20 Ağustos 2011 Cumartesi

37- Alak Denkleminde Suret'ul Kamer İkrası







بسم الله الرحمن الرحيم
B ismi Allah Rahman’dır, Rahim’dir


١- اقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانشَقَّ الْقَمَرُ
1-Yaklaştı Saat ve yarıldı Ay!


٢- وَإِن يَرَوْا آيَةً يُعْرِضُوا وَيَقُولُوا سِحْرٌ مُّسْتَمِرٌّ
2- Görseler bir ayet yüz çevirip derler: "devamlı bir sihirdir".

٣- وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءهُمْ وَكُلُّ أَمْرٍ مُّسْتَقِرٌّ
3- Yalanladılar ve tabi oldular hevalarına.Her emir karar kılınmıştır.

٤- وَلَقَدْ جَاءهُم مِّنَ الْأَنبَاء مَا فِيهِ مُزْدَجَرٌ
4- Andolsun ki geldi onlara haberler onda, sakındıracak şeyler.

٥- حِكْمَةٌ بَالِغَةٌ فَمَا تُغْنِ النُّذُرُ
5- Hikmetli,olgundur.Ama bir fayda vermedi uyarmalar.

(Hikmet-i Baliğa; mükemmel,son derece olgun ve açık ,hikmet sahibidir Kur'an.)

٦- فَتَوَلَّ عَنْهُمْ يَوْمَ يَدْعُ الدَّاعِ إِلَى شَيْءٍ نُّكُرٍ
6-Yüz çevir onlardan! O gün çağıracak davetçi, korkunç bir şeye.

٧- خُشَّعًا أَبْصَارُهُمْ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ كَأَنَّهُمْ جَرَادٌ مُّنتَشِرٌ
7-Dehşet içinde gözleri,çıkarlar kabirlerden.Sanki onlar çekirgeler gibi yayılmış.

٨- مُّهْطِعِينَ إِلَى الدَّاعِ يَقُولُ الْكَافِرُونَ هَذَا يَوْمٌ عَسِرٌ
8- Koşarak davetçiye der ki kafirler: "Bu gün çok zor."

٩- كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُونٌ وَازْدُجِرَ
9- Yalanladı onlardan önce Nuh Kavmi.
Böylece yalanladılar kulumuzu dediler ki:" Delidir" ve men ettiler.

١٠- فَدَعَا رَبَّهُ أَنِّي مَغْلُوبٌ فَانتَصِرْ
10- Dua etti Rabbine: "Muhakkak ki ben mağlub oldum, yardım et."

١١- فَفَتَحْنَا أَبْوَابَ السَّمَاء بِمَاء مُّنْهَمِرٍ
11-Böylece Biz, açtık kapılarını gökyüzünün su ile boşaltarak.

١٢- وَفَجَّرْنَا الْأَرْضَ عُيُونًا فَالْتَقَى الْمَاء عَلَى أَمْرٍ قَدْ قُدِرَ
12- Fışkırttık yeryüzünü gözeler halinde
Böylece bir araya geldi su, emir üzerine takdir edildi.

١٣- وَحَمَلْنَاهُ عَلَى ذَاتِ أَلْوَاحٍ وَدُسُرٍ
13- Ve taşıdık onu tahta levhaların üzerinde, çivilenmiş.

١٤- تَجْرِي بِأَعْيُنِنَا جَزَاء لِّمَن كَانَ كُفِرَ
14- Akıp gitmekteydi gözetimimizde,bir cezaydı inkar edilene.

١٥- وَلَقَد تَّرَكْنَاهَا آيَةً فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
15- Andolsun Biz bıraktık onda bir ayet. Artık var mı düşünen?

١٦- فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
16- Böylece nasılmış azabım ve uyarılarım ?

١٧- وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
17- Andolsun kolaylaştırdık Kur'an'ı zikretmek için öyleyse var mı zikreden?

١٨- كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
18- Yalanladı Ad,nasılmış azabım ve uyarılarım?

١٩- إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا صَرْصَرًا فِي يَوْمِ نَحْسٍ مُّسْتَمِرٍّ
19- Muhakkak ki Biz indirdik üzerlerine bir rüzgar, şiddetli ve o günde uğursuzluğu devamlı olanı.

٢٠- تَنزِعُ النَّاسَ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ مُّنقَعِرٍ
20- Söküp atıyordu insanları
sanki onlar hurma kütükleri gibiydi, kökünden kopmuş.

٢١- فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
21- Nasılmış azabım ve uyarılarım?

٢٢- وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
22- Andolsun kolaylaştırdık Kur'an'ı zikretmek için, öyleyse var mı zikreden?

٢٣- كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ
23- Yalanladı Semud uyarıları.

٢٤- فَقَالُوا أَبَشَرًا مِّنَّا وَاحِدًا نَّتَّبِعُهُ إِنَّا إِذًا لَّفِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ
24-Dediler ki: " İçimizden bir beşere mi tabi olacağız
 Muhakkak ki biz o zaman şaşar ve çıldırırız."

٢٥- أَؤُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِن بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ
25- "Ona mı gönderildi zikir aramızdan? Hayır,o bir yalancı ve küstahtır."

٢٦- سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَّنِ الْكَذَّابُ الْأَشِرُ
26-Bilecekler yarın kimdir yalancı ve küstah!

٢٧- إِنَّا مُرْسِلُو النَّاقَةِ فِتْنَةً لَّهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ
27- Muhakkak ki Biz gönderdik, dişi deveyi fitne olarak onlara.
Artık onları bekle ve sabret!

(Fitne öyle bir imtihan ki; sürü gibi düşünmeden,arkasına bakmadan,önünü görmeden akar suya kapılmaktır,konjonktur adamı olmaktır...İşte bunlar kaybedenler...
Fitne öyle bir imtihan ki;sabredib hakkı tavsiye etmektir...Rabbe ve Rasül'üne teslim olup asla emirden dışarı çıkmamaktır...İşte bunlar kazananlaradır..)

٢٨- وَنَبِّئْهُمْ أَنَّ الْمَاء قِسْمَةٌ بَيْنَهُمْ كُلُّ شِرْبٍ مُّحْتَضَرٌ
28-Haber ver onlara suyu paylaşsınlar aralarında.Herkes içsin sırasıyla.

٢٩- فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَى فَعَقَرَ
29- Böylece çağırdılar arkadaşlarını, sonra ileri atılıp boğazladılar.

٣٠- فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
30- Nasılmış azabım ve uyarılarım?

٣١- إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ
31- Muhakkak ki Biz, gönderdik üzerlerine tek bir sayha.
Böylece oldular kuru ot gibi ufalanmış.

(Sayha ya da Sahha;Öyle bir ses ki duyulduğunda dikey konumdan yatay konuma çeviren...Biz duymadık duyanlar helak oldu ve Huruç Günü'nü bekliyorlar.)

٣٢- وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
32-Andolsun kolaylaştırdık Kur'an'ı zikretmek için, öyleyse var mı zikreden?

٣٣- كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ بِالنُّذُرِ
33-Yalanladı Lut Kavmi uyarıları.

٣٤- إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ حَاصِبًا إِلَّا آلَ لُوطٍ نَّجَّيْنَاهُم بِسَحَرٍ
34- Muhakkak ki Biz, gönderdik onlara bir taş fırtınası.
Hariçti Lut ailesi kurtardık onları seherde.

٣٦- وَلَقَدْ أَنذَرَهُم بَطْشَتَنَا فَتَمَارَوْا بِالنُّذُرِ
36- Andolsun uyarmıştı onları azabımızla, fakat şüphe ettiler uyarılardan.

٣٧- وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَن ضَيْفِهِ فَطَمَسْنَا أَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ
37-Andolsun göz koydular onun misafirlerine.
Böylece silip yok ettik gözlerini.Şimdi tadın azabımı ve uyarılarımı!

٣٨- وَلَقَدْ صَبَّحَهُم بُكْرَةً عَذَابٌ مُّسْتَقِرٌّ
38- Andolsun,sabah erkenden çatıverdi onlara bir azab,karar kılınan.

٣٩- فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ
39- Tadın bakalım azabımı ve uyarılarımı!

٤٠- وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
40-Andolsun kolaylaştırdık Kur'an'ı zikretmek için, öyleyse var mı zikreden?

٤١- وَلَقَدْ جَاء آلَ فِرْعَوْنَ النُّذُرُ
41- Andolsun geldi Firavun Ailesine uyarılar.

٤٢- كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُّقْتَدِرٍ
42- Yalanladılar ayetlerimizin hepsini.
Böylece yakalayıverdik bir yakalayışla ki Aziz ve muktediriz.

(EL AZİYZ... Karşı konulmaz güç sahibi olarak, dilediğini uygulayan! Tüm âlemlerde dilediğini karşı çıkacak güç olmaksızın yerine getiren. Bu isim Rab ismiyle paralel çalışan bir isimdir. Rab özelliği Aziyz özelliğiyle hükmünü icra eder!)

٤٣- أَكُفَّارُكُمْ خَيْرٌ مِّنْ أُوْلَئِكُمْ أَمْ لَكُم بَرَاءةٌ فِي الزُّبُرِ
43- İnkarcılarınız mı hayırlıdır onlardan 
yoksa sizin için beraat mi var zeburlarda?

( Yani ey bu zaman insanları! Sizin inkarcılarınız Onlardan hayırlı mıdır? Yani Nûh (a.s.)'un kavminden Firavun'a kadar helakleri zikredilen inkarcılardan daha mı kuvvetli, yahut Allah'ın azabından kurtulmaya daha mı layıktırlar? Yoksa sizin için kitaplarda bir berâet mi vardır? 
Zebur;kutsal kitap,semavi kitap anlamına da geliyor.)

٤٤- أَمْ يَقُولُونَ نَحْنُ جَمِيعٌ مُّنتَصِرٌ
44- Yoksa diyorlar mı: "Biz yardımlaşan toplumuz?"

٤٥- سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ
45- Hezimete uğratılacak o topluluk ve dönecekler arkalarını.

٤٦- بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ أَدْهَى وَأَمَرُّ
46- Hayır, saat vaad edilmiştir onlara ve o saat çok kötü ve acıdır.

٤٧- إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ
47-Muhakkak ki mücrimdirler ,şaşkın ve çılgındırlar.

٤٨- يَوْمَ يُسْحَبُونَ فِي النَّارِ عَلَى وُجُوهِهِمْ ذُوقُوا مَسَّ سَقَرَ
48- O gün sürüklenecekler ateşe yüzüstü.Tadın dokunuşunu Sekar'ın!

٤٩- إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
49-Muhakkak ki, Biz her şeyi yarattık kader ile.

٥٠- وَمَا أَمْرُنَا إِلَّا وَاحِدَةٌ كَلَمْحٍ بِالْبَصَرِ
50- Başka değildir emrimiz ancak tektir, bir göz kırpması gibi.

٥١- وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا أَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
51-Andolsun helak ettik sizin gibileri.Hani var mı düşünen?

٥٢- وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ
52- Yaptıkları her şey zeburlardadır.

(Zebur:hikmet dolu bilgi metinleri,kutsal,semavi kitaplar.)

٥٣- وَكُلُّ صَغِيرٍ وَكَبِيرٍ مُسْتَطَرٌ
53- Her şey, küçük ve büyük yazılmıştır.

٥٤- إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍ
54- Şüphesiz müttakiler cennetlerde ve nehirlerdedir.

٥٥- فِي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِندَ مَلِيكٍ مُّقْتَدِرٍ
55- Sıddıklar makamında,Melik-i Muktedir indindedir.

(Melik-i Muktedir:kudretinin,gücünün sonu olmayan ve kimseden çekincesi olmayan Hükümdar,Melik'tir.
Sıddık;doğruluk,doğru olan kişi.)


صدق الله العظيم.

Allah sözüne sadıktır ve Yücedir.



(Ad,Nuh,Semud,Lut,Firavun için bakınız: http://www.kavimlerinhelaki.com/)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder