السَّمَاء انفَطَرَتْ
1- İzes semaunfetaret.

1- Ne zaman gök yarılınca,

٢- وَإِذَا الْكَوَاكِبُ انتَثَرَتْ
2- Ve izel kevakibunteseret.

2- Ve ne zaman gezegenler dağıtılınca,

٣- وَإِذَا الْبِحَارُ فُجِّرَتْ
3- Ve izel biharu fucciret.

3- Ve ne zaman denizler fışkırtılınca,

٤- وَإِذَا الْقُبُورُ بُعْثِرَتْ
4- Ve izel kuburu bu'siret.

4- Ve ne zaman kabirler açılınca,

٥- عَلِمَتْ نَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ وَأَخَّرَتْ
5- Alimet nefsun ma kaddemet ve ahharet.

5- Alim olur kişi ne takdim ettiğine ve öteleyip tehir ettiğine!

٦- يَا أَيُّهَا الْإِنسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ
6- Ya eyyuhel insanu ma garreke bi rabbikel kerim.

6- Ya ey insan! ne aldattı seni Keriym; her zaman takdire şayan yaratış yapan Asil Efendine?

٧- الَّذِي خَلَقَكَ فَسَوَّاكَ فَعَدَلَكَ
7- Ellezi halakake fe sevvake fe adelek.

7- Ki O yarattı seni, sonra seviyeledi seni sonra adaletledi seni!

٨- فِي أَيِّ صُورَةٍ مَّا شَاء رَكَّبَكَ
8- Fi eyyi suretin ma şae rekkebek.

8- Hangi surette ne istediyse üst üste birleştirip açığa çıkardı seni!

٩- كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِالدِّينِ
9- Kella bel tukezzibune bid din.

9- Hayır! Aksine yalanlıyorsunuz Dini!

١٠- وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ
10- Ve inne aleykum le hafızin.

10- Ve şüphesiz üzerinizde elbette Hafazalar!

١١- كِرَامًا كَاتِبِينَ
11- Kiramen katibin.
 
11- Şerefli katipler!

١٢- يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ
12- Ya'lemune ma tef'alun.

12- Bilirler ne faaliyetteyseniz!

١٣- إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ
13- İnnel ebrare lefi naim.

13- Şüphesiz iyiler elbette nimetlerdedir!

١٤- وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفِي جَحِيمٍ
14- Ve innel fuccare lefi cahim.

14- Ve şüphesiz perdeyi yırtan füccarlar elbette alevli ateştedir!

١٥- يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ الدِّينِ
15- Yaslevneha yevmed din.

15- Tutuşacaklar orada din günü!

١٦- وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَائِبِينَ
16- Ve ma hum anha bi gaibin.

16- Ve değildir onlar ondan kaybolacak!

١٧- وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ
17- Ve ma edrake ma yevmud din.

17- Ve ne idrak edeceksin nedir din günü?

١٨- ثُمَّ مَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ
18- Summe ma edrake ma yevmud din.

18- Sonra ne idrak edeceksin nedir din günü?

١٩- يَوْمَ لَا تَمْلِكُ نَفْسٌ لِّنَفْسٍ شَيْئًا وَالْأَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِلَّهِ
19- Yevme la temliku nefsun li nefsin şey'a, vel emru yevmeizin lillah.

19- O gün malik olmaz kişi bir kişiye bir şey ve Emir izin günü Allah'ın-dır!










21 Nisan 2022 Perşembe

81- Alak Denklemi -Naziat- İkrası





بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

İsmiyle Allah'ın Rahman'dır, Rahiym'dir.



 ١- وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا
1- Ven naziati garka.

1- Ve çıkarıp boğanlar,

٢- وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا
2- Ven naşitati neşta.

2- Ve çekerek çekenler,

٣- وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا
3- Ves sabihati sebha.

3- Ve yüzerek yüzenler,

٤- فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا
4- Fes sabikati sebka.

4- Peşinden geçerek geçenler,

٥- فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا
5- Fel mudebbirati emra.

5- Peşinden tedbirini alanlar emrin;

٦- يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ
6- Yevme tercufur racifeh.

6- O gün sarsar sarsarak,

٧- تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ
7- Tetbeuher radifeh.

7- Tabi olur ona redifi!

٨- قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ
8- Kulubun yevmeizin vacifeh.

8- Kalbler o izin günü çarpar,

٩- أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ
9- Ebsaruha haşiah.

9- Gözleri saygıdan gelen korkuyladır,

١٠- يَقُولُونَ أَئِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ
10- Yekulune e inna le merdudune fil hafireh.

10- Diyecekler: "Biz mi gerçekten döndürülmüş olacağız çukurda iken?"

١١- أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً
11- E iza kunna izamen nahıreh.

11- "Olduğumuz zaman mı çürüyüp toz olan kemikler?"

١٢- قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ
12- Kalu tilke izen kerretun hasireh.

12- Diyecekler: "Bu kere o zaman kayıptır!"

١٣- فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ
13- Fe innema hiye zecretun vahıdeh.

13- Böylece sadece -o- tek ötüştür!

١٤- فَإِذَا هُم بِالسَّاهِرَةِ
14- Fe iza hum bis sahireh.

14- Böylece o vakit onlar meydandadır!

١٥- هَلْ أتَاكَ حَدِيثُ مُوسَى
15- Hel etake hadisu musa.

15- Geldi mi Sana hadisi Musa'nın?

١٦- إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى
16- İz nadahu rabbuhu bil vadil mukaddesi tuva.

16- Ne zaman seslendiğinde O'na Efendisi vadide, mukaddes Tuva'da!

١٧- اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى
17- İzheb ila fir'avne innehu taga.

17- "Git Firavun'a! Şüphesiz o azdı!"

١٨- فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَى أَن تَزَكَّى
18- Fe kul hel leke ila en tezekka.

18- Peşinden de: "Olmaz mı sen temizlenip yükselsen?"

١٩- وَأَهْدِيَكَ إِلَى رَبِّكَ فَتَخْشَى
19- Ve ehdiyeke ila rabbike fe tahşa.

19- "Ve hidayet edeyim seni Efendine! Artık saygıdolu korkuya kapılırsın!"

٢٠- فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَى
20- Fe erahul ayetel kubra.

20- Peşinden gösterdi ona ayetin büyüğünü!

٢١- فَكَذَّبَ وَعَصَى
21- Fe kezzebe ve asa.

21- Ancak yalanladı ve asi oldu!

٢٢- ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَى
22- Summe edbere yes'a.

22- Sonra arkasını döndü gayret gösterdi!

٢٣- فَحَشَرَ فَنَادَى
23- Fehaşere fe nada.

23- Peşinden topladı sonra seslendi!

٢٤- فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى
24- Fe kale ene rabbukumul a'la.

24- Sonra dedi: "Ben Efendinizim, Ala; ulu, yüce olan!"

٢٥- فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَى
25- Fe ehazehullahu nekalel ahıreti vel ula.

25- Peşinden aldı onu Allah -kibrini kırıp boyunduruk altına alarak örnek kıldı- ahiret ve öncesinde!

٢٦- إِنَّ فِي ذَلِكَ لَعِبْرَةً لِّمَن يَخْشَى
26- İnne fi zalike le ıbreten li men yahşa.

26- Şüphesiz bunda elbette ibret vardır saygıdolu korkacak kimseler için!

٢٧- أَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاء بَنَاهَا
27- E entum eşeddu halkan emis sema', benaha.

27- Siz misiniz daha şedid yaratılışen yoksa gök mü? Bina etti onu!

٢٨- رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا
28- Refea semkeha fe sevvaha.

28- Yükseltti tavanını, sonra seviyeledi onu!

٢٩- وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا
29- Ve agtaşe leyleha ve ahrece duhaha.

29- Ve kararttı gecesini ve çıkardı kuşluğunu!

٣٠- وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَلِكَ دَحَاهَا
30- Vel arda ba'de zalike dehaha.

30- Ve yeri bundan sonra evirip çevirdi!

٣١- أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءهَا وَمَرْعَاهَا
31- Ahrece minha maeha ve mer'aha.

31- Çıkardı -ondan- suyunu ve merasını!

٣٢- وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا
32- Vel cibale ersaha.

32- Ve dağları demirletti orada!

٣٣- مَتَاعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ
33- Metaan lekum ve li en amikum.

33- Metadır sizin için ve enamınız için!

٣٤- فَإِذَا جَاءتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَى
34- Fe iza caetit tammetul kubra.

34- Böylece ne zaman geldiğinde okyanus misali kapsayıcı büyük;

٣٥- يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ مَا سَعَى
35- Yevme yetezekkerul insanu ma sea.

35- O gün hatırlayacak insan neye gayret ettiğini!

٣٦- وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَن يَرَى
36- Ve burrizetil cahimu li men yera.

36- Ve bariz olacak alevli ateş görecek kimse için;

٣٧- فَأَمَّا مَن طَغَى
37- Fe emma men taga.

37- Artık, ama kim azdıysa,

٣٨- وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
38- Ve aserel hayated dunya.

38- Ve tercih ettiyse dünya hayatını,

٣٩- فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى
39- Fe innel cahime hiyel me'va.

39- Böylece şüphesiz alevli ateştir o varışı!

٤٠- وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى
40- Ve emma men hafe makame rabbihi ve nehennefse anil heva.

40- Ve ama kim korku duyarsa Makam'ına Efendisi'nin ve yasaklarsa kendisini hevadan!

٤١- فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَى
41- Fe innel cennete hiyel me'va.

41- Böylece şüphesiz cennettir o varışı!

٤٢- يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا
42- Yes'eluneke anis saati eyyane mursaha.

42- Soruyorlar Sana -hakkında Saat'in- ne zamandır demirlemesi?

٤٣- فِيمَ أَنتَ مِن ذِكْرَاهَا
43- Fime ente min zikraha.

43- Ne konuda Sen -ondan bahsedebilirsin-!

٤٤- إِلَى رَبِّكَ مُنتَهَاهَا
44- İla rabbike muntehaha.

44-  Efendine'dir sınırı!

٤٥- إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخْشَاهَا
45- İnnema ente munziru men yahşaha.

45- Sadece Sen bir Uyarıcısın, kim saygı duyup korkarsa ona!

٤٦- كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا
46- Ke ennehum yevme yerevneha lem yelbesu illa aşiyyeten ev duhaha.

46- Sanki şöyledir onlar; o gün görürler onu -kalmadılar sadece akşamleyin veya kuşlukleyin-


17 Nisan 2022 Pazar

80- Alak Denklemi -Nebe- İkrası







 


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

İsmiyle Allah'ın Rahman'dır, Rahiym'dir.



 ١عَمَّ يَتَسَاءلُونَ 
1- Amme yetesaelun.

1- Ne konuda soruşuyorlar? 

٢- عَنِ النَّبَإِ الْعَظِيمِ
2- Anin nebeil azim.

2- Hakkında Büyük Haberin!

٣- الَّذِي هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ
3- Ellezi hum fihi muhtelifun.

3- Ki onlar onda muhteliftirler!

٤- كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
4- Kella se ya'lemun.

4- Hayır! Yakında bilecekler!

٥- ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
5- Summe kella se ya'lemun.

5- Sonra Hayır! Yakında bilecekler!

٦- أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا
6- E lem nec'alil arda mihada.

6- Yapmadık mı yeri beşik?

٧- وَالْجِبَالَ أَوْتَادًا
7- Vel cibale evtada.

7- Ve dağları kazık?

٨- وَخَلَقْنَاكُمْ أَزْوَاجًا
8- Ve halaknakum ezvaca.

8- Ve Yarattık sizi eşler!

٩- وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا
9- Ve cealna nevmekum subata.

9- Ve Yaptık uykunuzu dinlenme!

١٠- وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ لِبَاسًا
10- Ve cealnel leyle libasa.

10- Ve yaptık geceyi elbise!

١١- وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا
11- Ve cealnen nehare meaşa.

11- Ve Yaptık gündüzü geçinme!

١٢- وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا
12- Ve beneyna fevkakum seb'an şidada.

12- Ve bina yaptık üstünüzde yedi şiddetliyi!

١٣- وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا
13- Ve cealna siracen vehhaca.

13- Ve Yaptık bir lamba ısıtıcı parıldayan!

١٤- وَأَنزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَاء ثَجَّاجًا
14- Ve enzelna minel mu'sırati maen seccaca.

14- Ve indirdik sıkışandan suyu şarıldayan!

١٥- لِنُخْرِجَ بِهِ حَبًّا وَنَبَاتًا
15- Li nuhrice bihi habben ve nebata.

15- Çıkaralım diye -onunla- taneyi ve bitkiyi!

١٦- وَجَنَّاتٍ أَلْفَافًا
16- Ve cennatin elfafa.

16- Ve bahçeler dolanmış!

١٧- إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مِيقَاتًا
17- İnne yevmel faslı kane mikata.

17- Şüphesiz Ayrılma Günü randevusu oluşturulmuştur!

١٨- يَوْمَ يُنفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا
18- Yevme yunfehu fis suri fe te'tune efvaca.

18- O gün üflenilecek Sura, peşinden geleceksiniz bölükler halinde!

١٩- وَفُتِحَتِ السَّمَاء فَكَانَتْ أَبْوَابًا
19- Ve futihatis semau fe kanet ebvaba.

19- Ve açılmıştır gök, peşinden belirmiştir kapılar!

٢٠- وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا
20- Ve suyyiretil cibalu fe kanet seraba.

20- Ve yürütülmüştür dağlar, peşinden gözden kaybolup gitmiş oluvermiştir bir serap!

٢١- إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا
21- İnne cehenneme kanet mirsada.

21- Şüphesiz cehennem olmuştur gözetleme yeri!

٢٢- لِلْطَّاغِينَ مَآبًا
22- Lit tagine meaba.

22- Azgınlar için varılacak yerdir!

٢٣- لَابِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا
23- Labisine fiha ahkaba.

23- Kalacaklar orada epey!

٢٤- لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا
24- La yezukune fiha berden ve la şeraba.

24- Tatmayacaklar orada serinlik ve de içecek!

٢٥- إِلَّا حَمِيمًا وَغَسَّاقًا
25- İlla hamimen ve gassaka.

25- Sadece kaynar su ve is!

٢٦- جَزَاء وِفَاقًا
26- Cezaen vifaka.

26- Ceza yerindedir!

٢٧- إِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَابًا
27- İnnehum kanu la yercune hısaba.

27- Şüphesiz onlar beklemiyor idiler hesabı!

٢٨- وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كِذَّابًا
28- Ve kezzebu bi ayatina kizzaba.

28- Ve yalanladılar -Ayetlerimizi- yalanlayarak!

٢٩- وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا
29- Ve kulle şey'in ahsaynahu kitaba.

29- Ve her şeyyi; olanı biteni Saydık kitablaştırdık!

٣٠- فَذُوقُوا فَلَن نَّزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا
30- Fe zuku felen nezidekum illa azaba.

30- Şimdi tadın! Böylece asla artırmayacağız size, sadece işkenceyi!

٣١- إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا
31- İnne lil muttekine mefaza.

31- Şüphesiz emir-yasaklara saygıyla uyan müttakiler içindir zafer!

٣٢- حَدَائِقَ وَأَعْنَابًا
32- Hadaika ve a'naba.

32- Sulu araziler ve üzüm bağları...

٣٣- وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا
33- Ve kevaıbe etraba.

33- Ve yumrular dizeli!

٣٤- وَكَأْسًا دِهَاقًا
34- Ve ke'sen dihaka.

34- Ve kaseler dolu!

٣٥- لَّا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًا
35- La yes'meune fiha lagven ve la kizzaba.

35- Duymazlar -orada- gereksiz söz ve de yalan!

٣٦- جَزَاء مِّن رَّبِّكَ عَطَاء حِسَابًا
36- Cezaen min rabbike ataen hısaba.

36- Ceza olarak Efendin'den bir vergi hesaba!

٣٧- رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الرحْمَنِ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا
37- Rabbis semavati vel ardı ve ma beynehumer rahmani la yemlikune minhu hitaba.

37- Efendisi'dir göklerin ve yerin ve ne varsa aralarında, Rahman; iyilik, güzellik, merhametlidir! Malik değildirler -O'ndan- hitaba!

٣٨- يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلَائِكَةُ صَفًّا لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ الرحْمَنُ وَقَالَ صَوَابًا
38- Yevme yekumur ruhu vel melaiketu saffa, la yetekellemune illa men ezine lehur rahmanu ve kale sevaba.

38- O gün ayağa kalkacaktır Ruh ve Melekler saflıca! Konuşamayacaklar, hariçtir kime izin verdiyse -ona- Rahman ve diyecek isabetli olanı!

٣٩- ذَلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ فَمَن شَاء اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ مَآبًا
39- Zalikel yevmul hakk, femen şaettehaze ila rabbihi meaba.

39- İşte bu gün -hakk-tır! Artık kim isterse edinsin Efendisi'ne bir varış!

٤٠- إِنَّا أَنذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَرِيبًا يَوْمَ يَنظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنِي كُنتُ تُرَابًا
40- İnna enzernakum azaben kariba, yevme yenzurul mer'u ma kaddemet yedahu ve yekulul kafiru ya leyteni kuntu turaba.

40- Şüphesiz Biz uyardık sizi yakın bir işkenceyle! O gün bakacak kişi -neyi gönderdiyse önceden elleriyle- ve diyecek kafir; bu ana kavuşacağına inanmayan: "Dilerdim toprak olmayı!"

















11 Nisan 2022 Pazartesi

79- Alak Denklemi -Mearic- İkrası




 



بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

İsmiyle Allah'ın Rahman'dır, Rahiym'dir.



 ١- سَأَلَ سَائِلٌ بِعَذَابٍ وَاقِعٍ
1- Se ele sailun bi azabin vakı'n.

1- Sordu bir sorucu vuku bulacak işkenceyi!

٢- لِّلْكَافِرينَ لَيْسَ لَهُ دَافِعٌ
2- Lil kafirine leyse lehu dafi'.

2- Kafirler için yoktur onu def edecek!

٣- مِّنَ اللَّهِ ذِي الْمَعَارِجِ
3- Minallahi zil mearic.

3- Allah'tan, sahibidir yükselmelerin!

٤- تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ
4- Ta'rucul melaiketu ver ruhu ileyhi fi yevmin kane mikdaruhu hamsine elfe seneh.

4- Yükselir Melekler ve Ruh O'na -günde- eder miktarı elli bin senedir!

٥- فَاصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا
5- Fasbir sabren cemila.

5- Artık sabret; hedefe kilitlenerek dayan kararlılıkla sabrederek güzelce!

٦- إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيدًا
6- İnnehum yerevnehu baida.

6- Şüphesiz onlar görüyorlar -onu- uzak!

٧- وَنَرَاهُ قَرِيبًا
7- Ve nerahu kariba.

7- ve Görüyoruz -onu- yakın!

٨- يَوْمَ تَكُونُ السَّمَاء كَالْمُهْلِ
8- Yevme tekunus semau kel muhl.

8- O gün olacak gök erimiş maden gibi!

٩- وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ
9- Ve tekunul cibalu kel ıhn.

9- Ve olacak dağlar boyalı yün gibi!

١٠- وَلَا يَسْأَلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا
10- Ve la yes'elu hamimun hamima.

10- Ve sormayacak sıcak dost, sıcak dostunu!

١١- يُبَصَّرُونَهُمْ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَنِيهِ
11- Yubassarunehum yeveddul mucrimu lev yeftedi min azabi yevmi izin bi benih.

11- Gösterilecekler onlara! Meveddet duyarak ister suçlu -eğer fidye olarak verse işkencesinden o izin gününün- oğullarıyla!

١٢- وَصَاحِبَتِهِ وَأَخِيهِ
12- Ve sahıbetihi ve ahih.

12- Ve yaşam yoldaşını ve kardeşini!

١٣- وَفَصِيلَتِهِ الَّتِي تُؤْويهِ
13- Ve fasiletihilleti tu'vih.

13- Ve hısımlarını, o sığındıklarını!

١٤- وَمَن فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنجِيهِ
14- Ve men fil ardı cemi'an summe yuncih.

14- Ve kim varsa yerde topunu, sonra kurtulabilsin!

١٥- كَلَّا إِنَّهَا لَظَى
15- Kella, inneha leza.

15- Hayır! Şüphesiz o elbette gürleyen bir ateştir!

١٦- نَزَّاعَةً لِّلشَّوَى
16- Nezzaaten liş şeva.

16- Çıkaracak haşlanmış deriyi!

١٧- تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّى
17- Ted'u men edbera ve tevella

17- Çağıracak kim arkasını çevirmiş ve dönüp gitmişse!

١٨- وَجَمَعَ فَأَوْعَى
18- Ve cemea fe ev'a.

18- Ve toplamış peşinden paketlemiş!

١٩- إِنَّ الْإِنسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا
19- İnnel insane hulika helua.

19- Şüphesiz insan yaratıldı panikli!

٢٠- إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا
20- İza messehuş şerru cezua.

20- Ne zaman dokunur ona şerr ağlayıp sızlanır!

٢١- وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا
21- Ve iza messehul hayru menua.

21- Ve ne zaman dokunur ona hayr mani olur!

٢٢- إِلَّا الْمُصَلِّينَ
22- İllel musallin.

22- Hariçtir Musallin; yönelip salat edenler!

٢٣- الَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ
23- Ellezine hum ala salatihim daimun.

23- Ki onlar salatlarında daimdirler!

٢٤- وَالَّذِينَ فِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَّعْلُومٌ
24- Vellezine fi emvalihim hakkun ma'lum.

24- Ve ki mallarında malum bir hakk vardır!

٢٥- لِّلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ
25- Lis saili vel mahrum.

25- Soranlar ve mahrumlar için!

٢٦- وَالَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ
26- Vellezine yusaddikune bi yevmid din.

26- Ve ki doğrularlar Din; alacak-verecek Günü'nü!

٢٧- وَالَّذِينَ هُم مِّنْ عَذَابِ رَبِّهِم مُّشْفِقُونَ
27- Vellezine hum min azabi rabbihim muşfikun.

27- Ve ki onlar işkencesinden Efendileri'nin ürperirler!

٢٨- إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ
28- İnne azabe rabbihim gayru me'mun.

28- Şüphesiz işkencesine Efendileri'nin emin olup güvende olmazlar!

٢٩- وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ
29- Vellezine hum li furucihim hafizun.
 
29- Ve ki onlar bacak aralarını korurlar!

٣٠- إِلَّا عَلَى أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ
30- İlla ala ezvacihim ev ma meleket eymanuhum fe innehum gayru melumin.

30- Sadece eşlerine ya da ne aldıysalar mülkiyet altına yeminleriyle böylece şüphesiz onlar kınanmazlar!

٣١- فَمَنِ ابْتَغَى وَرَاء ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْعَادُونَ
31- Fe menibtega verae zalike fe ulaike humul adun.

31- Artık kim ararsa ötesini bunun işte bunlar sınırı aşmış olanlardır!

٣٢- وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ
32- Vellezine hum li emanatihim ve ahdihim raun.

32-  Ve ki onlar emanetlerini; güvenliklerini ve başkalarının kendilerine güven duymasını ve ahdlerini; verdikleri sözleri koruyup güderler!

٣٣- وَالَّذِينَ هُم بِشَهَادَاتِهِمْ قَائِمُونَ
33- Vellezine hum bi şehadatihim kaimun.

33- Ve ki onlar şehadetlerine kaim; ayakta tutanlardır!

٣٤- وَالَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ
34- Vellezine hum ala salatihim yuhafizun.

34- Ve ki onlar salatlarını; yönelişlerini korurlar!

٣٥- أُوْلَئِكَ فِي جَنَّاتٍ مُّكْرَمُونَ
35- Ulaike fi cennatin mukremun.

35- İşte bunlar bahçelerde onurlandırılırlar!

٣٦- فَمَالِ الَّذِينَ كَفَرُوا قِبَلَكَ مُهْطِعِينَ
36- Fe ma lillezine keferu kıbeleke muhtıin.

36- Artık ne için o kafirler senin önünde çevreleyerek bakıyorlar?

٣٧- عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ عِزِينَ
37- Anil yemini ve aniş şimali ızin.

37- Sağdan ve soldan bölükler halinde!

٣٨- أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ
38- E yatmeu kullumriin minhum en yudhale cennete naim.

38- Tamah mı ediyor her kişi onlardan dahil edileceğini nimet bahçesine?

٣٩- كَلَّا إِنَّا خَلَقْنَاهُم مِّمَّا يَعْلَمُونَ
39- Kella, inna halaknahum mimma ya'lemun.

39- Hayır! Şüphesiz Biz Yarattık onları -bildiklerinden-

٤٠- فَلَا أُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ إِنَّا لَقَادِرُونَ
40- Fe la uksimu bi rabbil meşarikı vel megaribi inna le kadirun.

40- Artık yok! Yemin ederim Efendisi'ne doğuların ve batıların! Şüphesiz Biz elbette Kaadir; gücü yeteniz!

٤١- عَلَى أَن نُّبَدِّلَ خَيْرًا مِّنْهُمْ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ
41- Ala en nubeddile hayren minhum ve ma nahnu bi mesbukin.

41- Üzerine Değiştiririz daha hayırlısını onlardan ve Biz değiliz önüne geçilen!

٤٢- فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ
42- Fe zerhum yehudu ve yel'abu hatta yulaku yevme humullezi yuadun.

42- Artık bırak onları dalsınlar ve oynasınlar buluşuncalarına değin günlerine ki vaad edilmiştirler!

٤٣- يَوْمَ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ سِرَاعًا كَأَنَّهُمْ إِلَى نُصُبٍ يُوفِضُونَ
43- Yevme yahrucune minel ecdasi siraan ke ennehum ila nusubin yufidun.

43- O gün çıkacaklar kabirlerden serice, sanki onlar dikilmişlere koşuyorlar!

٤٤- خَاشِعَةً أَبْصَارُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ ذَلِكَ الْيَوْمُ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ
44- Haşi'aten ebsaruhum terhekuhum zilleh, zalikel yevmullezi kanu yuadun.

44- Ürpertili gözleri, bürüyüp tüketecek onları zillet! İşte bu gündür o vaad olunduğunuz!




8 Nisan 2022 Cuma

78- Alak Denklemi -Hakka İkrası-








 بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

İsmiyle Allah'ın Rahman'dır, Rahiym'dir.



 ١- الْحَاقَّةُ
1- El hakkah.

1- Hakka!

٢- مَا الْحَاقَّةُ
2- Mel hakkah.

2- Nedir Hakka?

٣- وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحَاقَّةُ
3- Ve ma edrake mel hakkah.

3- Ve ne idrak edeceksin, nedir Hakka?

٤- كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ
4- Kezzebet semudu ve adun bil kariah.

4- Yalanladı Semud ve Ad çarpıcıyı!

٥- فَأَمَّا ثَمُودُ فَأُهْلِكُوا بِالطَّاغِيَةِ
5-Fe emma semudu fe uhliku bit tagıyeh.

5- Bu nedenle Semud peşinden helak edildi azgınla!

٦- وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ
6- Ve emma adun fe uhliku bi rihın sarsarin atiyeh.

6- Ve bu nedenle Ad peşinden helak edildi asi hiddetli bir rüzgarla!

٧- سَخَّرَهَا عَلَيْهِمْ سَبْعَ لَيَالٍ وَثَمَانِيَةَ أَيَّامٍ حُسُومًا فَتَرَى الْقَوْمَ فِيهَا صَرْعَى كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ خَاوِيَةٍ
7- Sehhareha aleyhim seb'a leyalin ve semaniyete eyyamin husumen fe terel kavme fiha sar'a ke ennehum a'cazu nahlin haviyeh.

7- Dayattı onu onlara yedi gece ve sekiz gün kazıyarak. Artık göreceksin halkı orada nakavt olmuş, sanki onlar içi boş hurma kütükleri!

٨- فَهَلْ تَرَى لَهُم مِّن بَاقِيَةٍ
8- Fe hel tera lehum min bakıyeh.

8- Şimdi görüyor musun onlardan bir bakiye?

٩- وَجَاء فِرْعَوْنُ وَمَن قَبْلَهُ وَالْمُؤْتَفِكَاتُ بِالْخَاطِئَةِ
9- Ve cae fir'avnu ve men kablehu vel mu'tefikatu bil hatıeh.

9- Ve geldi Firavun ve ondan önceki kimseler ve alt üst olmuş şehirlere hatalarıyla!

١٠- فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَّابِيَةً
10- Fe asav resule rabbihim fe ehazehum ahzeten rabiyeh.

10- Hep asi oldular Rasülüne Efendileri'nin. Peşinden aldı onları aşırı bir alışla!

١١- إِنَّا لَمَّا طَغَى الْمَاء حَمَلْنَاكُمْ فِي الْجَارِيَةِ
11- İnna lemma tagal mau hamelnakum fil cariyeh.

11- Şüphesiz Biz; azdığı vakit su; taşıdık sizi akıp gidende!

١٢- لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَا أُذُنٌ وَاعِيَةٌ
12- Li nec'aleha lekum tezkireten ve teıyeha uzunun vaıyeh.

12- Yapalım diye onu sizin için bir tezkire; hatırlatıcı ve anlasın onu anlayışlı bir kulak.

١٣- فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ
13- Fe iza nufiha fis suri nefhatun vahıdeh.

13- Artık ne zaman üflendiğinde Sur'a tek üflenişle!

١٤- وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً
14- Ve humiletil ardu vel cibalu fe dukketa dekketen vahıdeh.

14- Ve taşındığında yer ve dağlar, peşinden dümdüz edildiğinde tek düz edilişle!

١٥- فَيَوْمَئِذٍ وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ
15- Fe yevme izin vekaatil vakıah.

15- İşte o izin günü vuku bulacaktır vakıa!

١٦- وَانشَقَّتِ السَّمَاء فَهِيَ يَوْمَئِذٍ وَاهِيَةٌ
16- Ven şakkatis semau fe hiye yevme izin vahiyeh.

16- Ve yarılacak gök, böylece o, o izin günü dağılıp çözülecek!

١٧- وَالْمَلَكُ عَلَى أَرْجَائِهَا وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَانِيَةٌ
17- Vel meleku ala ercaiha, ve yahmilu arşe rabbike fevkahum yevme izin semaniyeh.

17- Ve melek etrafında olacak ve taşıyacak Tahtını Efendi'nin -üstlerinde- o izin günü sekizin!

١٨- يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لَا تَخْفَى مِنكُمْ خَافِيَةٌ
18- Yevme izin tu'radune la tahfa minkum hafiyeh.

18- O izin günü arz edileceksiniz -gizli kalmayacak sizden- bir giz!

١٩- فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَيَقُولُ هَاؤُمُ اقْرَؤُوا كِتَابِيهْ
19- Fe emma men utiye kitabehu bi yeminihi fe yekulu haumukreu kitabiyeh.

19- Böylece o kimseye verilince kitabı sağ eline, peşinden diyecek: "Burada! Alın okuyun kitabımı!"

٢٠- إِنِّي ظَنَنتُ أَنِّي مُلَاقٍ حِسَابِيهْ
20- İnni zanentu enniy mülakın hısabiyeh.

20- "Şüphesiz ben zannediyor idim buluşacağımı hesabıma!"

٢١- فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ
21- Fe huve fi işetin radıyeh.

21- Böylece o iaşede razı olacak!

٢٢- فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ
22- Fi cennetin aliyeh.

22- Bahçede yüksekçe!

٢٣- قُطُوفُهَا دَانِيَةٌ
23- Kutufuha daniyeh.

23- Meyveleri yanında!

٢٤- كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا أَسْلَفْتُمْ فِي الْأَيَّامِ الْخَالِيَةِ
24- Kulu veşrebu henien bima esleftum fil eyyamil haliyeh.

24- Yeyin ve için afiyetle önceden gönderdiklerinizden ötürü gelip geçmiş günlerde!

٢٥- وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِهِ فَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُوتَ كِتَابِيهْ
25- Ve emma men utiye kitabehu bi şimalihi fe yekulu ya leyteni lem ute kitabiyeh.

25- Ve o kimseye verilince kitabı sol elinde, peşinden diyecek: "Dilerdim verilmeseydi bana kitabım!"

٢٦- وَلَمْ أَدْرِ مَا حِسَابِيهْ
26- Ve lem edri ma hısabiyeh.

26- "Ve idrak etmeseydim neymiş hesabım!"

٢٧- يَا لَيْتَهَا كَانَتِ الْقَاضِيَةَ
27- Ya leyteha kanetil kadiyeh.

27- "Ah dilerdim onu kaza edilip bitmiş!"

٢٨- مَا أَغْنَى عَنِّي مَالِيهْ
28- Ma agna anni maliyeh.

28- "Ganimet sağlamadı bana malım!"

٢٩- هَلَكَ عَنِّي سُلْطَانِيهْ
29- Heleke anni sultaniyeh.

29- "Helak oldu benden sultanlığım!"

٣٠- خُذُوهُ فَغُلُّوهُ
30- Huzuhu fe gulluh.

30- "Alın onu! Sonra kelepçeleyin!"

٣١- ثُمَّ الْجَحِيمَ صَلُّوهُ
31- Summel cahime salluh.

31- "Sonra alevli ateşe tutuşturun onu!"

٣٢- ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُ
32- Summe fi silsiletin zer'uha seb'une ziraan feslukuh.

32- "Sonra zincirleyin zirası yetmiş ziraya, peşinden koyun onu!"

٣٣- إِنَّهُ كَانَ لَا يُؤْمِنُ بِاللَّهِ الْعَظِيمِ
33- İnnehu kane la yu'minu billahil azim.

33- "Şüphesiz o emin olarak inanmıyor idi Allah'a, Aziym; büyük olana!"

٣٤- وَلَا يَحُضُّ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ
34- Ve la yahuddu ala taamil miskin.

34- "Ve içlerine bir dürtü gelip de teşvik etmiyorlar idi yedirmeye yoksulu!"

٣٥- فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هَاهُنَا حَمِيمٌ
35- Fe leyse lehul yevme hahuna hamim.

35- "Bu yüzden yoktur onun bugün burada sıcak dostu!"

٣٦- وَلَا طَعَامٌ إِلَّا مِنْ غِسْلِينٍ
36- Ve la taamun illa min gıslin.

36- "Ve yoktur yiyeceği sadece sıvı iltihaptır!"

٣٧- لَا يَأْكُلُهُ إِلَّا الْخَاطِؤُونَ
37- La ye'kuluhu illel hatiun.

37- "Yemez onu, sadece hatalılar!"

٣٨- فَلَا أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ
38- Fe la uksımu bima tubsırun.

38- Artık yok! Yemin ederim gördüklerinize!

٣٩- وَمَا لَا تُبْصِرُونَ
39- Ve ma la tubsırun.

39- Ve görmediklerinize!

٤٠- إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ
40- İnnehu le kavlu resulun kerimin.

40- Şüphesiz O elbette sözüdür Rasül'ü Keriym; kıymetli gönderilenin!

٤١- وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ قَلِيلًا مَا تُؤْمِنُونَ
41- Ve ma huve bi kavli şairin, kalilin ma tu'minun.

41- Ve değildir O sözü bir şairin! Ne de az inanıyorsunuz!

٤٢- وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍ قَلِيلًا مَا تَذَكَّرُونَ
42- Ve la bi kavli kahin, kalilen ma tezekkerun.

42- Ve değildir sözü bir kahinin! Ne de az düşünüp hatırlıyorsunuz!

٤٣- تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ الْعَالَمِينَ
43-Tenzilun min rabbil alemin.

43- İndirilmiştir Efendisin'den Alemlerin!

٤٤- وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْأَقَاوِيلِ
44- Ve lev tekavvele aleyna ba'dal ekavil.

44- Ve eğer ağzıyla deseydi Bize bazı deyişleri!

٤٥- لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ
45- Le ehazna minhu bil yemin.

45- Elbette Alırdık O'ndan sağ elini!

٤٦- ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ
46- Summe le kata'na minhul vetin.

46- Sonra elbette Keserdik O'ndan aortunu!

٤٧- فَمَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزِينَ
47- Fe ma minkum min ehadin anhu hacizin.

47- Böylece sizden olmaz birisi ondan engelleyecek!

٤٨- وَإِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ
48- Ve innehu le tezkiretun lil muttekin.

48- Ve şüphesiz O elbette bir hatırlatmadır emir-yasaklara saygıyla uyan müttakiler için!

٤٩- وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنكُم مُّكَذِّبِينَ
49- Ve inna le na'lemu enne minkum mukezzibin.

49- Ve şüphesiz Biz elbette Biliriz sizden yalanlayıcıların olduğunu!

٥٠- وَإِنَّهُ لَحَسْرَةٌ عَلَى الْكَافِرِينَ
50- Ve innehu le hasretun alel kafirin.

50- Ve şüphesiz O elbette kaybedişin iç çekişidir üzerine kafirlerin!

٥١- وَإِنَّهُ لَحَقُّ الْيَقِينِ
51- Ve innehu le hakk'ul yakin.

51- Ve şüphesiz O elbette Hakk'ul Yakiyn; gönlü yatıştıran aklı ikna eden bir gerçektir!

٥٢- فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
52- Fe sebbıh bismi rabbikel azim.

52- Böylece an ismiyle Efendi'nin, büyüktür!