17 Ağustos 2011 Çarşamba

34- Alak Denkleminde Suret'ul Kaf İkrası






بسم الله الرحمن الرحيم
B ismi Allah Rahman’dır, Rahim’dir

١- ق وَالْقُرْآنِ الْمَجِيدِ
1- Kaf! Andolsun Kuran-ı Mecid'e.

(Büruc 22.ayette; "Üstelik o, Kuran-ı Mecid'dir."
Kuran-ı Mecid; bu kitap yüksek şanlı bir Kur'ân'dır. Kitaplar içinde şerefi, şanı en yüksek; üslubu hepsinden yüce, kapsadığı mânâlar yalan ve töhmetten arınmış, dolayısıyla inanılarak okunup amel edilmesi gerekli olan bir kitaptır.)

٢- بَلْ عَجِبُوا أَن جَاءهُمْ مُنذِرٌ مِّنْهُمْ فَقَالَ الْكَافِرُونَ هَذَا شَيْءٌ عَجِيبٌ
2- Hayır! Hayret ettiler gelmesine bir uyarıcının, kendilerinden.
Dedi ki kafirler "bu acayib bir şey".

٣- أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا ذَلِكَ رَجْعٌ بَعِيدٌ
3- "Ne zaman ki öldük ve toprak olduğumuzda mı? Bu dönüş,uzak!"

٤- قَدْ عَلِمْنَا مَا تَنقُصُ الْأَرْضُ مِنْهُمْ وَعِندَنَا كِتَابٌ حَفِيظٌ
4- Elbette biliriz neyi eksiltiğini yeryüzünün,onlardan.
İndimizdedir Kitab-ı Hafız.

(Kitab-ı Hafız;korunmuş, değişmez, bozulmaz bir kitap.)

٥- بَلْ كَذَّبُوا بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءهُمْ فَهُمْ فِي أَمْرٍ مَّرِيجٍ
5- Hayır! Yalanladılar hakkı, onlara geldiği zaman!
Onlar karışık haldeler.

٦- أَفَلَمْ يَنظُرُوا إِلَى السَّمَاء فَوْقَهُمْ كَيْفَ بَنَيْنَاهَا وَزَيَّنَّاهَا وَمَا لَهَا مِن فُرُوجٍ
6- Bakmıyorlar mı gökyüzüne, üzerlerindekine. Nasıl bina ettik ve süsledik onu?
Yoktur onun hiç bir çatlağı.

٧- وَالْأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ
7- Ve yeryüzüne, yaydık onu ve bıraktık onda dağlar,
bitirdik onda her çiftten güzeli.

٨- تَبْصِرَةً وَذِكْرَى لِكُلِّ عَبْدٍ مُّنِيبٍ
8- Basireti açar ve zikrettirir her kula,döndürür.

٩- وَنَزَّلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء مُّبَارَكًا فَأَنبَتْنَا بِهِ جَنَّاتٍ وَحَبَّ الْحَصِيدِ
9- İndirdik gökyüzünden mübarek bir su ve bitirmekteyiz onunla,
bahçeler ve taneler, hasat edilecek.

١٠- وَالنَّخْلَ بَاسِقَاتٍ لَّهَا طَلْعٌ نَّضِيدٌ
10- Hurmalıklar yüksekçe ve tomurcukları kümelenmiş.

١١- رِزْقًا لِّلْعِبَادِ وَأَحْيَيْنَا بِهِ بَلْدَةً مَّيْتًا كَذَلِكَ الْخُرُوجُ
11- Rızıktır kullar için.Hayat vermekteyiz onunla ölü bir beldeye.
İşte böyledir çıkış.

١٢- كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَأَصْحَابُ الرَّسِّ وَثَمُودُ
12- Yalanladı onlardan önceki Nuh Kavmi,Ashab-ı Ress ve Semud.

( 1- Nuh Kavmi; Necm 52. Nuh Kavmi ile ilgili adresler..

2- Ashab-ı Ress;Ashâb-ı Ress Res halkı, Ress’liler demektir Ress sözlükte “bir şeyin evveli, başlangıcı, kuyu, maden, alâmet, eser, kalıntı” anlamlarına gelir “Ashâb-ı Ress”, Kur’ân’da tarihte yaşamış bir halkın adı olarak iki yerde geçmektedir Furkân sûresinin 38 âyetinde Âd ve Semûd kavimleriyle birlikte Ress halkının da helâk edildiği, Kaf sûresinin 12-15 âyetlerinde ise, Nuh’un kavmi, Semud, Ad, Firavun, Lut’un kavmi Eyke halkı ve Tubba’ kavmi gibi Ress halkının da Peygamberleri yalanladığı bildirilmiş; ancak peygamberlerinin ve kendilerinin kim olduğu, nerede yaşadıkları ve nasıl helâk edildikleri beyan edilmemiştir.

Ancak şurası var ki; Necm 50-53 ayetlerde,Ad ve Semud,Nuh'dan sonra Mü'tefike yerin dibine geçirdikten müfessirler Sodom ve Gomoreyi (Lut Kavmi) manasını çıkarmışlardır...Bu ayette de Ashab-ı Ress'ten Lut Kavminin akrabaları manasını verenler olmuştur...Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir...

3- Kuran'da verilen bilgilerden, Semud Kavmi'nin Ad Kavmi'nin torunları olduğu anlaşılır. Nitekim arkeolojik bulgular da, Arap Yarımadası'nın kuzeyinde yaşayan Semudlar'ın kökenlerinin, Ad Kavmi'nin de yaşadığı Güney Arabistan'da olduğunu göstermektedir. 
Ayrıca Semud Kavmi için blogumuz Fecr Süresi kısmına bakabilirsiniz..)

١٣- وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ وَإِخْوَانُ لُوطٍ
13-Ve Ad,Firavun,Lut'un kardeşleri de.

١٤- وَأَصْحَابُ الْأَيْكَةِ وَقَوْمُ تُبَّعٍ كُلٌّ كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيدِ
14- Ve Ashab-ı Eyke,Tübbe Kavmi. Hepsi yalanladılar Rasülleri 
ve böylece hak oldu vaadim.

( Eyke Ashabı için bakınız:

Tübbe Kavmi için bakınız: http://www.dumlu.com/kuran/kuranans/t/076.htm 

Firavun,Nuh,Lut,Ad,Semud için bu siteyi takip ediniz: http://www.kavimlerinhelaki.com/ )

١٥- أَفَعَيِينَا بِالْخَلْقِ الْأَوَّلِ بَلْ هُمْ فِي لَبْسٍ مِّنْ خَلْقٍ جَدِيدٍ
15- O halde yorulduk mu ilk yaratışla ?
Hayır! Onlar şüphededirler yeni yaratılıştan.

١٦- وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
16- Andolsun ki,Biz yarattık insanı ve Biz biliriz ne vesvese verdiğini ona nefsinin!
Biz daha yakınız ona, şah damarından!

(Allahı içinizde arayın,O sizdedir ne göklerde ne ötede ne beride hiç bir mekanda sabit değildir...Münezzehtir her kavrayıştan,İdrak edilemez olduğunu İdrak etmektir Allah'a iman...Hu sendedir..Seni sana bildirir...Sen yalnız değilsin,gözlerini kapa ve Hu ile konuş!)

١٧- إِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَعِيدٌ
17- Ne zaman ki kaydeder iki kaydedici,sağında ve solunda oturup.

( Zabıt tutan iki melek tesbit ederlerken, bu de en yakın ilim mânâsında; yalnız kudret mânâsında ise ile tenazü üzere amil olması yaraşır, yani her insanın söylediğini, alıp zaptetmekle görevli iki melek vardır. İfadesini zapteder dururlar. İşte onlar, sağdan ve soldan oturmuş zabıt tutarlar.)

١٨- مَا يَلْفِظُ مِن قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ
18- Söylenmeyen bir söz olmasın ki yanındaki gözlemciler hazır bulunmasın.

١٩- وَجَاءتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّ ذَلِكَ مَا كُنتَ مِنْهُ تَحِيدُ
19- Gelir Sekerat'ul Mevt hak olarak.İşte,neydi ondan kaçıp durduğun ?

(Sekerat'ul Mevt:ölüm halindeki kimsenin kendinden geçmesi, can çekişmesi hali.ölüm sarhoşluğu.)

٢٠- وَنُفِخَ فِي الصُّورِ ذَلِكَ يَوْمُ الْوَعِيدِ
20- Üflenir Sur'a.İşte bu vaad olunan gündür!

٢١- وَجَاءتْ كُلُّ نَفْسٍ مَّعَهَا سَائِقٌ وَشَهِيدٌ
21- Ve gelir her nefs, beraberinde getirdiği şahit olur.

٢٢- لَقَدْ كُنتَ فِي غَفْلَةٍ مِّنْ هَذَا فَكَشَفْنَا عَنكَ غِطَاءكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَدِيدٌ
22- Andolsun sendin gaflette, bundan böyle kaldırdık senden perdeni.Artık basiretin bugün keskindir.

٢٣- وَقَالَ قَرِينُهُ هَذَا مَا لَدَيَّ عَتِيدٌ
23- Der ki yoldaşı: "bu yanımdaki hazırdır"

(Karinuhu;yoldaş,arkadaş,dünyada imtihanda iken insanın sağında ve solunda hazır bulunan melekler.)

٢٤- أَلْقِيَا فِي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٍ
24- "Atın cehenneme hepsini, kafir inatçıları!"

٢٥- مَّنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُّرِيبٍ
25- Engelleyeni hayrı,haddi aşan,şüpheciyi.

(Mu'tedin;hadsiz,sınırsız,haram-helala uymayan,saldırgan,günahkar.." Allah demişte ne olmuş yani!" gibi dini emirleri çiğneyenler.)

٢٦- الَّذِي جَعَلَ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ فَأَلْقِيَاهُ فِي الْعَذَابِ الشَّدِيدِ
26- O ki, kıldı Allah ile başka ilah! Öyleyse atın onu azaba, şedid olana.

٢٧- قَالَ قَرِينُهُ رَبَّنَا مَا أَطْغَيْتُهُ وَلَكِن كَانَ فِي ضَلَالٍ بَعِيدٍ
27- Der ki yoldaşı :"Rabbimiz onu ben azdırmadım ve lakin,
o idi dalalette uzak olan.

(Karinuhu;yoldaş melekler..)

٢٨- قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَيَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ إِلَيْكُم بِالْوَعِيدِ
28- Der ki:"Tartışmayın huzurumda ve önceden bildirmiştim size vaadimi"

٢٩- مَا يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَيَّ وَمَا أَنَا بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ
29- "Değiştirilmez söz katımda ve ben değilim zulmedici kullarım için."

٣٠- يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِن مَّزِيدٍ
30- O gün deriz cehenneme: "Doldun mu?" ve der ki: "Var mı daha fazla?"

٣١- وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ غَيْرَ بَعِيدٍ
31- Yaklaştırılmıştır cennet müttakiler için, uzak değildir.

٣٢- هَذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٍ
32- Bu size vaad olunandır,evvab ve hafiz olanların hepsine.

( Evvab;tövbekar olan...Hafiz;bu tövbe ile Hak yoluna sımsıkı bağlanıp riayetkar olan,korunandır...

Evvab olan abdi Tevvab olan Rab esirger.
Hafız esmasının ihtivasına erişeni Hafîz olan Rab hıfzeder...

Sonra Kaf 32.Ayet İhya olur ve der ki;
"Bu size vaad olunandır,evvab ve hafiz olanların hepsine." )

٣٣- مَنْ خَشِيَ الرَّحْمَن بِالْغَيْبِ وَجَاء بِقَلْبٍ مُّنِيبٍ
33- Kim huşu duydu Rahman'a gaybtan ve geldi kalbi dönük.

٣٤- ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ ذَلِكَ يَوْمُ الْخُلُودِ
34- "Girin ona Selam ile! Bu Hulud Günü'dür"

(Hulud Günü;evvab ve hafiz olup kalbi münib olanların "Selam" müjdesiyle hulud, ebedi sonsuz mutlu bir hayata başlayacakları gündür..
Allah bizi selam müjdesiyle Hulud Günü ile buluştursun,Evvab,Hafiz ve Münib bir Abd olarak!Amin.)

٣٥- لَهُم مَّا يَشَاؤُونَ فِيهَا وَلَدَيْنَا مَزِيدٌ
35- Onlar için ne dilerlerse oradadır ve katımızda daha fazlasıdır.

٣٦- وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّن قَرْنٍ هُمْ أَشَدُّ مِنْهُم بَطْشًا فَنَقَّبُوا فِي الْبِلَادِ هَلْ مِن مَّحِيصٍ
36-Nice helak etmiştik onlardan önceki nesilleri.
Onlar daha kuvvetliydi kendilerinden.Böylece yer aradılar beldelerde.
Var mı kaçacak yer ?

٣٧- إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَن كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ
37- Şüphesiz bunda mutlaka zikir vardır,kalbi olanlara veya kulak verip dinleyenlere ve o şahit olanlara.

٣٨- وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَمَا مَسَّنَا مِن لُّغُوبٍ
38- Andolsun ki, Biz yarattık semavatı ve arzı ve arasındakileri altı günde.
Bize dokunmadı bir yorgunluk.

٣٩- فَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ
39- Sabret dediklerine ve tesbih et hamd ile Rabbini,
doğuşundan önce güneşin ve batışından önce.

( Kaf Suresi 39.Ayette Asr -ikindi- namazı ve sabah namazı vakitleri böylece belli oldu...Nuzül Sırasına göre gittiğimizde ilk defa vakit namazına rastlamış olduk..Bilindiği üzre Müzzemmil Suresinde Gece namazı -teheccüd- emr olunmuş ve son ayetlerinde hafifletilmiş,yük kaldırılmıştı...Ancak Asr ve Sabah vaktine işaret eden namaz vakitleri ilk defa burada gözümüze çarpmaktadır.)

٤٠- وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَأَدْبَارَ السُّجُودِ
40- Gecede O'nu tesbih et, secdelerin arkasından.

(Kaf 40  da akşam ve yatsı namazları işarettir.)

٤١- وَاسْتَمِعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِن مَّكَانٍ قَرِيبٍ
41-Kulak ver o gün nida eden münadiye, yakın bir yerden.

٤٢- يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّ ذَلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ
42- O gün işitirler sayhayı, haktır. O, Huruç Günü'dür.

(Sayha;kulakları patlatırcasına şiddetli biz azab sesidir...İşte Sur'a üfürüldüğünde çıkacak olan sayha ile Huruç Günü başlar...Huruç ise çıkıştır..Yani kabirlerin deşilme günü,çıkış günü.)

٤٣- إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَإِلَيْنَا الْمَصِيرُ
43- Şüphesiz Biz,diriltir ve öldürürüz! Bizedir dönüş!

٤٤- يَوْمَ تَشَقَّقُ الْأَرْضُ عَنْهُمْ سِرَاعًا ذَلِكَ حَشْرٌ عَلَيْنَا يَسِيرٌ
44- O gün ayrılır yeryüzü onlardan,süratle.İşte bu haşr bize kolaydır.

(Haşr;toplama,hesab için huzurda kulların toplanması.)

٤٥- نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِجَبَّارٍ فَذَكِّرْ بِالْقُرْآنِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ
45- Biz biliyoruz ne dediklerini.Değilsin sen onlar üzerinde zorlayıcı.
Öyleyse zikret Kur'an ile, korkanlara vaadimden.

صدق الله العظيم
Allah sözüne sadıktır ve Yücedir.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder