11 Ağustos 2011 Perşembe

26- Alak Denkleminde Suret'ul Şems İkrası


Sûrenin tamamı Mekke’de nazil olmuştur ve bunda icma vardır Nüzul sırası itibariyle Kadr Sûresinden sonradır..










بسم الله الرحمن الرحيم
B ismi Allah Rahman’dır, Rahim’dir


١- وَالشَّمْسِ وَضُحَاهَا
1- Andolsun güneş’e ve duha’sına,


(Duha -kuşluk- vakti, güneş doğduktan 50 dakika sonra başlayıp, öğleye 20 dakika kalana kadar olan vakittir).


٢- وَالْقَمَرِ إِذَا تَلَاهَا
2- Ve ay’a ona tabi olduğu zaman,


٣- وَالنَّهَارِ إِذَا جَلَّاهَا
3- Ve gündüze onu açtığı zaman,


٤- وَاللَّيْلِ إِذَا يَغْشَاهَا
4- Ve geceye onu sardığı zaman,


٥- وَالسَّمَاء وَمَا بَنَاهَا
5- Gökyüzüne ve onu bina edene.


٦- وَالْأَرْضِ وَمَا طَحَاهَا
6- Yeryüzüne ve onu yayıp döşeyene.


٧- وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّاهَا
7- Nefse ve onu düzenleyene.


٨- فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا
8- İlham edene ona ki fücuru ve takvayı.




(İLHÂM, aslında bir şeyi bir defada yutmak mânâsına “lehm” kökünden if’âl kalıbında bir mastar olup bir anda yutturmak mânâsınadır. Bundan, bir mânâyı gönüle düşürmek ve telkin etmek mânâsında meşhur olmuştur.
FÜCÛR, haktan sapmak, hak yolu yarıp düzeninden çıkarak kötülük ve isyana düşmektir. Bilhassa zina etmek, yalan söylemek, daha Türkçesi edepsizlik etmek mânâsında kullanılır. Böyle kötü ve günah olan fiillere de fücur denilir.
TAKVA da fücurun zıddı olarak, nefsi kurtarmanın, Allah’ın koruması altında fenalıktan sakınmanın ismidir. Neticesi korunmak olan hayır ve itaat fiillerini kapsar.)




٩- قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا
9- Felaha ermiştir onu temizleyenler.


١٠- وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّاهَا
10- Heba etmiştir onu kirletip gömenler.


١١- كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَاهَا
11- Yalanladı Semud azgınlığından.


١٢- إِذِ انبَعَثَ أَشْقَاهَا
12- Fırladığı zaman en şaki olanları,




(Şaki kelimesi talihsiz kişi demek olup, dini literatürde cehennemliklere verilen addır. Eşkiya kelimesi “şaki“ kelimesinden türmiştir. Şaki kelimesinin karşıt anlamlı kelimesi ise said kelimesidir.)




١٣- فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ نَاقَةَ اللَّهِ وَسُقْيَاهَا
13- Dedi ki onlara Allah’ın Rasülü: “Allah’ın devesidir ve onu içiriniz “.


١٤- فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنبِهِمْ فَسَوَّاهَا
14- Fakat yalanladılar ve deveyi kestiler.Bu yüzden imha etti onları Rableri,günahlarından onları düzleyiverdi.


١٥- وَلَا يَخَافُ عُقْبَاهَا
15- Ve korkacak değil akıbetinden!


صدق الله العظيم
Allah sözüne sadıktır ve Yücedir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder